İkinci Dünya Savaşı yıllarında salt Yahudi kimliklerinden dolayı Naziler tarafından soykırıma tabi tutulan 6 milyon dindaşımız, İbrani tarihine göre Varşova Gettosu direnişinin başlama tarihi olan 27 Nisan’a denk gelen 30 Nisan akşamı Neve Şalom Sinagogu’nda düzenlenen bir törenle anıldı
Altı milyon Yahudi için, altı mum
Bir buçuk milyonu çocuk olmak üzere yitirilen altı milyonun anısına altı mumun yakıldığı anma töreninde Hahambaşı Rav İsak Haleva, Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya, İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Mordehai Amihai, Konsolosluk çalışanları, Onursal Başkan Bensiyon Pinto, Aşkenaz Cemaat Başkanı Av. Binyamin Poluman, Bet Din Üyeleri, Hahambaşılık müşavirleri dernek kurum ve kuruluş başkanları, dindaşlar ve gençler hazır bulundular.
Neve Şalom Sinagogu Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Eliyezer Arditi’nin sunuculuğunu üstlendiği tören, anne ve babası birer Holokost kurtulanı olan Linda Olmert’in yaptığı konuşma ile başladı. Olmert; ailesinin 1945 yılında kurtulmalarının ardından yaşadıklarına değindi: “…63 yıl sonra Holokost bize ne ifade ediyor? Neyi hatırlamamız lazım? Babam sessiz bir insandı. Hep sessiz kaldı. Sesini ancak geceleri ağladığı zaman duyardım. Annem ise her zaman yaşadıkları hakkında konuşmayı seçti. Küçüklüğümden beri yaşanılanları anlamamı, idrak etmemi istedi. Soykırıma uğrayan insanları bütün dünyaya birer kurban olarak mı yoksa kahraman olarak mı anlatmalıyız? İşte bugün bunu düşünmeliyiz. Biz sadece üç kişilik bir aileydik. Başka hiçbir kimsemiz yoktu. Roş-Aşana, Kipur, Pesah gibi bayramlarda bile annem ve babam sessizdiler. Ben, onların Holokost öncesi o mutlu günlerine geri gittiklerini, ailelerini hatırladıklarını biliyordum. Hatırlamanın anlamını ve önemini hiçbir zaman unutmamalıyız. 6 milyon insanı kaybettik. Birkaç nesil birden yok oldu. Ancak hayatta kalanlar güçlü insanlardı. Çünkü tüm o yaşadıkları vahşete rağmen direndiler ve yeni nesiller oluşturdular. Şunu her zaman hatırlamalıyız: Yahudi milleti bir daha hiçbir zaman güçsüz olmayacak. Buna asla izin vermeyeceğiz. Bizler yaşanılanları hatırladıkça ve kaybettiklerimizi andıkça Yahudilik devam edecek…”
Minha ve Arvit dualarının okunmasının ardından mum yakma törenine geçildi. Yitirilen 1,5 milyon çocuğun anısına ilk mumu Hahambaşı Rav İsak Haleva ve iki genç, bebeklerini kollarında ölüme taşıyan annelerin adına ikinci mumu Başkonsolos Mordehai Amihai, anne babalarından ayrı düşen yetimleri simgeleyen üçüncü mumu Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya’nın savaşın ilk senelerini Fransa’da yaşayan annesi, bilge ravların kötü yazgılarını ve yaşlıları hatırlatan dördüncü mumu Aşkenaz Cemaati Başkanı Av. Binyamin Poluman ve Rav Mendy Chitrik isimsiz kahramanların anısına beşinci mumu Neve Şalom Vakfı Başkanı Jojo Nasi ve Linda Olmert, savaşçıları simgeleyen altıncı ve son mumu FKD Başkanı Elyo Behmuaras, Kadınlar Kolu Başkanı Eti Mizrahi ve Erez Navaro yaktı.
Mum töreninin ardından Robi Bahar günün anlamını irdeleyen bir konuşma yaptı: "Trenler, yük vagonlarından oluşan trenler. İlk andan itibaren kişiliğiniz elinizden alınıyor, rakamlardan oluşan bir sayı haline indirgeniyorsunuz. Kapıdan içeri girişiniz hızlı oluyor, çıkışınız ise ancak göğe yükselen uzun bacaların ucundan…Kara, kapkara bir gökyüzü, yazgınızı da karartıyor. Şoa ile ilgili birçok kitap okuyabilir, belgeseli, filmi seyredebilirsiniz. Hatta yüzbinlerce kişiye mezar olmuş, küllerin tepeler halinde hala durduğu ölüm kamplarını bizzat ziyaret edebilirsiniz. Ancak o vahşeti, sistematik bir şekilde işleyen o soykırımı, tam olarak kavrayabilmek mümkün değil sanırım… Bizlere düşen hatırlamak, unutmamak ve unutturmamak. Aradan geçen yıllara rağmen hala beynimiz kabullenmekte zorlanıyor. Kalbimiz kavramak istemiyor. Koca Alman ulusunun, kültür ve edebiyatın beşiği, müzik ve felsefenin merkezi Almanya’nın bir canavarı kendi içinde nasıl yarattığını, ona nasıl sarıldığını ve taptığını unutmamalıyız…”
Bahar konuşmasını Polonya’daki bir anıtın üzerindeki bir yazıyı anımsatarak sürdürdü: “…Bizim trajedimizin insanlığa uyarı olmasına izin ver” Nazilerin yenilgisinden sonra ırkçılığın yeryüzünden silineceğini düşünenler hayal kırıklığına uğradılar. Günümüzde Şoa inkarcılarının sayısı giderek artıyor. Dini fanatizm, kendini büyütecek ateşin korunu, hala antisemitizmde bulmaya devam ediyor.”
Robi Bahar sözlerine 2. Dünya Savaşı sırasında Litvanya-Kovno Yahudi Konseyi lideri Elkhanan Elkes’in; “Hatırlamak, asla unutmamak ve gelecek nesillere iletmek” ile ilgili sözlerine değinerek son verdi. Ardından sırasıyla Rav İzak Peres Teilim, Hazan Araşi David Sivi Nekamot, Rav Yehuda Adoni Mişna, Rav Moşe Benveniste Zohar, Hahambaşı Rav İsak Haleva Kadiş, Hazan Araşi David Sivi El Male Rahamim dualarını okudular. Anma duası Cemaat Başkanı Ovadya’nın Ehal’in kapılarını açması ve Hazan Araşi David Sivi’nin Anoten ve Hahambaşı Rav İsak Haleva’nın Avinu ve Mişeberah dualarını okumasıyla son buldu.