Yahudi Kitap Konseyi’nin Hayat Boyu Başarı Ödülü’nü almadan önceki gün Rabbi Harold Kushner, Yahudiliğin insancıl yönünden söz ediyor ve hayattaki pişmanlıklarının “çok kutsal” olduğunu belirtiyor
JTA, Ben Harris, 11 Mart 2008
72 yaşında olan ve “Kötülükler iyi insanların başına geldiğinde (When Bad Things Happen to Good People)” adlı çok satan kitabın yazarı Rabbi Harold Kushner, haham arkadaşlarının hayal edebilecekleri bir yaşamı sürdürüyor. 20 yılı aşkın bir süre önce tam zamanlı hahamlık görevini bıraktıktan sonra, günlerinin çoğu yazmak ve konferanslar vermekle geçiyor.
1966’da genç bir haham olarak geldiği, Boston eteklerindeki gelenekçi sinagog olan Temple Israel’deki çalışma odasına, serin Mart öğleden sonrasının ışığı düşerken gerçekleştirdiğimiz geçen haftaki söyleşide, “Kendimi kutsanmış hissediyorum” diyor Kushner.
Hatırına anılarını gelmesine vesile olan, Yahudi Kitap Konseyi’nin Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü almak üzere New York’a yolculuğunun önceki günüydü. Birçoğu çok satmış, yarım düzineden fazla kitabın yazarının, pişmanlıkları da var. 2006’da yayınlanan son kitabı “Hayatın zorluklarının üstesinden gelmek (Overcoming Life’s Disappointments)”te de bir bölümde buna değiniyor.
Talihsizliklerini sorduğumuzda, Kusher oğlunun erken ölümüne ve evlenmek istediği kadının bir başkasını seçmesine değiniyor. Ayrıca daha büyük bir cemaatin kürsüsünü kaybedişini de ekliyor.
Kusher, Protestan bir rahibin öyküsünü anlatıyor. Rahip kilisenin başına geçebilmek için, kariyerini meslektaşlarının ölümünü veya onlar hakkında bir skandal çıkmasını beklemekle geçirmiş. Rahip, çalışan bir sınıftan oluşan cemaat için çalışıyordu ve yükselmek adına kendisi kadar başarısız gördüğü meslektaşlarına bir kızgınlık besliyordu.
“Bir şeyleri fark etmemi sağlayan bu öykünün içinden kendimden parçalar buldum” diyor Kushner, “Belki kıskançlık veya meslektaşlarıma hastalık dileği söz konusu değildi ve ben bulunduğum noktadan mutluydum. Yine de buradaki insanları gerçekten takdir etmemi sağlayan bir his taşıyordum. Onları daha çok takdir etmek için, onlara dokunan şeylere daha duyarlı olmaya geldim.”
Başkalarının zorluklarına karşı duyarlı olmak Kushner’in metinlerinde bir kilometre taşı. Özellikle de nadir bir genetik hastalıktan ötürü 14’ünde ölen oğlundan yola çıkarak acı çeken insanlar için bir kılavuz niteliğindeki, en iyi bilinen ikinci kitabı “Kötülükler iyi insanların başına geldiğinde” yayınlandıktan sonra topladığı beğeni ile.
Kendisi birçoğu çok satan, yarım düzineden fazla kitabın yazarı ve gelenekçi bir hareket olan 2001 Etz Hayim Torah yorumlarının editörüydü. 1999’da yılın din adamı seçildi, 2004’te Ronald Reagan için düzenlenen devlet töreninde Isaiah’in kitabından okudu.
Hıristiyan çevresinde de Kushner, gelenekçi Yahudilerden daha çok inayetle karşılandı ve popüler oldu. Bize anlattığı kadarıyla Ortadoks Yahudilere göre Mormonlardan daha çok kabul görüyor ve neden böyle olduğunu görmek zor değil. Kushner dünyayı insan ihtiyaçlarının odağında görüyor ve insanların iyi hissetmelerini sağlamak için eğer Yahudi teolojiden daha özgürlükçü bir yaklaşım gerekiyorsa, bundan kaçınmıyor.
“Metinlere değil de insanlara bağlı kalan bir Yahudiliğin her zaman en iyisi olduğunu düşündüm” diyor.
Kushner, Ortodoksların gördüğü gibi “Kötülükler iyi insanların başına geldiğinde” kitabında, en büyük kırgınlığını dile getirdi. İnsanların acı çektiği ve sonrakini kurtarmak adına öncekinin kurban edildiği ele alındığında Yahudiliğin ikili inancını, Tanrı’nın kudreti ve insanlara karşı iyilikseverliğini birleştirmek için seferber oldu.
