Konser salonları dolmaya başladı bile..! Biraz geç kalmış olmakla birlikte, Kasım ayı boyunca bizleri batı sanat, caz ve dünya müziklerinde nelerin beklediğini kısaca gözden geçirelim
Sizlerden oldukça uzun bir süre uzak kaldım, değerli “nitelik...”severler. Annemin vefatı nedeniyle ne konser ve tiyatro oyunlarını izledim, ne de onlar hakkında kalem oynatmak istedim, açıkçası... Öte yandan yaşam devam ediyor, acı ve tatlı yanlarıyla – ve insanoğlu, gönlünü ferah tutacak etkinliklerden uzak kalamaz, eninde sonunda...
“Klasikler”den ne var..?
Geçtiğimiz Cumartesi akşamı, İş-Sanat’ın 2008-2009 sezonu açılış konserindeydik. Yılların eskitemediği deneyimli şefleri Gürer Aykal’ın yönetiminde, yıllar geçtikçe mükemmelleşen Borusan Filarmoni Orkestrası, ilk yarıda Hüseyin Sermet’in yorumladığı Mendelssohn’un 1.Piyano Konçertosu ve ardından aralarına katılan genç Arnavut keman virtüözü Tedi Papavrami ile gene aynı bestecinin Keman ve Piyano İçin Re Minör İkili Konçertosunu sundular. Mendelssohn’un ancak kendisine yakıştırabildiği üstün solist yeteneklerini Hüseyin Sermet hakkıyla yerine getirirken, konser salonlarında daha az çalınan ikinci yapıtta da her iki virtüöz büyük beğeni kazandılar. İkinci yarıda dinlediğimiz Tchaikovsky’nin 2.Senfonisi ise, özellikle son bölümünde büyük bir çaba gerektiriyor ve orkestra tarafınca görkemli bir şekilde yorumlandı. Özetle, gerek ülkemizin bu önemli sanat kurumu, gerekse – tüm ekonomik çalkantılara rağmen ayakta tutulacağından emin olduğumuz – başarısını kanıtlamış bu dev topluluk için cesaret verici bir sezon başlangıcı..!
Batı sanat müziğinde önümüzdeki ay içinde İş-Sanat’ta sadece bir dinleti var gerçi – 20 Kasım akşamı dinleyebileceğimiz İngiliz oda müziği topluluğu Schubert Ensemble, gene Mendelssohn ve ayrıca Brahms ile Mahler’in Piyano Dörtlüleri ile... Ona karşılık Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Kasım ayı içerisinde birçok ustadan ilginç dinletiler sunacak bizlere: 9/11’de Fazıl Say’ı Beethoven’in Appasionata sonatı, ayrıca Bach, Haydn ve Gershwin’in yapıtlarıyla dinleyeceğiz; 19/11’de ise Ayla Erduran ve Ayşegül Sarıca’yı Schumann, Debussy ve Corelli’nin keman/piyano sonatlarıyla... Diğer önemli bir piyano virtüözümüz olan Burçin Büke, 28/11 akşamı bas ve davul eşliğinde “Klasik’ten Caz’a” isimli bir program ile karşımızda olacak. Bir gün sonra ise, dünya çapındaki İngiliz flüt üstadı Sir James Galway, eşi Lady Jeanne ile birlikte, piyano eşliğinde ilginç bir resital sunacaklar. Bale meraklıları için CRR-KS, 14 ve 15 Kasım akşamları St.Petersburg Bale Tiyatrosu’nu getiriyor, Deldevez’in “Paquita”sı ve Minkus’un “La Bayadere”i ile...
Değerli müzik eğitmeni ve yazarı Elvin İlyasoğlu’nun yıllardır düzenlediği Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall dinletileri arasında bu ay özellikle önermek istediğim, çalışmalarını Berlin’de sürdüren ünlü piyanistlerimizden Emre Elivar’ın “piyanonun şairi” sayılan Chopin’in yapıtlarıyla örülmüş, romantik programıdır...
Akbank Oda Orkestrası, bu sezonda da “Her Konserin Bir Öyküsü Var” başlıklı konserlerini sürdürecek ve 26/11 (Caddebostan Kültür Merkezi) ile 27/11 (CRR-KS) tarihlerinde Cem Mansur yönetiminde Tchaikovsky, Rahmaninov ve Glazunov’un yapıtlarıyla, sıradışı bir solist olan ünlü akordeon ustası Friedrich Lips ile birlikte Gürcü besteci Giya Kançeli’nin şiirsel masalı “Bir Zamanlar”ı seslendirecek.
