Geçtiğimiz hafta yurt içi ve yurt dışı oldukça hareketliydi. Türkiye Mayıs ayı enflasyon verileri ve Anayasa Mahkemesi’nin üniversitelerde türbana onay vermemesi sonucu özellikle bono ve borsalar değer kaybetti. ABD borsaları ise Cuma gününe kadar karışık bir seyir izledi. Ancak ABD işsizlik oranının Mayıs ayında yüzde 5.0% seviyesinden 5.5%’e yükselmesi ve petrol fiyatlarının aynı günde 11 dolar artması ile birlikte ABD borsaları Cuma gününü yüzde 3’ün üzerinde değer kaybı ile kapadı. Önümüzdeki hafta Perşembe ve Cuma sırasıyla deklare edilecek ABD perakende satış ve TÜFE verilerinin piyasaları etkileyecek gelişmeler olarak göze çarpıyor.
Geçtiğimiz hafta yurt dışı piyasaları olumsuz bir açılış yapmıştı. Buna rağmen Cuma gününe kadar açıklanan verilerin çoğunun beklenen seviyelerin üzerinde gelmesi hafta sonuna doğru ABD borsalarındaki olumsuz havayı dağıtmaya başlamıştı. Bununla birlikte ABD’nin büyük telekomünikasyon şirketlerinden birinin diğerini alma haberi ve büyük perakende satış şirketlerinin açıkladığı satış verileri de yatırımcıyı cesaretlendirecek gelişmelerdi. Ancak Cuma günü TSİ 15:30’da deklare edilen işsizlik oranı ve Morgan Stanley’nin petrolün çok yakın zamanda 150$ olabileceğini belirtmesi ile başlayan petrol fiyatlarındaki olağanüstü artış sonucu ABD borsalarında bu yılın en kötü günlerinden biri yaşandı. Bu gelişmelerin dışında Avrupa Merkez Bankası başkanı Trichet’nin geçtiğimiz hafta yapılan faiz toplantısının ardından Avrupa Bölgesi’nin faizlerinin artması gerektiğini düşünen merkez bankası üyeleri olduğunu belirtmesi de Euro’nun dolar karşısında önemli miktarlarda değer kazanmasına sebep oldu.
Yurt içinde ise geçtiğimiz hafta açıklanan enflasyon verileri ve ardından TCMB’nin enflasyon hedeflerini değiştirmesi hafta başında bono faizlerinin yükselmesine sebep oldu. Ayrıca Perşembe günü anayasa mahkemesinin türban kararı sonrasında AKP’nin kapatılacağına dair kaygıların iyice su yüzüne çıkması Türkiye’de siyasi belirsizliğin önümüzdeki dönemde artarak devam edebileceği anlamına geliyor. Döviz piyasalarına baktığımızda YTL’nin bu gelişmeler sonrasında dolar karşısında ufak tutarda değer kaybettiğini fakat bunun da çok önemli bir değer kaybı olmadığını söyleyebiliriz. Teknik anlamda kritik bir seviyede bulunan Usd/Try kurunun bu seviyeleri kırması durumunda önümüzdeki hafta Ytl gelişmiş para birimlerine karşı bir miktar daha değer kaybedebilir. Döviz piyasasının bu olumsuz gelişmelere çok da tepki vermemesini şöyle yorumlayabiliriz: Döviz piyasasının likit olmasından ötürü gelişmelerin kısa vadeli etkilerini gözlemlemek bizim için kesinlikle daha önemli.
Özellikle şu ortamda yabancı yatırımcı için yüksek faizin çekiciliği ve döviz piyasasının likit olması bu piyasada kötü bir durum gerçekleşene kadar yüksek faizde kalınmasını mantıklı kılıyor. Daha az likit olan bono piyasasındaki bozulmayı incelediğimizde ise bileşik faizlerin Ocak 2007 seviyesine kadar yükseldiğini gözlemliyoruz. Günlük faize göre böyle bir bileşik faizin yabancı için cazip gelmemesini de şöyle yorumlamak mümkün: Yabancı yatırımcı esasında bu ay ve Temmuz ayında geçen ay başlanan faiz artırımlarının devam etmesini ve ayrıca şu an yaşanan ekonomik-siyasi türbülansın sürmesini bekliyor.
Cuma günü olumsuz seyreden ABD borsalarının etkisinin Pazartesi yurt içi piyasalarda da hissedileceği kanaatindeyim. Ayrıca Usd/Try’de teknik anlamda önemli bir seviyeyi test ettiğimizi düşünürsek bu seviyenin kırılması kurların yukarı çıkması anlamını taşıyor. Bununla birlikte yurt içi ve yurt dışı piyasalardaki olumsuz havanın Perşembe ve Cuma günü deklare edilecek veriler veya hafta içinde açıklanacak haberler ile değişmemesi durumunda bono ve IMKB’nin bu hafta önemli miktarlarda değer kazanacağını sanmıyorum.