Kushner’a göre Tanrı, Holokost veya bir çocuğun ölümü gibi, hayatın geniş çaplı veya dar ölçekli trajedileriyle sonuçlanabilen bahtsızlıklarını kontrol etmede sınırlı bir yeteneğe sahip.
Tanrı hakkında geleneksel Yahudiliğin öğretilerine karşılık bu görüş karışıklık yaratıyor.
Ortodoks hahamlar tarafından yazılanları savunma zorunluluğu hissettiklerine kanaat getiren Kushner’ı Ortodokslar, Yahudi olmayan düşünceler öne sürmekle suçluyor. Google’de “Harold Kushner” olarak aradığınızda, sonuçların üst sıralarında bir Ortodoks sitesinde, “Why Harold Kushner is Wrong” başlıklı bir makaleye rastlayabilirsiniz.
Dikkate değer bir şekilde Kushner da Tanrı hakkında yanılıyor olabileceğini kabul ediyor. Öte yandan sadık okurlarından yıllar içinde aldığı binlerce mektupta (ki çoğu Yahudi değil), yazdıklarının okurların inancını güçlendirdiği, dua etmeye döndüğü ve iyileşmelerine yardımcı olduğu dile getiriliyor.
“Teolojik olarak doğru muyum, bilemiyorum. Tanrı’nın gerçeğini bilemiyorum” diyor Kushner, “Bildiğim, kitaplarımın insanların daha iyi hissetmelerini sağladığı. Bu onlara yeniden kutsal yapılara, kiliseye gitme, Tanrı’ya inanma ve dua etme, Tanrı’nın onların yanında olduğuna inanma gücünü veriyor. Başlarına trajik bir olay geldiğinde, fena halde bozulmanın meşruluğunu kazandırıyor.”
Kitabın etkisi inkâr edilemez ve Kusher’i Tanrı ve insan acıları hakkında rağbet edilen biri yaptı.
Yahudi Kitap Konseyi Başkanı Carolyn Hessel “Kötülükler iyi insanların başına geldiğinde”nin ardından, “Yeni bir yazma trendi başladı” diyor. “Bence Rabbi Kushner başarılı oldu çünkü herkese hitap etti, herkesin kalbine dokundu, sadece Yahudilerinkine değil.”
Kushner Brooklyn’de doğmuş ve New York’ta bir kasaba okulunda eğitimini almıştı. 1960’da Jewish Theological Seminary’den atamasının ardından, askeri görevinden muafiyetinden feragat etmek için mahkemeye başvurmuştu.
Asistan bir haham olarak NY Great Neck’daki Temple Israel Sinagogu’nda kürsüye çıkmadan önce, Oklahama’da bir askeri birlikte iki yıl görev yaptı.
Dört yıl sonra Natick’e döndü ve orada kaldı. 1983’te çok satan kitabı ve yazılı çalışmalarına zaman ayırmak üzere sinagogdaki görevini yarı zamanlı çalışmaya düşürdü. Yedi yıl sonra da kendisini tamamen yazmaya adamak üzere sinagogdaki görevinden ayrıldı.
Cemaati, o dönem 55’inde olan hahamı memuriyetini koruyan emekli haham saymak için çok genç olduğuna kanaat getirdi ve ona Amerikan dini liderlerin çok azının sahip olduğu “onursal haham” unvanını verdi. Geçtiğimiz ay, insan-merkezli yaklaşımını, gelenekçi hareketle yüzleşmesini “Conservative Judaism”de yayınlanan “Demokrasi çağında gelenekçi Yahudilik (Conservative Judaism in an age of democracy)” başlıklı makalesinde dile getirdi.
(...) Makalesinde Kushner, kişisel özerkliğin söz konusu olduğu bir dönemde, Yahudi cemaatinin ortak standartları yakalamakta zorlandığını, Yahudilere görenekleri seçmek üzere olumlu nedenler verilmesi gerektiğini tartışıyor.
Gelenekçi Yahudilik bir yönüyle zayıflamakta, çünkü mitsvaları emir gibi saymakta, diyor Kushner. Bunun yerine cemaatin ve insanların içsel ihtiyaçları ile amaçlarını tatmin etmek üzere kendini pazarlamalı.
“Seminerlerim Yahudi cevapları üzerine kuruluydu. Cemaatteki deneyimim, daha çok Yahudi sorularına dayanıyordu” diyor Kushner, “Sinagogdaki nazik okurlarımın hayatlarındaki ıstıraplar, belirsizlikler, eksiklikler ile başlıyorum konuşmama ve yanıtı Yahudilikte buluyorum.”
“Soru, dolu dolu bir hayatı nasıl yaşarım ve cevap Yahudilikte.”
Çeviri: David OJALVO