Geçtiğimiz hafta piyasalar son yıllarda hiç olmadığı kadar hareketliydi. Beklenen seviyelerin üzerinde gelen yatırım bankalarının karlılıkları, FED’in piyasaya likidite enjekte etmek için çabaları ve mortgage sektörünü hareketlendirmek atılan adımlar piyasa tarafından olumlu karşılandı
Buna rağmen ABD verilerinin kötü gelmeye devam etmesi ve Bear Stearns gibi büyük bir kuruluşun sadece 270 milyon dolar karşılığında JP Morgan’a satılmasının ardından yatırımcıların olumlu gelişmelere temkinli yaklaşımları olumsuz bir dedikodu veya habere piyasanın aşırı tepki vermesine sebep oluyor.
Önümüzdeki haftanın çok kritik bir hafta olacağını düşünüyorum. Piyasalar şu anda toparlanma sürecinde ve böyle zamanlarda yaşanacak olumsuz bir gelişme yatırımcıların riskli yatırım araçlarından bir süre uzak durmasına neden olabilir.
Geçen hafta FED beklendiği gibi faizlerini 75 baz puan indirdi fakat daha önemlisi Pazar günü açıklanan ve FED’in yatırım bankalarına kredi notu en yüksek seviyede bulunan mortgage kağıtları karşılığında 28 gün vadeli borç alabileceğini açıklamasıydı. Bundan evvel FED sadece şubeleri bulunan ve perakende bankacılık yapan bankalara bu imkânı sağlıyordu. Piyasalardaki dedikodular ve gelişmeler yüzünden kısa vadeli para bulmakta zorlanan yatırım bankaları için bu gerçekten önemli bir gelişme. Buna rağmen mortgage piyasaları canlanmadığı ve emlak sektöründe alım-satım olmadığı sürece Fed’in aldığı bu aksiyonun problemlere geçici bir çözüm olacağını düşünüyorum. Bu haftanın belki de en önemli gelişmesi hükümetin emlak ve mortgage sektörünü hareketlendirmek için aldığı karardı. ABD piyasasında mortgage sektörünün en büyük iki oyuncusu devlet şirketleri Freddie Mac ve Fannie Mae. Bu şirketler geçen haftaya kadar verdikleri mortgage kredilerinin yüzde 30’u kadar nakit rezerv bulundurmak zorunda idi fakat girişimlerin ardından bu tutar geçen hafta yüzde 20’ye indirildi. Bu da yaklaşık 200 milyar dolarlık ekstra paranın bu sektörde kullanılabileceği anlamına geliyor. Mortgage faizlerini düşürmek ve tüketicinin tekrar ev almasını sağlayabilmek için alınan bu kararların piyasayı nasıl etkileyeceğini kısa vadede görmek pek olası gözükmese de piyasayı düzeltmek için atılmış önemli bir adım olarak göze çarpıyor.
Haftanın diğer önemli bir gelişmesi ise üç önemli yatırım şirketi Lehman Brothers, Morgan Stanley ve Goldman Sachs’in karlılıklarının beklenen seviyelerin üzerinde gelmesi oldu. Buna rağmen bu yatırım bankalarının her birinin karlılığının geçen seneye göre yüzde 50 civarında düşük olması gelecek çeyreklerdeki performanslarını yakından takip etmemizi gerektiriyor.
Yurt dışındaki gelişmelerin yarattığı dalgalanma Türkiye gibi sıcak paranın önemli bir uzuv olduğu ülkeleri bir hayli zor durumda bırakıyor. Bununla birlikte Yargıtay’ın açtığı dava şu anda piyasaları etkilemiyor gibi gözükse de son haftalarda yaşanan gelişmeler sonucunda yabancılar Türkiye’deki politik risklerin arttığını dile getirmeye başladı. Ekonomik ve sosyal reformların eski döneme göre oldukça azalması ve yurt dışındaki tedirginlik sonucu ithalat-ihracat şirketlerinin işlerinin bir miktar azaldığı düşünüldüğünde Türkiye’yi zor bir senenin beklediğini söyleyebilirim. Sonuç olarak geçen hafta dalgalanmanın fazla olduğu bir haftaydı. Sebebi ise ABD ekonomisinin hangi yöne gittiği konusunda piyasa oyuncularının henüz net fikirlerinin olmamasıydı. Mesela Perşembe günü yatırım şirketlerinden biri banka hisselerini almak için hayatımız boyunca elimize geçecek en büyük fırsat olduğunu dile getirirken, Cuma günü ABD’nin en önemli finansal kuruluşlarından S&P yatırım bankalarının kredi notunu düşürebileceğini açıkladı. Böyle bir belirsizlikte kısa vadede para yapmak zor çünkü piyasa açıklanan her veri ve gelişmeye anlık tepkiler veriyor. Oyuncuların aynı veriye ilk önce olumlu daha sonra olumsuz tepki verdiği bile şahit oluyoruz. Finansal kurumlar hakkındaki endişenin bir miktar dindiğini göz önünde bulundurduğumda özellikle ekonomideki gelişmelere ABD tüketicisinin nasıl tepki verdiğini gösteren verilere dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim.