1986 Nobel Tıp Ödülü sahibi Rita Levi- Montalcini, 99 yaşında Hayfa Technion Üniversitesi’ni ziyaret ederek oradaki tıbbi araştırmalar konusunda bilgi edindi
Rita Levi-Montalcini, biyokimyacı Stanley Cohen ile birlikte geliştirdikleri araştırmaları nedeniyle 1986’da Nobel Tıp Ödülü’ne layık görülmüştü. Bu ikili, yeni hücreler oluşturan ve sinir sistemini harekete geçiren bir protein türü ile ilgili bir buluş yapmışlardı.
Gelecek ay 100 yaşına basacak olan Rita Levi Montalcini, ileri yaşına rağmen ilme ilgisini yitirmedi, İsrail’i ziyaret ederek Technion Üniversitesi’ndeki bilim adamlarından yeni araştırmaları konusunda bilgi edindi.
Rita Levi-Montalcini, entelektüel ve gelenekçi bir ailenin dört çocuğundan biri olarak 1909 yılının 22 Nisan günü İtalya’nın Turin kentinde dünyaya geldi. Baba Adamo Levi elektrik mühendisi, anne Adele ünlü bir ressamdı. Turin Üniversitesi’nde profesör olan Rita’nın ağabeyi Gino, ülkenin en tanınmış mimarları arasında yer aldı. İkiz kardeşi Paola, İtalya’nın en seçkin kadın ressamlarından biri oldu.
Kadınlara büyük saygı duyan baba Adamo Levi, gelenekçi yapısı nedeniyle kadınların kariyer yapmalarının, anne ve eş kimliklerine zarar vereceğini düşünüyordu. Turin Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girmesine izin vermesi için Rita’nın babasını ikna etmesi pek kolay olmadı.
İleriki yıllarda Nobel Tıp Ödülü’nü kazanacak olan Salvador Luria ve Renato Dulbecco, fakültede Rita’nın sınıf arkadaşlarıydı. Üçü de, ünlü İtalyan histoloji bilgini Prof. Giuseppe Levi’nin öğrencileriydi. Öğrenciler, biyoloji konusunda verdiği nitelikli eğitim, bilimsel sorunlara yaklaşımda doğru yolun bulunması yönünde öğrettiği yöntemler nedeniyle Prof. Giuseppe Levi’ye kendilerini hep borçlu hissettiler.
1936’da mezun olan Rita Levi- Montalcini, nöroloji ve psikiyatri alanında üç yıllık uzmanlık eğitimine başladı. Ama ikilemdeydi; kendini tamamen doktorluk mesleğine mi vermeliydi, yoksa zamanının bir bölümünü nöroloji alanında araştırmaya mı ayırmalıydı? Bu zihin karışıklığı uzun sürmedi. Aynı yıl Mussolini on İtalyan bilim adamı tarafından imzalanan “Manifesto per la Difesa della Razza”yı (Irkın korunması manifestosu) yayınladı. Bu manifestoyu, İtalyan ırkından olmayan vatandaşların akademik ve mesleki kariyer yapmalarını engelleyen kanunlarının çıkarılması izledi.
Brüksel nöroloji enstitüsünde kısa bir süre konuk araştırmacı olarak çalışan Rita Levi- Montalcini, Alman ordusunun Belçika’yı 1940 baharında işgali öncesinde Turin’e ailesinin yanına döndü.
“İki alternatifimiz vardı: ya ABD’ye göç etmek, ya da dışımızdaki Aryan çevrenin desteğini almaksızın ve ilişki kurmaksızın yaşamaya devam etmek. Ailem ikinci alternatifi tercih etti” sözleri ile o zor dönemi anlatan Rita, araştırmalarını sürdürmek üzere kendi yatak odasında küçük bir laboratuar kurdu. Rita’nın araştırma projesine işgal altındaki Belçika’dan kaçıp Turin’e dönen Giuseppe Levi de katıldı.
1941’de Turin’in İngiliz ve Amerikan hava kuvvetleri tarafından şiddetli bombardımanına maruz kalması nedeniyle, Rita mini- laboratuarını ve araştırma sonuçlarını Piemonte’deki bir köy evinde taşıdı. 1943’te İtalya, Almanlar tarafından işgal edildi. Aile artık Piemonte’de kalamazdı. Kaçtıkları Floransa’da savaş sonuna dek gizlendiler.
Rita Levi- Montalcini, Floransa’da yaşadığı dönemi şöyle anlatmakta: “Orada ‘Partito di Azione’nin cesur partizanları ile yakın ilişkideydim. 1944 yılının Ağustos ayında ittifak güçlerinin ilerlemekte olması nedeniyle Almanlar Floransa’yı terk etmek zorunda kaldı. Bir doktor olarak, savaşın hala kasıp kavurduğu kuzeyden getirilen binlerce savaş mültecisini kurulan bir kampta tedavi etmeye başladım. Tifüs gibi salgın hastalıklar mültecilerin ölümüne neden oluyordu. Bazen bir doktor, bazen de bir hastabakıcı olarak mültecilerin acılarına, yaşadıkları ölüm korkusuna ortak olmaya çalışıyordum.”
İtalya’da savaş, 1945’in Mayıs ayında son buldu. Ailesi ile Turin’e dönen Rita Levi- Montalcini, üniversitede akademik konumunu düzene koydu. Rita’nın yabancı bilimsel dergilerde yayınladığı iki makale St. Louis’deki Washington Üniversitesi’nden Viktor Hamburger’in ilgisini çekti. Hamburger’in Rita’yı ortak araştırmada işbirliğine davet etmesi yeni ufuklar açtı. Washington Üniversitesi’nde bir yıl süresince çalışmayı planlayan Montalcini otuz yıl orada kaldı. 1958’de profesör olarak başladığı eğitmenlik görevini de emekli olduğu 1977 yılına dek sürdürdü. Roma’da bir araştırma ünitesi kurduğu için zamanının bir bölümünü İtalya’daki çalışmalara ayırdı.
1986’da kazandığı Nobel Tıp Ödülü, Rita Levi- Montalcini’nin akademik kariyeri boyunca kazandığı birçok bilimsel ödülün en önemlisi oldu. Amerikan Bilim Akademisi ve İtalya Bilim Akademisi’nin üyesi olan Rita, 1999’da BM’nin Gıda ve Tarım Kuruluşu tarafından dünyada açlıkla mücadele kampanyasının ilk dört elçisinden biri olarak seçildi.
99 yaşındaki Rita Levi- Montalcini’nin, bilimsel araştırmalara ilgisi devam ediyor. Technion Üniversitesi’ndeki bilim adamları ona büyük saygı gösterisinde bulundular, araştırmaları hakkında bilgi verdiler. Kendisini izlediğim televizyon programında, taranışı, giyimi ve yaşına rağmen alımlı yürüyüşü ile İngiliz aristokrasisi mensubu bir hanımefendi izlenimi bıraktı. Kendisi ile gerçekleştirilen söyleşide, Nobel Ödül Töreni’nde fazla heyecanlanmadığını anlatan Rita Levi- Montalcini, yatak odasına kurduğu ve gizlenmek zorunda kaldığı köylere taşıdığı laboratuarında bilimsel araştırmalarını sürdürebilmesinin Hitler’e karşı kazanılmış bir zafer olduğunu söyledi.