Dostluk Yurdu Derneği yeni sezon açılışını Hayaller ve Gerçekler adlı nostaljik bir oyun ile gerçekleştiriyor. Forti Barokas’ın yazdığı Ferit Kohen’in yönettiği oyunda rolleri Suzi Eskenazi, Forti Barokas, Sibel Hiva, Lili Doenyas, Rozi Siloni, Cina Hatem, Gülçin Varol, Elza Kohen, Soli Avigdor, Anjel Meşulam ve Çela Eskenazi paylaşıyorlar
Osmanlıdan önce var olan Yahudi Tiyatrosunu bugünlere taşıyan ve devam ettiren dernek tiyatrolarının bir temsilcisi olan DYD Hanımlar Tiyatro ekibi yeni oyunlarını heyecanla izleyicilerle paylaşacakları günü bekliyor.
Yeni oyununuzun konusuna değinerek başlayalım sohbetimize. Nereden ve nelerden esinlenerek yazıyorsunuz?
Forti Barokas: Bir hayal olarak çıkan konular arkadaşlarımın da katkıları ve fikirleriyle filizleniyor, gelişiyor ve son haline ulaşıyor. Yaz sezonu denizin karşısında Heybeliada’yı seyrederek daha çok kitap okuma ve yazı yazma vakti buluyorum. Son oyunumuzda biraz eskilere gidiyoruz. Yani nostaljik anlarla günümüzü harmanlıyoruz denebilir. Eski okul arkadaşlarının seneler sonra buluşmaya karar vermeleriyle yaşanan olayları aktarmaya çalışacağız.
DYD Hanımlarıyla kaçıncı oyuna imza atıyorsunuz? Onlarla çalışmak keyifli olsa gerek.
Ferit Kohen: Dostluk hanımlarıyla üçüncü kez birlikte çalışma keyfine varıyorum. Oyuncularımızın hepsi aynı, yalnızca bu oyunda Gülçin Varol ilk defa sahne deneyimini yaşayacak. O da gerçekten çok çabuk adapte oldu ve rolünü kolayca algıladı. Bu sene eylül ayında başlayan provalarımız neticesinde jet hızıyla hazırlandık diyebiliriz. Açıkçası sürenin azlığından dolayı biraz tedirginlik yaşadık ancak planlı çalışmalar ve artık profesyonelleşmiş kadromuz sayesinde her şey yolunda gidiyor.
Hanımların yaptıkları işe çok saygı duyuyorum. Profesyonellerle de çalıştığım için aradaki farkı görebiliyorum. Onlara destek olmak, yardımcı olmak, yanlarında olmak bana büyük keyif veriyor. Asıl işim oyunculuk olduğu için kendimi onların yerine koyarak yönetmenlik yapmaya özen gösteriyorum. Üçüncü oyunumuz olduğu için birbirimize çok alıştık ve birbirimizin ne demek istediğini çok çabuk anlayabiliyoruz. Bir buçuk saatlik bir oyunu bu kadar sürede çıkartabilmemizin en büyük nedeni bu olsa gerek.
F.B: Aslında Haziran ayı ortalarında çalışmalara başladık. Projenin ortaya çıkmasıyla haftada bir, bazen iki kere toplanıp konuyu genişlettik. Toplantılarımız esnasında özellikle Meri Pardo’nun aldığı notlarla fikirlerimi harmanlayıp senaryolaştırınca ortaya güzel bir konu çıkıveriyor. Şunu da belirtmem gerekir ki cemaat tiyatrosu yaptığımız için her konuyu irdeleyemiyoruz, kısıtlı konularda yaratıcı olmaya çalışıyoruz.
Eleştiriler oluyordur. Bunları nasıl karşılıyorsunuz?
F.K: Şahsen amatörce yapılan bir dernek tiyatrosuna yapılan eleştirileri kabul etmekte zorlanıyorum. Daha doğrusu pek tahammülüm yok diyebilirim. Yapılan işe saygı duymak gerekir. Amatörlük eleştirilmeden destek olunması gereken bir olgudur. Buradaki tüm hanımlar canla başla takdir edilmenin dışında hiçbir karşılık beklemeden çalışmaktalar. İzleyenlerin de onların bu emeğine karşılık yapılan işe saygı göstermeleri gerektiğini düşünüyorum.
Vivi Beskinazi: İnsanların biraz daha geniş bakış açıları olması lazım. Eğer sanatta her çiçekten bal almayı bilirseniz her işin içinde mutlaka bir güzellik bulursunuz. Buradaki tüm arkadaşlarım birer ev hanımı. Onların hangi evrelerden geçerek, ne çeşit fedakârlıklarda bulunarak bu oyunu çıkardıklarını düşünmek gerekir. Tabii ki her izleyicinin farklı beğenisi, espri anlayışı ve görüşü olabilir. Ancak buraya gelindiği zaman ön yargılardan arınmış, pozitif düşüncelerle sahnenin karşısına oturmak gerektiğine inanıyorum. Gelsinler, seyretsinler ve mutlu olsunlar. Keyifli birkaç saat geçirmenin farkındalığını yaşasınlar.
Biraz da çalışma şartlarınızdan bahsedelim. Salon ve teknik donanım yeterli mi?
F.K: Maalesef ki yeterli teknik donanıma sahip olmayan bir mekanda çalışıyoruz. Bazen öyle sahneler olur ki görsellik oyunculuğun bile önüne geçer. Işıktaki bir oynama, sahnedeki bir değişim oyunu farklı boyutlara taşıyabilir.
Bu bağlamda Işık ve Efekt sorumlusu Korin Nahmias’tan söz etmeden geçemeyeceğim. Korin işine çok bağlı, sorumluluklarının bilincinde, pratik ve kısıtlı bir donanımla harikalar yaratabilen bir insan.
V.B: Hakikaten çok amatör şartlarda çalışıyoruz. Özellikle sahnemiz yeterli değil. İkinci bir dekor kullanma gibi bir olanağımız yok. Aynı şey ışıklar için de geçerli. Gönül arzu eder ki çok daha profesyonel ve olanakları çok daha fazla olan bir sahnede oyunumuzu sergileyelim.
Her oyunda olduğu gibi bu oyunda da görünmez kahramanlar vardır. Meri Pardo görevini ve düşüncelerini paylaşır mısın?
Meri Pardo: Her zaman olduğu gibi kulis amirliği yapıyorum. Oldukça zor, sahne değişikliklerinin ve giriş, çıkışların bolca yaşandığı bir oyunda elbette benim görevim de ağır oluyor. Ancak müthiş bir ekiple, tam bir aile ortamında çalışmanın keyfini yaşıyorum.
F.K: Aslında Meri çok tevazu gösteriyor ancak kendisi provalar sırasında sahne arkasından daha çok sahne önünde oluyor. Her gelmeyenin yerine kendisi oynar. Her oyuncunun rolünü ezbere bilir. Bir bakıma yönetmen yardımcılığı da yapıyor. Çünkü çok prensipli, disiplinli ve kuralcı bir yapısı var.