Yıl başından beri çoğu gelişmekte olan ülke para birimine göre daha olumlu seyreden Ytl’nin bu hafta performansı oldukça kötüydü. Bu yıl ilk defa Türkiye’de yaşanan politik gelişmelerin yurt içi piyasaları etkilediğini gördük. Bu hafta yurt dışı yatırımcıların AKP’ye açılan kapatma davası ve ardından yaşanan gelişmelere tepkisinin oldukça sert olduğunu gözlemledim.
Kapatma davasının Pazartesi günü anayasa mahkemesi tarafından kabul edilmesi durumunda yaşanacak siyasi belirsizlik bir süre piyasaları olumsuz etkileyecek gibi gözüküyor
Bu haftanın önemli gelişmeleri yurt içi kaynaklı olsa da yurt dışı piyasalardaki tedirginliğin hafta sonuna doğru arttığını belirtmekte yarar görüyorum. ABD yatırım bankalarının nakit pozisyonları hakkındaki dedikodular ve açıklanan ABD verilerinin olası bir resesyonu işaret etmesi piyasa oyuncularının riskli yatırım ürünlerine olan talebini oldukça azaltıyor. ABD bankalarının 2008 yılı karlılıklarının bu tedirginlikle birlikte azalacağını düşünen analistlerin sayısı da oldukça fazla. ABD yatırım bankaları geçtiğimiz senelerde uzun vadeli borç verip kısa vadeli borçlanarak riskli yatırım ürünlerine nakit pozisyonlarının üzerinde tutarlarda yatırım yapıyordu. Çıkan dedikodular ile birlikte bu sene bu bankalara borç vermek isteyen oyuncuların azalması sonucu bu şirketler daha büyük miktarlarda nakit pozisyon taşımak zorunda kalıyor. Şu an yaşanan bu tedirginliğin bir süre daha devam edeceğini göz önünde bulundurduğumda bu sene yatırım bankalarının 2007 karlılıklarının oldukça altında bir performans sergileme ihtimallerinin bir hayli arttığını düşünüyorum. Bununla beraber gelen ABD tüketici güveni anketlerinin son senelerin en düşük seviyesinde olması ve ABD tüketicisinin harcamak yerine daha çok biriktirdiğine dair veriler 2008 yılında perakende şirketlerin karlılığını azaltabilir. Bu gelişmeler ışığında geçtiğimiz hafta ABD borsalarının bir önceki haftaya göre çok daha kötü bir performans sergilemesi pek de şaşırtıcı değil. Zaten çoğu piyasa oyuncusunun 2008 ilk çeyrek ABD ekonomisinin büyüme oranının geçen dönemlere göre oldukça kötü bir performans sergileyeceği konusunda hem fikir. Bütün bu gelişmelere baktığımda ABD borsalarının beklenmedik gelişmeler yaşanmadığı sürece geçen sene sonu bulunduğu seviyelere yükselmesi pek olası gözükmüyor.
Bu hafta yurt içi gelişmelere geçen haftalara göre daha fazla yer ayırmak istiyorum. Son haftaya kadar yurt içi gelişmelerin Türkiye para piyasalarını pek etkilemediğinin farkındayım. Buna rağmen sene başından beri yurt dışı oyuncuların risk iştahının azaldığını hep beraber gözlemliyorduk. Bilindiği gibi Türkiye’de parlamentoda bulunan dört partinin ikisi için kapatma davası açılmış durumda. Son dönemde belirttiğim bu siyasi belirsizliğin Türkiye’yi etkilemesi hep olası bir ihtimaldi fakat bunun ne zaman olacağını kestirmek bir hayli zordu. İşte geçtiğimiz hafta bu risklerin fiyatlara yansımaya başladığı bir hafta olarak göze çarptı. Hareketin ivmesini ve yurt dışı piyasalardaki olumsuzluğun tekrar baş gösterme ihtimalini göz önünde bulundurduğumda özellikle Ytl’nin değer kaybının bir miktar daha devam edebileceği kanaatindeyim. Zaten Euro/Ytl’nin 2006 Mayıs ayındaki dalgalanmadan sonra en yüksek seviyesinde olması kurların ne denli yükseldiğinin açık bir kanıtı.
Önümüzdeki hafta hem yurt içi hem yurt dışı gelişmeleri yakından takip etmek durumundayız. Kapatma davası hakkında gelişmeler ve her zamanki gibi açıklanacak ABD verileri piyasaları etkileyecek gibi gözüküyor. Bununla birlikte kurlardaki hareketleri teknik anlamda incelediğimde kurlardaki artışın kısa vadede bir miktar daha devam edebileceği görüşündeyim. Dolayısıyla ileriki dönemde yurt içi piyasa enstrümanlarına giriş yapmak için bu hafta başına göre daha uygun seviyeler yakalanabileceği görüşümü yinelemek isterim.