Geçtiğimiz hafta özellikle ABD gayri safi milli hasıla ve tarım dışı istihdam datalarının beklentilerden daha iyi gelmesi ile birlikte oldukça olumlu bir hafta geçirdik. Yurt dışındaki olumlu havanın etkisiyle YTL diğer gelişmiş para birimlerine karşı önemli bir miktar değer kazandı. Bunun dışında Cuma akşamüstü açıklanan Türkiye Nisan ayı enflasyon verilerinin oldukça yüksek geldiğini de belirtmek isterim
Geçen hafta yazdığım yazıda yurt dışında oluşan olumlu havanın devam etmesi için bu hafta açıklanacak ABD verilerinin iyi gelmesinin öneminden bahsetmiştim. ABD’nin ilk çeyrekte büyüme oranlarının bütün olumsuzluklara rağmen artı açıklanması, üretim endekslerinin küçülmeye işaret etmesi ile birlikte beklentilerden iyi gelmesi ve özellikle Cuma deklare edilen tarım dışı istihdam rakamlarının (Beklenti: -80,000) -20,000 seviyesinde olması piyasaları etkileyen olumlu gelişmelerdi. Bütün bu olumlu havaya rağmen problemin kökeninde yatan ABD ev fiyatlarının hala düşüş eğiliminde olması ve bankaların mortgage zararının 320 milyar doları bulması kredi piyasasındaki sıkışıklığın bir miktar daha devam edebileceğini işaret etmekte. Ayrıca gayri safi milli hasıla verilerini inceleyen analistler ABD’de bu çeyrek açıklanan büyümenin stok artışından kaynaklandığını, tüketici tarafında ise geçen çeyreğe göre düşüş olduğunu belirtiyor. Bu da tüketicinin hala zor durumda olduğunun göstergesi. Bununla beraber bir diğer önemli gelişme de Çarşamba akşamı açıklanan FED’in 25 baz puan faiz indirimi ve bundan sonra yapılacak toplantıda herhangi olumsuz bir gelişme yaşanmaması durumunda faizleri yüzde 2 seviyesinde tutabileceğini piyasaya hissettirmesi oldu. Bunun sonucunda dolar diğer gelişmiş para birimlerine karşı değer kazandı. Şu anda ABD borsalarının Ocak ayındaki seviyelerine tekrar yükseldiğini gözlemliyoruz. Beklentilerin üzerinde açıklanan verilere rağmen, ABD borsalarının bu seviyelerde ya da biraz üzerinde bir miktar durması gerektiğini düşünüyorum. Sonuç olarak bütün olumlu gelişmelere rağmen şirket karlılıklarının geçen çeyreğe göre yüzde 15 gerilediğini unutmamız gerektiği kanaatindeyim.
Türkiye bu hafta geçen haftaların tersine çoğu gelişmekte olan piyasaya göre daha iyi bir performans sergiledi. Bu durumda TCMB başkanı Durmuş Yılmaz’ın enflasyonun istenilen düzeyde olmadığını açıkça belirtmesi ve hedeflere daha yaklaşmak için faiz artırımı yapabileceğini açıklaması önemli rol oynadı. Bu gelişme TCMB’nin bir miktar azalan kredibilitesini tekrar kazanmak adına önemli bir adımdı. Bu konuşmanın ardından yatırımcılar yükselen enflasyon sebebiyle merkez bankasının faiz artırımlarına gitme ihtimalini bono-tahvil piyasasında fiyatlamaya başladı. Buna rağmen Nisan ayı TÜFE’nin yüzde 1.68 ve ÜFE’nin yüzde 4.50 gibi yüksek açıklanması sene sonu enflasyonun bu sene geçen seneden daha yüksek seviyelere ulaşmasına sebep olabilir. Nisan ayında yükselen kurların ve emtia fiyatlarının Mayıs ayı enflasyonuna yansıma ihtimalini de düşününce herhangi beklenmedik bir gelişme olmadığı sürece önümüzdeki ayın enflasyonunun da çok iyi açıklanacağını sanmıyorum. Bu hafta geçtiğimiz Cuma akşam üstü açıklanan enflasyon rakamlarının özellikle bono-tahvil piyasasında üzerindeki olumsuz etkilerini hissedebileceğimizi düşünüyorum.
Şimdi bütün bu gelişmeleri incelediğimde şu sonuçla karşılaşıyorum. Yurt dışı ABD’den gelen olumlu verilerle önemli bir miktar toparlandı fakat bu olumlu hareketin devamı için durumun biraz düzeldiğine dair olumlu dataların devam etmesine ihtiyaç var. Ayrıca Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi ortam çok sağlıklı gibi gözükmüyor. Dolayısıyla ABD verileri bu hafta beklendiği gibi gelmezse Türkiye’de piyasaların geçen haftaya göre daha kötü bir performans sergileyeceğini düşünüyorum. Sonuç olarak son iki haftada Türkiye’de oluşmaya başlayan olumlu havada bu hafta bir miktar duraksama olacak gibi duruyor.