Bazı goller asla unutulmaz. Mesela bir Maradona’nın İngiltere’ye elle attığı gol, aynı şekilde Van Basten’in Rusya filelerine yolladığı fizik kurallarına aykırı vuruşu. Ama sadece hatırlanan elbette goller değildir. Mesela size sorsam: bir futbolcu düşünün, taraftar küfür ediyor diye oyunu bırakıp tribünlere dalıyor, sizce böyle bir oyuncu var mıdır, varsa adı nedir? Gülümsemeler sonunda bir cevap geleceğine eminim: “Onun adı Eric Cantona…”
Selim ÇİPRUT
Eric Daniel Pierre Cantona 1966 yılında Paris’te dünyaya geldi. Futbol yaşamına 1983 yılında Auxerre de başladı, 5 yıl başarılı bir performans gösterdikten sonra, istikamet büyüdüğü şehir olan Marsilya idi. 1988 yılında Fransız genç takımında değişmez oyuncularından biriydi. 1989 yılında Marsilya-Torpedo Moskova takımları arasında oynanan dostluk maçında oyundan çıkarken şortunu paramparça etmesi, Cantona canavarının doğuşu oluyordu. Bir ay boyunca kadro dışı kaldı, birkaç ay sonra Fransız Milli Takımı hocası hakkında ileri geri konuşması da onun milli formadan uzaklaştırılması ile son buluyordu. Asla çenesini tutamıyor, düşündüğü her şeyi kelimesi kelimesine dile getirmekten çekinmiyordu. Kimseden korkmuyordu.
Marsilya da yaşamaya başladığı sorunlardan sonra, Bordeaux takımına kiralandı, ardından da Montpellier takımına. Montpellier takımında takım arkadaşı Lemoult’un suratına ayakkabılarını fırlatıp, burnunun kırılmasına sebebiyet vermişti. Takım arkadaşları bile, ondan inanılmaz derecede korkuyordu. Marsilya’ya teknik direktör Beckenbauer için geri dönmüştü, fakat kulüp başkanı Bernard Tapie ile sözleşmesinin feshedilmesinden sonra, Cantona orada fazla kalamadı, bu sefer istikamet Nimes takımı idi.
1991 yılında hakemin kararını beğenmeyip, topu hızla hakemin suratına atıp oyundan atıldığında, Fransız Futbol Federasyonu tarafından tam tamına 1 ay cezalandırıldı. Cantona’nın savunmasına hakem için “Salak” kelimesini kullanması, cezasını 3 aya çıkarttı. Cantona tek kelime ile şoktaydı ve Aralık 1991 de futbolu bırakma kararı aldı. O anda sahneye efsanevi Michel Platini çıktı. Yakın arkadaşı olan Gerard Houllier’i ikna ederek, Cantona’nın cebine ilah olacağı İngiltere bileti çoktan konulmuştu bile.1991 yılında Liverpool’un Auxerre’i 3-0 yendiği maçtan sonra Liverpool Teknik Direktörü Souness’in yanına gelen Platini ona aynen şöyle söylemişti: “Çok meziyetli bir oyuncum var, kendisi İngiltere de Liverpool da oynamayı çok istiyor. Ne dersin?” Souness’e çok mantıklı gelir: “İsmi ne?” Platini hafif öksürerek cevap verir: “Eric Cantona”. Souness kahkahalarla güler: “Takımımda sorun istemiyorum, kesinlikle aklından bile geçirme…” Böylece Cantona’nın takımı artık belli olmuştu: Leeds United.
Kendisi zaten 1992 yılında Liverpool’u 4-3 yendikleri maçta hat-trick yaparak Souness’a en güzel cevabı vermişti. Maçtan sonra elini sıkmaya gelen Souness’ın kulağına: “Bela istiyorsan elimi sıkarsın…” diyecek kadar çılgın bir futbolcuydu Cantona. İngiltere’ye yavaş yavaş alışmaya başlamıştı ki, Manchester United ona reddedemeyeceği bir teklifte bulundu.
İlk maçı efsanevi Eusebio’nun 50. yaşgünü için düzenlenen hazırlık maçı Benfica-Manchester United maçıydı. Galatasaray ile oynan şampiyonlar ligi eleme maçında da skoru 3-3 e getiren golü atan kişi oydu. 97 yılında futbolu bıraktı. Özellikle Crystal Palace maçında taraftara saldırması asla unutulmayacak bir olaydır. Manchester taraftarı ona tek kelime ile tapmaktadır, yapılan anketlerde ve araştırmalarda Manchester’de en çok iz bırakan kişinin o olduğu bilinir, hatta maçlarda Manchester ruhunu temsil etmesi ile kendisine ERİC THE KİNG yani Kral Eric lakabı verilmiştir.
Cantona’nın en büyük korkusu ise, günün birinde unutulmaktı. Futbolu bıraktıktan sonra onu bir sürü reklamda gördük, reklamlardaki oyunculuğu o kadar dikkat çekti ki,1998 yılında Cate Blachette’in oynadığı Elizabeth filminde Fransız konsolosunu canlandırdı. Ardından Fransız plaj futbol takımının koçluğunu yaptı. Bence futbol tarihinin gelmiş geçmiş en renkli insanlarından biridir Cantona. İlk evliliğinden iki çocuğu olan Cantona’nın ikinci evliliği ise aktris Rachida Brakni ile oldu. Kanlarında futbol olduğunu söyleyen Cantona’nın yeğeni ve erkek kardeşi de profesyonel futbolcuydular. Şimdi oğlunu yetiştiriyor, biraz sabredin sizin izleyemediğiniz Cantona’yı belki oğlu sahalarda yaşatır. Fena da olmazdı ama değil mi? Selamlıyorum seni KRAL ERİC…