İsrail’de Obama Yönetimi olasılığına karşılık duygular karışık, uzmanların çoğuna göre İsrail’in gerçek bir kaygı duyması için neden az
Leslie Susser, JTA.org, 6 Haziran 2008
Kudüs (JTA). Her ne kadar İsrailli bürokratlar Barak Obama’nın Amerikan başkanlığı ihtimali üzerine yorum yapmasalar da, Kudüs’teki bazı yetkilelerin bu olasılık üzerine kişisel duyguları karışık.
Bazı hükümet çevrelerine göre, Demokrat aday Obama, İran’a karşı yumuşak olabilir, Filistin meselesinde İsrail’in ödün vermesi için baskı yapabilir, hatta İsrail ve Amerika arasındaki stratejik ilişkinin gidişatını değiştirebilir.
Öte yandan ABD ile ilişkiler konusunda uzmanlar, Obama dahil hiçbir Amerika başkanının İsrail karşıtı bir duruş alacağına kanaat getirmiyor.
İsrail’in sol kanadı, Obama Yönetimi’nin İsrail-Filistin barışında daha etkin olacağını, hatta yararlı bir anlaşma için partilere baskı yapacağını umut ediyor. Aynı sebeple sağ kanat, Obama Yönetimi ile İsrail Hükümeti’nin, özellikle Likud-Benjamin Netanyahu gelecek seçimi kazanırsa, bir çatışma yoluna gireceğinden endişe ediyor.
4 Haziran’da Washington’da gerçekleşen yıllık Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi’nin konferansında Obama’nın İsrail’e karşı güçlü vaatlerini dile getirmesi, İsrail’in tedirginliğini büyük ölçüde hafifletti.
İsrailli yetkililer, Obama’nın İran’a karşı güç kullanmada hazırlıklı olduğuna, İsrail Savunma Güçleri için nitelikli düzeyin sağlanması sözüne, Hamas’ın izole edilmesindeki desteğine ve Kudüs’ün bölünmemiş bir başkent olduğu İsrail’in Yahudi karakterine bağlı kalacağına dikkat çekti.
Yetkililer ayrıca iki ikazda bulundu. İllionisli senatör Obama’nın, her ne kadar doğru şeyleri söylese de, göreve geldiğinde ne yapacağını bilmenin bir garantisi yok. Cumhuriyetçi rakibi ABD Senatörü John McCain gibi Obama, İsrail’e destek konusunda tereddütsüz bir duruş sergileyemiyor.
İkinci olarak, bazı siyasi analistlere göre birleşik bir Kudüs hakkındaki vaadi oldukça ön plandaydı ve 4 Haziranda diğer söylediklerinde şüpheye yer bırakıyordu.
Kudüs vaadinin ardından aldığı güçlü Filistin tepkisine karşılık Obama, ertesi gün beyanına açılık getirdi; CNN’e verdiği demece göre şehrin kaderi İsrail ve Filistinliler arasındaki görüşmelere bağlı olacaktı.
İsrail’deki genel kaygı, Obama’nın İran’la görüşme konusundaki duruşu üzerine. İsrailli yetkililer ve siyasi analistler, İran’ın Amerikayı enayi yerine koyacağını, müzakerelerin altında nükleer silahlanmayı sürdüreceği yönünde kaygılar taşıyor.
Mayıs sonlarında, İsrail Dışişleri Bakanlığı araştırma birimi, bakanlık ve bürokratların katıldığı, Obama başkanlığının olası etkilerinin de ele alındığı “Bush’tan sonra Amerika dış siyaseti” konulu bir toplantı düzenledi. Sonuç: Beyaz Sarayı her kim kazanırsa kazansın İsrail’in endişe etmesi için bir neden yok.
Kongrede ve Amerikan toplumunda İsrail’e desteğin güçlü olmasından ötürü, hiçbir başkanın radikal bir değişiklik yapmayacağı yönünde görüş birliği var.