Batı sanat müziğine bakışımızı, konuya girdiğimiz Borusan Filarmoni Orkestrası ile noktalayalım: 19 (Caddebostan KM) ve 20/11 (Lütfü Kırdar KS) akşamları gene Gürer Aykal’ın yönetiminde, bu kez piyanonun diğer dev bir ismini, İdil Biret’i dnleyeceğiz, Rahmaninov’un o güzelim 2.Piyano Konçertosunda. Orkestra ayrıca Stravinski’den “Perinin Öpücüğü” Balesinden Divertimentosu ile Prokofiev’in 1.Senfonisini sunacak.
... veya “daha hafifler”den..?
Kasım ayı, dünya müzikleri ve caz konularında da oldukça zengin geçiyor. Öncelikle CRR-KS’na bir göz atalım. Bu sahnede sık sık dinlemeye alışık olduğumuz Klezmer müziğinin ikonlarından, klarinet sanatçısı Giora Feidman ve Dörtlüsü’nün konseri (ne yazık ki, Cuma) 6 Kasım akşamına alınmış... Meraklıları için ilginç olacağını sandığım, Hindistan’dan, İran’dan, İspanya’dan ve Türkiye’den perküsyon ustalarının ülkelerine has enstrümanlarıyla katılacakları “Etnoritmix” (18/11) ve İspanyol “El Alma Compartida” (30/11) dinletileri, programının zenginliği ile kentimizde kesinlikle başı çeken bu konser salonunda dikkatimi çekenlerin başında yer alıyor... Diğer bir önerim, İngilterenin en ünlü keman virtüözlerinden Nigel Kennedy’nin, bir caz dörtlüsü ile sunacağı sıra dışı konserdir (22/11).
İş-Sanat ise bu ay iki önemli cazcıyı konuk edecek. İlki, 25 yılı aşan kariyeri ve 200’ün üzerine varan kaydıyla Amerikan caz gitarının önemli isimlerinden Bill Frisell ve Üçlüsü (6/11), diğeri ise özellikle “vocalese” tekniği ile ünlenmiş, ancak güçlü baritonu ile caz standartlarını da ustalıkla yorumlayan Kurt Elling ve Dörtlüsü (11/11).
“Caz kulüpte dinlenir...” sloganını yaratmış olan sevgili Zuhal Focan’ın kurup tam altı yıldır başarıyla götürdüğü nardis caz kulübüne candan-gönülden bir “iyi ki doğdun!” derken, 19/11 akşamı sunacakları “Swing A La Turc” programına özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Aynı isimli albümünü size bu köşede iki yıl önce tanıtmış olduğum bu çalışmada, caz gitaristi Önder Focan “melodinin yerel olmasına karşın armonizasyon ve form üzerine doğaçlama ile caz disiplinine sadık kalarak” düzenlediği Türk sanat müziği besteleri, trompetin yanı sıra ney ile yorumlanıyor.
Dünya müziklerine geri dönecek olursak, her yıl bu mevsimde Beyoğlu’nun çeşitli mekânlarında düzenlenip dinleti, sergi ve söyleşilerden oluşan “PeraFest”, 17/11’de Ghetto’da İtalyan etnik müzik topluluğu Orchestra Bailam ile açılıyor. Cenova-Galata kültürlerinin ortak yönleri vurgulanacak olan bu konserde Klezmer, Türk-Yunan rebetika’sı ve Arap-Mısır müziğinden esinler taşıyan bir müziği ülkemizde belki ilk kez dinleyeceğiz... PeraFest, 28/11’de kentimizin yeni sanat mekânı Talimhane Tiyatrosu’nda En Chordais Ensemble adlı Yunan topluluğun vereceği Rebetiko konseri ile sona erecek (ayrıntılı bilgi için: www.perafest.com.tr).
Bu arada, unutmadan, özellikle genç insanların çok para harcamadan kendilerine kurmak istedikleri bir batı sanat müziği diskoteğinden kısaca söz etmek istiyorum. Ülkemizin en köklü müzik şirketi olan Odeon, tüm çağların en önemli 25 bestecinin yapıtlarından oluşan, “Classical Jewel Serie” isimli 34 CD’lik bir dizi hazırladı. Bach, Beethoven, Brahms’dan tutun, Mozart, Haendel ve Vivaldi üzerinden Mendelssohn, Chopin ve Liszt’i aşarak Gershwin, Ravel ve Orff’a ve bunların dışında daha nicelerinin en önemli bestelerini kapsayan, beheri sadece 7 YTL olan geniş bir seçki..! Tek kusuru, yorumcularının pek tanınmayan solist ve orkestralardan oluşması – ancak gene de, bu müzikle yeni tanışmak, belki öncelikle (veya sadece arabada giderken) bir çeşit “kulak alışkanlığı” yaratmak için, gençlerin yeğleyebileceği bir koleksiyondur bu – ve bu amaçla kesinlikle önerilebilir...