Şili Üniversitesi Yahudi Etüdleri Merkezi ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın girişimi ile “ La Vida Judia en Turquıa (Türkiye’de Yahudi Yaşamı)” adlı bir sergi ve konferans dizisi düzenlendi
Karen GERSON ŞALHON
Şili Üniversitesine bağlı “Centro de Estudios Judaicos (Yahudi Etütleri Merkezi)” bu yıl 40. kuruluş yıldönümünü kutlamakta. Merkezin başkanı Prof. Ana Maria Tapia Adler otuz beş yılını bu merkezin gelişmesine harcamış.
Merkez, üniversiteye bağlı olmasına rağmen beş yıl öncesine dek çalışmalarını sürdürecek bir mekânı yoktu. Beş yıl önce varlıklı Yahudi bir işadamı merkezin çalışmalarından haberdar olunca üniversiteye baskı yaptı ve günümüzde çalışmaların yürütüldüğü üç katlı binayı 99 yıllığına kiralayarak merkeze verdi.
Yahudi Etüdleri Merkezi’nin bir kütüphanesi ve arşivi var. Yılda 200’e yakın öğrenciye İbranice kursları, ayrıca üniversiteye bağlı olarak Yahudi tarihi, Yahudilik gibi derslerin de eğitimi veriliyor. Merkezin iki katı sınıflara ayrılmış, gündüz üniversite öğrencileri, akşamları da İbranice kursu öğrencileri eğitim görüyorlar.
Santiago’da 20.000 kadar Yahudi yaşamakta. Yahudi nüfusun küçük bir kesimi Sefarad, büyük bir bölümü ise Aşkenaz ve özellikle de Alman kökenli. İkinci Dünya Savaşı’nda Şili, Yahudileri vizesiz ve koşulsuz kabul eden nadir ülkelerden biri olduğu için o dönemde çok sayıda Yahudi göçü oldu.
20.000 kişi için dört farklı Ortodoks sinagogu (Aish ha Tora ve Habad gibi), ayrıca konservatif ve reform sinagogları da bulunuyor. Herkes kendi tercihine göre bir sinagog seçip oraya gidiyor. Beni Cuma akşamı Sefarad sinagoguna götürdüler. Sefarad sinagogu konservatif bir sinagog, kadınlar erkekler beraber oturuyorlar, Şabat duası (arvit) 7.30’da herkes işten çıkıp geldiğinde başlıyor ve Şabat mumları da o zaman yakılıyor(!) Bu sinagogda haham Aşkenaz ve hazan da eski “conversos”lardan dönme. İkisi bir arada duayı şarkılı bir şova döndürmüşler. Çift ses konser veriyorlarmış gibi... Duaların bir kısmını İspanyolca okuyorlar. Ne melodileri, ne de söyledikleri, bildiğim Sefarad müzik türlerinin hiçbirine benzemiyordu.
Bu Sefarad sinagogunun müzeye dönüştürülmüş bir bölümü var. Orada da sergilenen bazı eşyalar haricinde, bir zamanlar Türkiye’de yayımlanan mizah gazetesi “El Jugueton”un bütün bir cildi mevcut.
Santiago’ya vardığım gün Türk elçiliğine gittik. Elçi, Şili ile Türkiye arasında büyük bir ticaret potansiyeli olduğunu ve bunun gelişmesi yönünde çalıştıklarını söyledi. Kendisi konferansa gelmedi ama yardımcısı Çiğdem Hanım ve eşinden Şili’de 500 kadar Türkün yaşadığını öğrendik.
Santiago’ya vardığım ilk günün akşamı Sefarad kültürü, dili ve müziği hakkında B’nei B’rith’de bir konferans verdim. Gelenler çoğunlukla Alman kökenliydi ama hep birlikte şarkı söylemeyi başardılar.
Ertesi akşam Santiago halk kütüphanesinde yer alan sergiyi gördüm. Kısıtlı olanaklara rağmen başarılı bir sergiydi. Osmanlı sultanlarının resimlerinin çevrelediği salonda ise konferansımı tekrarladım. Katılım fazla değildi. Çıkartma olduğumuz El Amaneser dergisine yazan Şilili Hernan Rodriguez (annesi, babası Türkiye kökenli) arkadaşları ile geldi. Seyircilere (ilk akşam da dâhil olmak üzere) El Amaneser dağıttık. Gazete çok ilgilerini çekti, yeni aboneler edindik.
Şili Üniversitesi dekanı ve merkezimiz arasında bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya göre iki kurum arasında bilimsel işbirliği, ortak projelerde çalışma ve yayın yapma gibi maddeler iki tarafın da rıza göstermesi ile gerçekleşebilecek. Yahudi Etüdleri Merkezi arşivleri için götürdüğümüz kitap, gazete ve CD’ler karşılığında, bizim arşivimiz için kitap ve dergiler verdiler.
Halk olarak kendilerini Avrupalı sayan ve Latinolardan çok daha ciddi olan Şilililer’in en çok şikâyet ettikleri konu, tırmanan suç oranları ve gelir dağılımındaki eşitsizlik. Belirgin bir yemek ve müzik kültürleri yok; memleketin yerli halkı İspanyollar tarafından neredeyse tamamen yok edilmiş.
Şili’de konuşulan İspanyolcada, bizim Judeo-Espanyol’da kullandığımız birçok eski kelime ve terim mevcut. Mesela gözlük için “ante-ojos” diyorlar ve bugün İspanya’da asla kullanılmayan “hava soğuk” demek için “esta yelado” terimini kullanıyorlar. Bu benzerlikleri görmek ilginçti.
Şili gezisi, yeni ilişkilerin kurulduğu, birçok insanın daha önce bilmediği “Türk-Sefarad” varlığının tanıtıldığı, ilginç fakat bir o kadar yorucu bir seyahat oldu.