Oscar adayı “MONGOL” Cengiz Han’ın tartışmalı kişiliğini anlatan bir epik film : Bir lider doğuyor

Yüzölçümüyle gelmiş geçmiş en büyük imparatoluğun kurucusu, Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın hayatını anlatan trilojinin ilk ayağında, liderin çocukluk yıllarını, eşini nasıl seçtiğini, esaretini, yaşadığı zorlukları ve kazandığı ilk savaşı izliyoruz.

Viktor APALAÇİ
27 Mart 2008 Perşembe

Atmosfer yaratmadaki tartışılmaz ustalığıyla Rus yöntemen Sergey Bodrov, teknik yönden görkemli mizanseniyle, savaş sahnelerindeki başarısıyla, sade ama etkili anlatımıyla birinci sınıf bir tarihi epik yapmış. Moğol halkını küçük düşürdüğü gerekçesiyle Moğol akademisyenlerin tepkisini çeken film çok tartışıldı

Yüzölçümüyle gelmiş geçmiş en büyük imparatorluğun kurucusu, Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın tartışmalı tarihi kişiliğini anlatan “Cengiz Han / Mongol” tarihi bir epik film. Rus yönetmen Sergey Bodrov’un uluslar karması bir ekiple gerçekleştirdiği film, Kazakistan adına, son Oscar ödüllerinde, En İyi Yabancı Film dalında yarıştı.

Sergey Bodrov, 11 yıl önce Rus filmi “Dağların Mahkumu / Kavkazkiy Plennik” ile aynı dalda Oscar adayı olmuştu.

Cengiz Han’ın, Asya kıtasında, Gobi Çölü’nden Kafkas’lara kadar uzanan imparatorluğu nasıl kurduğunu anlatan bir üçlemenin ilk ayağı olan “Mongol”, hükümdarın çocukluk yıllarını, eşini nasıl seçtiğini, babasının ölümünden sonra yaşadığı zorlukları anlatıyor.

Atmosfer yaratmadaki tartışılmaz ustalığıyla yönetmen Sergey Bodrov, teknik yönü büyüleyici mizanseniyle, oyuncu yönetmedeki başarısıyla sade ama etkili anlatımıyla görkemli bir tarihi film yapmış.

Kurduğu imparatorluğun topraklarının yüzölçümü, Roma ve Osmanlı imparatorluklarından büyük olması, bazı bilim adamlarına göre Asyalıların yüzde sekizinin Moğol soyundan olması, insanlık tarihinin gördüğü en gaddar, en hırslı, en güçlü imparator olması, Cengiz Han’ı sinema için önemli bir figür haline getiriyor.

Çocukluğundan itibaren Cengiz Han’ı, hayırlı bir evlat, vefalı bir eş, fedakar bir baba, zorlukların üstesinden gelmeyi bilen güçlü bir komutan olarak anlatan bu ilk bölümde, tarihe mal olmuş bir kahraman olarak tanıyoruz.

Tarihi saptırdığı, Moğol halkını küçük düşürdüğü için bazı Moğol akademisyenlerin tepkisini çeken filmin yönetmeni Bodrov ve gedikli senaristi Aliyev bu eleştirileri senaryonun, Rus tarihçi Lev Gumilyov’un yazılarını esas alarak yazıldığını söyleyerek yanıtlamış.

ZALİM Mİ, SEVECEN Mİ?

Dünyanın neredeyse yarasına sahip bir imparator olmasına rağmen, kana susamış acımasız bir komutan, zalim, gaddar, önüne geleni yakıp yıkan bir barbar olduğu rivayet edilen Cengiz han, bu filmde adil, bağışlayıcı, sevecen bir kişilik olarak anlatılıyor.

Babası zehirlenip öldürüldükten sonra hakkı olan kabile liderliği elinden alanan, çocuk yaşta düşmanlarına esir düşen, kaçıp kurtulan, kendisini bekleyen nişanlısıyla evlenen, başı sürekli belada olan, kan kardeşi Camoka sayesinde düşmanlarından intikamını alan, karısı kaçırılan, ırzına geçilen, karısını esaretten kurtaran Cengiz Han’ın ilk 20 yıllık hayatı filmde, aşk, ihanet ve savaş sahneleri eşliğinde anlatılıyor.

Filmde bir liderin yükselişi, darbe yedikçe daha da güçlenen olağanüstü dirençli bir komutan portresi olarak sunuluyor. Esir düşüp, çocuk yaşta zincire vurulan, gencecik karısı kaçırılan, sayısız düşmanı olan Cengiz Han, zorlukları aştıkça, ilerde koca ordulara hükmedeceği kişiliğini kazanmaya başlar.

Karısının, onu kaçıranlardan doğurduğu çocukları sorgulamaksızın kabullenen, sevecen bir eş olan, savaşta ele geçirdiği yerlerdeki ganimetleri askerleri arasında paylaştıracak kadar adaletli olan, aşkı için herşeyi göze alan Cengiz Han’ın hayatını anlatan bu filmin tarihi gerçekleri saptırdığı öne sürüldü.

Film bu tarihi kişiliği, yalnız ve kararlı bir adamın yükseliş öyküsü, engel tanımayan bir aşkın kahramanı, kabileleri birleştirecek Moğolları bir halk yapacak bir dehanın sahibi, savaş alanında ise bir taktik ustası olarak ele almayı tercih etmiş.

TARTIŞILAN FİLM

Film, Cengiz Han’ın (gençlikteki adıyla Temuçin’in) esaret zincirlerini koparmasıyla ve ilk zaferlerine ulaşmasını sağlayan kan kardeşi Camoka’nın da ilginç bir portresini sunuyor. Kader birliği etmiş iki insanın yeni oluşan şartları yüzünden yollarının ayrılması, güçlü 2 ordunun komutanı olarak karşı karşıya gelmeleri, dostluk ve düşmanlık yılları fimde dengeli bir uslupla anlatılmış.

Bu iki rolde, Japon aktör Tadanobu Asano (Cengiz Han) ile Çinli Honglei Sun (Camoka) karizmaları, başarılı oyunlarıyla öne çıkıyorlar. Cengiz Han’ın karısı Börte’yi oynayan Kihulan Chulunun, uyumlu oyuncu kadrosunun başarısını tamamlıyor.

Ancak “Cengiz Han”a damgasını vuran dövüş ve savaş sahneleri oluyor. Hollywood’un- kilerden çok daha gerçekçi duran, özel efektler içermeyen görkemli savaş sahnelerinde, yönetmen Sergey Bodrov ile Hollondalı (Rogier Stoffers) ve Rus (Sergei Trofimov) kameramanları, “Cengiz Han”ı epik bir destan yapıyorlar.

“Tuya’nın Evliliği”nden aşina olduğumuz Moğol steplerinde geçen bu ilk film Cengiz Han’ın kazandığı savaş sonrasında bitiyor. Trilojinin sonraki bölümleri, bu inançlı Şamanist lideri, Çin seferinde atından düşüp öleceği güne kadarki yükseliş öyküsünü anlatacak.