Bu hafta son haftalarda olduğu gibi oldukça hareketliydi. Piyasaların haftanın ilk günlerinde olumlu olmasına rağmen haftanın sonunda ABD’nin beşinci büyük yatırım bankası Bear Stearns’ün nakit parasının olmadığını açıklaması ile birlikte ABD borsaları Cuma günü bir hayli olumsuz kapandı. Önümüzdeki birkaç gün yatırım bankaları ilk çeyrek karlılıklarını açıklayacak. Karlılıkların düşük gelmesi durumunda borsalara ve gelişmekte olan para birimlerine önemli bir miktar satış gelebilir. Şu an yazımı yazarken (Pazar akşamı) JP Morgan’ın Bear Stearns’ü aldığına dair bir haber okudum. Bu gelişmenin piyasaları kısa vadede olumlu etkilemesi beklense de bu hafta kesinlikle çok zor bir hafta olacak gibi gözüküyor.
Geçtiğimiz hafta gerçekten kur hareketlerinin ve borsaların yönünün tahmin edilmesi çok güç bir haftaydı. Piyasalar bütün açıklamalara, verilere ve dedikodulara aşırı tepki verdi. Bu sebeple ABD borsasının yüzde 1’in üzerinde artı açılıp günü yüzde 2’nin üzerinde kayıplarla kapadığına şahit olduk. Haftanın dikkat çekici verileri ABD perakende satış ve tüfe rakamları idi. ABD perakende satışlarının geçen aya göre düşmesi piyasalarda endişenin artmasına sebep olurken, TÜFE’nin geçen aya göre artış göstermemesi FED’in 18 Mart’ta yapacağı toplantıda daha rahat faiz indirebileceği anlamına geliyor. Piyasa oyuncularının yüzde 50’si FED’in bu hafta yapacağı toplantıda yüzde 3 olan faizlerin 100 baz puan indirileceğini tahmin ediyor. Yine geçtiğimiz hafta Bear Stearns’ün nakit pozisyonunun sıkışması ve sonrasında FED’in JP Morgan aracılığı ile Bear Stearns’e borç vermesi finansal piyasaların ne kadar zor durumda olduğunun bir göstergesi. ABD merkez bankasının son 75 yılda herhangi bir finansal kuruma bu şekilde yardım etmediğini düşününce durumun ciddiyeti daha da anlaşılıyor. Bununla birlikte bu durum yaşanmadan iki gün önce Bear Stearns’ün nakit paraya sıkıştığına dair dedikoduların artması üzerine şirketin Genel Müdürü’nün bu olayı yalanlamasından iki gün sonra nakit paraya sıkıştıklarını açıklaması da düşündürücü. Bu noktada şunu da hesaba katmak gerekiyor. Acaba piyasalar dedikodulara tepki verdiği gibi, finansal şirketler de çıkan bu dedikodu ışığında Bear Stearns’e borç vermedi ve sonrasında böyle gelişmeler mi yaşandı? Bunu da her zaman ikinci olasılık olarak düşünmekte yarar var. Paritelere de kısaca değinmek isterim. Avrupa’da açıklanan perakende satış, endüstriyel üretim vb. verilerin son haftalarda oldukça olumlu gelmesi ve ABD’de durumun iyice kötüleştiğine dair sinyaller Euro’nun dolar karşısında değer kazanmasında etkili oluyor.
Türkiye’de ise geçtiğimiz hafta en önemli gelişme Cuma günü piyasalar kapandıktan sonra Yargitay’in AKP’yi kapatmak için Anayasa Mahkemesi’ne başvurması oldu. Cuma akşam NY ve bu akşam Asya seanslarına baktığımda bu gelişmenin etkisinin YTL üzerinde etkisinin şu an için kısıtlı olduğunu görüyorum. Buna rağmen olayın ciddiyetinin anlaşılması ve Türk yatırımcısının bir panik havasına bürünüp yabancı para alımına geçmesi durumunda YTL’nin değer kaybetmesinin olası olduğu kanaatindeyim. Sonuç olarak son birkaç haftada dolar ve euro’nun daha fazla yukarı yönlü hareket etmemesinde Türk yatırımcılarının geçen seneden biriktirdikleri dövizi satmasının bir miktar rol oynadığını belirtmeliyim.
Piyasalara baktığımda zor bir hafta daha bizi bekliyor. Özellikle borsaların bir miktar daha gerilemesi ve YTL’nin diğer dövizlere karşı bir miktar değer kaybedeceği kanaatindeyim. Yatırımcıların ve piyasa oyuncularının en ufak gelişmeye ani tepkiler verdiğini de hesaba katarsak kısa süreli alım-satımlarla kar yapmanın kısa vadede şans faktörüne bağlı olacağını düşünüyorum. Bazı beklenmedik gelişmeler ile birlikte trend değişmediği sürece piyasalardaki olumsuz havanın süreceğine inanıyorum.