1998’de Kyoto Protokolü’ne imza atan İsrail’de, çevreyi korumaya yönelik iki çalışma gündemde. “İsrail için temiz hava” kanun tasarısı ile hava kirliliğinin azaltılması ve yakından takip edilmesi hedeflenirken, “Kontamine olmuş bölgelerin arındırılmasına yönelik bir başka tasarıyla, kontamine olmuş toprak ve suların temizlenip, yerleşim bölgelerine dönüştürülmesi için çalışmalar sürüyor
Şimdi temiz hava
“İsrail için temiz hava” kanun tasarısı, 29 Mayıs’ta yasalaşmaya bir adım daha yaklaştı. Knesset’in, çevre ve iç işleri komitesinin tasarıyı onaylamasıyla, birleşik oturumda ikinci ve üçüncü görüşmelere geçilebilecek.
Komitenin onayı, tasarının kanunlaşmasına uzanan yolda, son üç yıl içindeki en son kilometretaşıydı. Knesset’in tamamı tasarının son şeklini 29 Mayıs’ı takiben eden beş hafta içinde ele alıyor olacak. Knesset’in tasarıyı kabul etmesini takiben, kanunun 1 Ocak 2011’de yürürlüğe girmesi ilke olarak kararlaştırıldı. Bu uzun zaman aralığının nedeni ise Çevre Koruma Bakanlığı’nın uygulamayı tam anlamıyla başlatabilmesi için gerekli zamanı tanımak.
Çevre Bakanı Gideon Ezra, bakanlığın kuruluşundan bu yana “İsrail için temiz hava” kanun tasarısının en önemli çevre kanunu olduğunu söylüyor. Ayrıca kendisi, tam uygulamaya geçilebilmenin hayati bir önem taşıdığını, bakanlığının kanunu gündelik yaşama geçirebilmek için 30 kadar uzman alınacağını ve kanunun denetleneceğini belirtiyor. Doğayı Koruma Birliği (DKB)’nin “Temiz Hava” takımı, tasarının taslağının hazırlanmasına, düzeltmelere ve gözden geçirilmesine son beş yılda çok uzun bir süre ayırdı. “Çevre Bakanlığı’nın profesyonel yetkilileri ve endüstiyel iş çevreleriyle çok yakın çalıştık ve tasarının yakında kanunlaşacağı için son derece mutluyuz” diyor DBK Başkanı Tzipi Iser Itzik. DKB’nin temiz hava girişimi, İsrail’de güçlü bir çevre geliştirmek üzere çalışan başlıca kuruluşlardan biri olan Yeşil Çevre Vakfı’nın desteğiyle gerçekleşti.
Doğayı Koruma Birliği, tasarısının taslağını hazırladı
Knesset’in birleşik oturumda, tasarı için üç görüşmeden ilki 2007’de gerçekleşti. DKB, İsrail’in hava kalitesinin korunmasına yönelik tasarıda, makul bir çerçevede çalışmaların başını çekti. DKB, Çevre Koruma Bakanlığı ve diğer hükümet kuruluşlarıyla, kanun taslağını ikinci ve üçüncü görüşmelere hazır hale getirebilmek üzere çok yakın bir ilişki içinde çalıştı. Temiz hava forumundaki ortakları ile birlikte DKB, kanun yapıcıların İsrail’deki hava kirliliğini azaltmada gerekli basamakları almalarını sağlayacak ve hava kalitesini arttıracak olan Temiz Hava Kanunu’nu kabul etmeleri için baskı yapıyor.
İsrail’in neden temiz hava kanununa ihtiyacı var?
İsrail’deki hava kalitesi yasalar, düzenlemeler, iş lisansları ve kişisel çabalardan oluşan zayıf ve karmaşık bir sistemle düzenleniyor. Mevcut sistemle hava kirliliği ile mücadelede karşılaşılan ana sorunlar:
- Hava kirliliğinin ölçütlerini hiçbir yasal çerçeve belirlemiyor.
- Etkin yönetimsel güç araçlarının eksikliği. Kanuni terimlerle, suça teşebbüs eden eylemleri ve cezaları kontrol altında almak ve düzenlemek son derece zor; böylece havayı kirletenler için kanunun caydırıcılığı oldukça zayıf.
- Hava kirliliği ile ilgili düzenli veri ve bilgilerin eksikliği; toplum hava kirliliği hakkında bilgilere erişmekte güçlüklerle karşılaşıyor.
- Hava kirliliğini ele alacak, kapsamlı ulusal bir plan veya hava kirliğini azaltılabilecek ölçülebilir hedefler yok.
Şu an için, hava kirliliği ile mücade edecek otorite, belli bir sayıdaki bakanla sınırlı; bakanların da kendi öncelikleri ve programları var. Yetkilerin bu kişilerde kalması, hava kalitesi için mücadelede işlerini karmaşıklaştırıyor ve hükümetin etkinliğini sınırlıyor. Örneğin, Çevre Bakanlığı’nın araçlardaki emisyon düzeyini denetlemek üzere girişimi, bu konuda benzer yetkileri taşıyan Ulaştırma Bakanlığı’nca engellendi.
