Şubat ayında Hürriyet Kırmızı Basında En İyiler Reklâm yarışması düzenlendi. Rafineri Reklâm Ajansına bağlı olan metin yazarı İlker Zaharya’nın çalışmaları ödüle layık görüldü. İlker ile reklâmcılık sektörünü, metin yazarlığını ve bu işin inceliklerini konuştuk
Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
14 Mart 1980’de doğdum. Şişli Terrakki İlkokulu’dan Boğaziçi Lisesi’ne geçtim. Bir puanla Boğaziçi Üniversitesi’ni kaçırınca İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklâmcılık bölümünde okudum, şaka bir yana orada okumayı kendim istedim. İyi ki de istemişim. Şimdilerde severek yaptığım işi, o dönemde bilmeden seçmiş ve okumuşum. Üniversitede okurken yaz aylarında stajlar yaptım. 2002 yılının Haziran ayında stajyer olarak girdiğim Medina/Turgul DDB’den 2003 Haziran’ında stajyer olarak ayrıldım ve Rafineri’ye Junior Reklâm Yazarı olarak transfer oldum. Bugün Rafineri’nin büyük müşterilerinin Senior Metin Yazarlığı’nı yapıyorum. Reklâmcıyım ve gerçekten mutluyum galiba.
İyi bir reklâm nasıl olmalıdır? İyi bir reklâmın olmazsa olmazları nelerdir?
İyi bir reklâm eğlenceli ama duygusal, ilgi çekici ama derdini anlatan, mesaj veren ama mesaj vermiyor gibi yapan, yalan söylemeyen ama yalan bir dünya yaratan, güzel ama çirkin, sevimli ama sevimsiz, yaratıcının âşık olduğu ama müşterinin beğendiği, malı sattıran ama reklamı sevilen olmalıdır. Kısacası iyi reklâmın bence bir formülü yok. Bu reklâmdan reklâma, reklâmcıdan reklâmcıya, müşteriden müşteriye ve izleyiciden izleyiciye değişen bir unsurdur. Yani yazdığım reklamı ben çok beğenirim, müşteri az beğenir, izleyici yüzüne bile bakmaz. Bunların hepsinin iyi olduğu bir reklâm iyi reklâmdır. Dolayısıyla iyi bir reklâmın olmazsa olmazı şanstır. Tabii yaratıcılık seviyesinden sonra.
Yaratıcılık demişken sizce nedir yaratıcılık?
Herkeste olan ve doğru zamanda, doğru yerde kullanıldığında hep prim yapan bir olgu bence. Yaratıcılığın gerçekten herkeste olduğuna inanıyorum. Ama oranları ve dozları farklı tabii. Önemli olan insanların hangi alanda yaratıcı olduklarını fark etmeleridir. İnsanlar yaratıcı oldukları alanı bulduklarında kendilerini gerçekten güçlü hissediyor. Çünkü her şeyin ve herkesin yaratıcısı Tanrı’nın yapabildiği birşeyi küçük de olsa taklit etme fırsatı buluyor insan.
Bir konuda kendini Tanrı gibi hissediyor.
Geçtiğimiz günlerde kırmızı ödülünü aldınız. Kırmızı Basında En İyiler ve Kristal Elma yarışmalarından bahseder misiniz?
Şubat ayında Hürriyet Kırmızı Basında En İyiler Reklâm yarışması düzenlendi. Toplam 4 Kırmızı ödülü ve 3 başarı belgesi aldım. Bu ödüllerle birlikte kazandığım ödül sayısı yurt içi ve yurt dışı olmak üzere yirmili sayıları aştı. Kırmızı, Kristal Elma ve yaratıcılığı destekleyen tüm yarışmaları destekliyorum ve katılıyorum. Yaptığım işleri önce ben beğenmeliyim. Müşterilerim ve işin hedef kitlesi de beğendikten sonra yaptığım iş bir de ödül alabiliyorsa daha ne olsun.
Aldığınız ödüler hangi reklâmlar içindi?
Lassa Yol Yardımı için hazırladığım “Sticker” kampanyasıyla bir Kristal Elma ve iki Kırmızı ödülü aldım. Burada müşterimizin briefi çok açıktı; yolda aracınızın başına ne gelirse gelsin Lassa Yol Yardımı yanınızda. Biz de yolda hepimizin başına gelebilecek, aracına zarar verebilecek unsurları bulduk ve onları sticker olarak ilana yerleştirdik. Sticker’ı kaldırdığınızda ise altından Lassa Yol Yardımı logosu ve temiz bir yol çıkıyordu. Yani engeller ortadan kalkıyordu. Çekimler sabah erken saatlerde Levent’te, öğleden sonra İstanbul Park yolunda ve Kurtköy’de toplam iki günde gerçekleşti. Dergiye basım aşamasında stickerlar ilanlara tek tek yapıştırıldı.
Model oyuncak araba ve motosiklet dükkânı Dekalo’nun yeni model motosikletlerini duyurduğu kampanyası Kırmızı ödülü aldı. Avuç içine sığacak boyutlardaki bu motosikletler için parmakları kullanmaya karar verdik. Parmakları, motor tutkunu insanlar gibi konumlandırdık ve motorcuların gerçek hayatta kullandığı deri pantalon, dizlik, dövme gibi jenerik aksesuarları parmaklara adapte ettik. Çekimler uzun bir gün içerisinde gerçekleşti.