İsrail’e baskı beklenmiyor, uzmanlara göre çünkü yeni ABD Başkanı’nın Ortadoğu’daki odak noktası Irak ve İran olacak, İsrail ve Filistin değil.
İran’da, McCain dahil ABD Yönetimi güç kullanmadan önce diplomasiyi deneyeceği hakkında anlaşıyorlar. Obama’nın tezinde kayda değer olarak, eğer ABD İran’la iyi ilişkiler kurmaya çalışır ve başarısız olurlarsa İran’ın nükleer araçlarını yok etmek üzere haklı sebepleri olacak.
“Diplomasinin ve doğrudan temasların yumuşamanın bir işareti olduğunu düşünmüyorum” diyor uzmanlardan Alon Pinkas, eski bir New York İsrail konsolosu, “Bence bu bir geniş yol, eğer başarılı olunursa İsrail’e yarar sağlar, özellikle de askeri seçeneği masa dışı etmedikten sonra. “Rambo! Onları Taş Devrine götürecek kadar bombalayalım, demenin iyi bir yöntem olacağından da emin değilim.”
Pinkas, İsrail’in Obama’dan endişe duymaması için iki neden daha olduğunu belirtti. Birincisi, Clinton ve Bush yönetiminin iyi İsrail politikalarının ardından, İsrail müttefikliği ve “tarafsız” Amerikan politikası çelişkisi artık geçmişte kaldı. İkincisi, Obama İsrail’le iyi ilişkiler sürdürmek isteyen bir kabineyle muhattap olacak.
“Obama’nın, İsrail ile ilişkilerdeki mevcut iyi pozisyondan sapmak isteyeceğini samıyorum” diyor Pinkas.
Pinkas, Obama altında olası bir ABD politika değişikliğini, İsrail-Suriye barışında görüyor. Öyle ki Obama Yönetimi Suriye’ye geri çeviremeyecekleri bir teklifte bulunabilir ve Suriye, İran çizgisinden ayrılıp, makul ölçütlerdeki Batı-Arap koalisyonuna katılmaya ikna olabilir.
Pinkas, “Eğer ABD’nin stratejisinde İran’ı izole etmek varsa, bu yaklaşım, İsrail’in büyük ölçüde ilgisini çekebilir” diyor.
İsrail sağında, öte yandan, Obama’ya karşı şüpheleri güçlü. Likud’un şahinleri, Clevand’da Obama’nın bir grup Yahudi lidere söyledikleri üzerinde duruyor.
“İsrail’le iyi ilişkilerin sürdürülmesi için öyle çok çaba harcanıyor ki, eğer Likud’un İsrail görüşünü tereddütsüz benimsemezseniz, o zaman İsrail karşıtısınız ve bu İsrail’le dostluğun bir ölçüsü olamaz” demişti Obama Mart ayında.
Likudlular, (Başbakan) Benjamin Netanyahu’nun Filistinliler’e ayrıcalık tanımayı reddettiği dönemde, İsrail ve Clinton Yönetimi arasındaki ilişkiler için harcanan güçlü çabayı hatırlıyor. Netanyahu ve Obama’nın daha kötü sonuçlarla aynı çatışmaya giden yolda olabileceğinden endişe ediyor, özellikle de eğer Obama, Clinton’un İsrail’e olan bağlılığını paylaşmazsa.
Pinkas, Clinton-Netanyahu geriliminin, Netanyahu’nun AB Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçi sözcüsü Newt Gingrich ile anlaşmasıyla çözüldüğüne işaret ediyor. Netanyahu, bu sefer aynı hatayı yapmadı, Obama ile iyi ilişkiler kurmak için özen gösteriyor.
Muhtemelen, her şeyden farklı olarak, gelecek ABD Başkanı İsrail’le nasıl ilişkiler kuracak sorusunun cevabı, halen bilinmeyen bir başka faktöre bağlı: gelecek İsrail Başbakanı kim olacak?
Çeviri: David Ojalvo