Motorlu taşıtlardan kirlilik yaratan emisyonların azaltılmasına yönelik düzenlemenin gerekliliğine rağmen, uygulamaya geçilmesi yıllar boyunca gecikti. Ancak DKB’nin Yüksek Mahkeme’ye başvurusunun ve temyiz davasının ardından, düzenlemeler uygulamaya girebildi.
DKB’nin inancına göre, farklı çerçevelerdeki yasaların bir araya getirilmesi ve tek bir kapsamlı bir yasanın ardından, bürokratik engeller azalatılabilir ve İsrail’in kirli havayı azaltma sürecindeki gecikmelerin önüne geçilebilir.
DKB’nin temiz hava kanunu taslağı
Bu taslağın amaçları:
- Sabit ve kapsamlı emisyon standartlarını belirleyecek ve hava kalitesi standartlarını düzenli gözden geçirecek, düzenleyici bir çerçeveyi yürürlüğe koymak.
- Her türden kirliliğe karşı çevresel standartları ortaya koymak.
- Hava kirliliğini takibe alacak ve değerlendirecek süreci düzenlemek, hava kalitesi hakkında verileri derlemek, hava kirliliğini oranını belirlemek.
- Verilecek cezaların çerçevesini ve yaptırım sürecini bir kanun altında yürütmek.
- Hava kalitesiyle ilgili verilerde şeffaflığı arttırmak, endüstriyel kirlilik ve diğer çevreyi kirleten etmenlerle ilgli bilgilerin kamuoyuna açıklanmasını sağlamak.
Kontamine olmuş bölgelerin arındırılması
Doğayı Koruma Birliği’nin kontamine olmuş bölgelerin iyileştirilmesine dair kanun taslağı Knesset’te ilk görüşmelerin gerçekleştirilmesi için kabul gördü. Teklif, endüstriyel atıklar sonucu kontamine olmuş bölgelerde iyileştirme ve arındırmaya yönelik bir çerçeve sunuyor. Yasa, kirlenmiş su ve toprak kaynaklarının arındırılmasının ardından yeni yapıların inşa edilebileceğini güvence altına alıyor.
DKB, su, hava ve toprağın kontamine olmuş bölgelerin iyileştirilmesini sağlayacak olan kapsamlı bir yasa tasarısı taslağı hazırladı. Kontamine olmuş bölgelerin arındırılmasına yönelik tasarı, Knesset’in Çevre Komitesi’nin önde gelen üyeleri (Ophir Pines-Paz, Dov Hkenin, Danny Yahalom, Michael Melchior ve Moshe Gafni) tarafından kabul gördü.
Yasa tasarısı İsrail’de ilk kez “kontamine olmuş bölgeler” kavramına yer veriyor ve çevresel risklere, iyileştirme ve arındırma çalışmalarına yönelik bir yetkili tayin ediyor. En önemlisi de tasarı, arındırma çalışmaları için mali yönü kapsayan bir çerçeve de sunuyor. Tasarı, ABD ve Avrupa’daki etkin yasaları örnek alıyor ve Çevreyi Koruma Ajansı (Environmental Protection Agency)’nın tehlikeli atıkların yerel ekosistemleri zedelediği kontrolsüz ve yasaklanmış bölgelerle mücadelesinde edinmiş olduğu deneyimlerden yararlanıyor.
DKB’nin tasarısı özellikle şu noktalara dikkat çekiyor:
- Çevresindeki su kaynaklarını da kapsayacak şekilde kontamine olmuş bölgelerinin tanımlanması
- Çevre Bakaznlığı’na yetkililer atıyarak, çevresel riskleri tetkik edilmesi
- Toprak sahiplerini (genel olarak devleti), çevreyi kirletenleri, finansal kuruluşları da kapsayacak bir şekilde “sorumluluk çemberi” oluşturulması, böylece “öksüz” bölge oluşumunun önlenmesi
Ekonomik teşvik
Teklif edilen kanun taslağı, kontamine olan bölgelerin arındırılması için İsrail Askeri Endüstrisi Kompleksi’nin kentsel alanlara dahil olan ve yeniden yapılandırmada temkinli davranılan bölgelerdekine benzer mali ve operasyonel bir çerçeve sunuyor. Ayrıca gelecekteki arındırma programları için endüstriel kirlilik yaratan kurumlara dayalı bir vergi programı getiriyor. Bölgelerde inşaata izin verilmeden önce, elde edilen bütçe ile yatırımcılara ve kontamine alanları, suları temizleyen kuruluşlara teşvik verilecek.
Tasarı, eşdeğer önemde bir yasal zorunluluk getiriyor. Buna göre, gelişim planlarının sağlıklı yürümesi için öncelik, kapsamlı bir biçimde çevre riskinin belirlenmesi ve kaynakların rehabilitasyon çalışmaları olacak. Bu, askeri bölgelerin yeniden yapılandırılmasının kesin şartlarından biri. Öyle ki, bitişik ve ardarda gelen bölgeler arasında toprak ve suyun titizle analizi tamamlanmadan inşaat başlanmıyor. Bunun son dönemdeki örneklerinden biri de Herzliya, Ramat Aşaron ve Hod Aşaron arasında, bir Askeri Endüstri Kompleks bölgesinde inşaatı planlanan yeni şehir.
Kaynak: http://www.iued.org.il/
Çeviri ve derleme: David OJALVO