Caffe Molinari’nin ekstra sert kahvesi için hazırladığım ilan da Kırmızı ödülüne layık görüldü. Kofika Gıda tarafından, ekstra sert kahvenin insanları ayakta tutma özelliğinin öne çıkarılacağı, ekstra ilgi çekici bir ilan hazırlamamız isteniyordu. Ekstra sert kahvede bulunan yüksek dozdaki kafein insanların uykusunun gelmesini engelliyordu. Biz de tipik bir uykuya dalamama klişesi olan koyun sayma esprisini kullandık.
Bir reklâmın ortaya çıkış hikâyesini anlatır mısınız?
Reklâm fikrini çoğu zaman yazarken buluyorum. Bilgisayar karşısına geçiyorum ve parmaklarımı çalıştırmaya başlıyorum. Sonra bir bakmışım ki fikir parkamlarımın ucundan çıkıvermiş ve ekranda bana bakıyor. Ama böyle olmadığı da oluyor tabii. Mesela ekip arkadaşlarımla konuşurken veya tartışırken de fikir bulunabiliyor. Ya da hiç düşünmediğim zamanlarda bile fikir çıkabiliyor. Çünkü bilinçaltı düşündüğünüz konuda çalışmaya devam ediyor. Bilinçaltım da bana rüyalarımda yardımcı oluyor. Mesela geçen yıl Dekalo için hazırladığım ve Kristal Elma aldığım kampanyayı rüyamda görmüştüm. Rüyamda gördüğüm fikirle ödül almışlığım bile var.
Yazmış olduğunuz reklâm metinleri arasında en çok beğendiğiniz ve yazarken en çok zorlandığınız hangileri?
Yeni bir markaya ilk yazdığınız reklâmlar her zaman en zorudur. Çünkü markanın daha dili ve tarzı oluşmamıştır. Onun çıkacağı yolculuğa ilk siz tanık olursunuz. Hatta ilk siz yolcu edersiniz. Yeni markalar ve yeni dilleri. Gerçekten en zor yazılanlar ve karar verilenler onlardır. Yazdığım Axess ve Lassa işlerini beğeniyorum. Özellikle geçen yılki Axess Kızı kaçırılma ve kurtarılma kampanyası çok eğlenceli olmuştu bence. En ince detayına kadar düşünüp, yazıp montajına kadar başında durmuştum. Yorucu ama bir o kadar da eğlenceli bir dönemdi.
Reklâmcılıkta ekip çalışmasının ve takım ruhunun önemi nedir?
Ekip ve ekibin uyumu en önemli noktadır. Ben yazarım, fikir bulurum, çekimlere giderim ve fikrimin en iyi şekilde hayata geçmesi için çalışırım. Bu birlikte çalıştığım sanat yönetmeni ve diğer takım oyuncuları için de geçerli. Fikirler ortak bulunur, ben yazarım sanat yönetmeni de çizer. Ben yazmadan ya da o çizmeden yayınlanacak iş, reklâm çıkmaz.
Bir iş gününüzü anlatır mısınız?
Sabah en geç 9:30’da ajansa girmiş olurum. Montumu bile çıkarmadan bilgisayarımı açarım. İlk yaptığım iş maillerimi kontrol etmektir. Ardından günün iş listesi gelir ve çalışmaya başlarım. İş listesinin üzerinden tek tek geçerek işleri temizlemeye başlarım. Günün uzunluğu iş listesinin uzunluğuyla doğru orantılıdır. Biz çıkış saatimizi pek bilemeyiz. Yani bizim iş dokuz altı işlerden değil. Akşam çıkana kadar kaçta çıkacağımızı bilmeyiz. Normalde hafta sonu çalışılmaz ama genelde çalışılır! Yani âşık olmadan yapılacak bir iş değil bu. Çok sevmelisiniz.
Geleceğe yönelik hedefleriniz?
Her reklâmcı gibi benim de bir ajans sahibi olma hayalim var. Ama bunun için biraz daha zaman var sanırım.
Reklâmcılık alanında metin yazarı olarak çalışmak isteyenler için gereken eğitim, tecrübe, bilgi ve beceri düzeyi nedir?
Reklâm yazarlığı yapmak için yaratıcı, becerikli, Türkçe’ye ve dilbilgisine hâkim olmak gerekli. Tecrübe kazanmak için durmadan çalışmak, durmadan çalışabilmek için de yeni fikir ve bakış açılarıyla beslenmek gerekiyor. Herkesin beslendiği alanlar vardır. Bazıları çok okur, bazıları çok izler. Ben etrafımı çok iyi gözlemlediğimi düşünüyorum. Hayatta gördüğüm her şeye bir reklam çıkartabilir miyim gözüyle bakıyorum. Aynı zamanda tabii ki hem okuyor hem de çok izliyorum.
Bu yolda kariyer yapmak isteyen kişiler için ne önerirsiniz?
Bu işi çok severek yapsınlar ya da hiç yapmasınlar. Çünkü bu iş sevilmeden yapılabilecek bir iş değil. Sevdikten sonra da çok özveri ve çok çalışmak gerekiyor. Ne kadar çalışırsanız o kadar iyi oluyorsunuz. İyi oldukça da iyi kariyer yapmaya başlıyorsunuz.