Sevimli romantik komedi

İşbilir 3 senaryo yazarı, gişede başarı kazanmış filmlerin tutmuş formülleri üzerine bina ettikleri “Gelin Benim Olacak”, sempatik olmayı başaran bir komedi. Karizmatik çapkın bir erkek ile herşeyini paylaştığı, ancak aşk yaşamadığı güzel kız arkadaşı ile ilişkisini anlatan film “arkadaşlık nerede biter, aşk nerede başlar?” sorusuna cevap arıyor. Barındırdığı sürprizler ve sevimliliklerle, New York yaşam tarzı ile İskoç kültürü arasındaki tezatlardan komik durumlar yaratan film, geçer not alıyor

Viktor APALAÇİ
2 Temmuz 2008 Çarşamba

“Gelin Benim Olacak” klasik aşk üçgeni filmlerinin tüm klişelerini kullanıyor

2008 Avrupa Kupası heyecanı sürerken sinemanın pek izleyicisi yok ama geçen hafta 7 yeni film vizyona girdi. Tümü vasat veya kötü olan filmlerin en sempatik olanı “Gelin Benim Olacak / Made of Honor” idi.

Klasik bir aşk üçgeni etrafında kadın-erkek ilişkilerini işleyen, türün tüm klişelerini kullanan film, fazla özelliği olmayan bir romantik komedi.

İşbilir 3 senaryo yazarı biraraya gelmişler, gişede başarı kazanmış, “Dört Nikah Bir Cenaze” ve “En İyi Arkadaşım Evleniyor”daki tutmuş formülleri bir bir bu filme uyarlamışlar. “En İyi Arkadaşım Evleniyor”da Julia Robert’in üstlendiği rolü ters yüz edip bir erkeğe vermişler, yoksa konu aşağı yukarı aynı.

Üniversite yıllarından tanışan, 10 yıllık arkadaşlıklarında  birbirlerine her şeyi anlatan, güvenen, ancak aşk yaşamayan karizmatik, çapkın bir erkek ile güzel ve akıllı bir kadının öyküsü, “arkadaşlık nerede biter, aşk nerede başlar?” sorusuna cevap arıyor.

Ancak (ismini ilk kez duyduğumuz) yönetmen Paul Weiland, düzgün anlatımıyla, temposu hiç düşmeyen, düşündüren, keyifli, hoşça vakit geçirten bir film yapmış. Filmin klişelerle dolu senaryosu, barındırdığı sevimlilikler ve sürprizlerle, New York yaşam tarzı ile İskoç kültürü arasındaki tezatlardan komik durumlar yaratmasıyla, geçerli not alıyor.

PEK İNANDIRICI DEĞİL

Yoksa 2 genç insanın birbirleri için yaratıldıklarını anlamak için aradan 10 yıl geçmesi pek inandırıcılıkla bağdaşmıyor. Birbirlerine aşık iki insanın, bu duygularını bu kadar uzun süre birbirlerinden gizlemesi, sayısız kadınla ilişki yaşayan bir erkeğin, hayatının kadınını, aslında hep yanıbaşında olan, sırdaşı, güzel ve seksi kadının olduğunu anlaması için aradan uzun yılların geçmesi gerektiğini izleyiciden beklemek, senaryonun zaafını oluşturuyor.

Üniversite yıllarından beri genç kızların gözdesi olan Tom (Patrick Dempsey), sıcak kağıt bardakları tutmaya yarayan “sleeve”leri satarak iş hayatında da başarılı olmuştur. Tam bir kadın düşkünü olan Tom, sınıf arkadaşı Hannah’ya (Michelle Monaghan) her şeyini anlatır, dostluğuna güvenir ancak onunla yatmayı hiç aklına getirmez.

Hannah’ın bir iş gezisi için İskoçya’ya gitmesiyle, hayatında büyük bir boşluk oluşan Tom, aslında istediği kadının Hannah olduğunu anlar, döndüğünde genç kadının zengin ve yakışıklı bir İskoç dükünden (Kevin McKidd) evlenme teklifi aldığını öğrenmesiyle çılgına döner.

Hannah’ın en iyi arkadaşı olarak Tom’dan baş nedimesi olmasını istemesiyle, teklifi isteksizce kabul eden genç adam için tek hedef düğünün yapılmasını engellemektir. Bilinen kalıpları içinde gelişen filmin “mutlu son”unu tahmin etmek güç değil.

Oyuncu kadrosunda Michelle Monaghan önce çıkarken, “Grey Anatomy” dizisiyle ünlenen Patrick Dempsey, karşı konulmaz çapkın rolünde pek inandırıcı durmuyor. Ölümünden önce aktör olarak yer aldığı bu son filmde, Tom’un başından 7 evlilik geçirmiş babasını oynayan, ünlü sinema ustası Sydney Pollack’a bir saygı duruşunda bulunmak için, bu film iyi bir fırsat.

(Made of Honor)

Yönetmen: Paul Weiland Senaryo: Adam Sztykel, Deborah Kaplan, Harry Elfont

Görüntü: Tony Pierce-Roberts

Müzik: Rupert Gregson Williams

Oyuncular: Patrick Dempsey, Michelle Monaghan, Kevin Mckida, Kathleen

Quintan Sydney