Kitapevlerinin “polisiye” raflarından iki kitap... Vitali Elkabes’ten farklı iki yayınevinden raflara düşen iki roman. İlki Goa Yayınları’ndan. “Şeytan Oradaydı”. 2007 Basımı. İkincisi Cinius Yayınları’ndan “Melek Oradaydı”. Baskı tarihi Nisan 2008.
Vitali Elkabes öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamlamış bir makine mühendisi. Daha sonra makine satış mümessilliği ve servisi üstüne çalışan bir firmada genel müdürlüğe yükselmiş. Kendi ticari firmasını kurmuş. İşi gereği de birçok seyahat gerçekleştirmiş. V. Elkabes mühendis. Bir mühendis beynini, çalışma disiplinini romanlarının her ikisinde de hissediyorsunuz. Agatha Christie tadında kurgulanmış iki romanda da katil son sayfaya kadar kendini ele vermiyor. Okuyucuya kendini yakalatmıyor. Bazen olaylar öyle iç içe ki, geçişlerde yazar da zorlanıyor. Takip etmek zorlaşıyor. Kimi bölümlerdeki kurgu hataları okuyucuyu şaşırtsa da iki roman da sonuna kadar zevkle, heyecanla okunuyor.
“Şeytan Oradaydı”nın önsözü 9 Şubat 2005’te kaleme alınmış. Önsözünde süzülmüş bir hayat görüşü var. Her dinde geçerli olan on emir üstüne kurgulanmış. Tüm insanların yaşamlarında on emir kurallarına uymakla uymamak arasındaki ikilemi, fırsat veya felakete gidecek yolları, ayırt edebilenlerle edemeyenlerin dünyasına götürüyor bizi. Her gün gazetelerin üçüncü ve beşinci sayfalarını dolduran türden bir yaşamı anlatıyor. Numan L. adında iç çamaşırı piyasasında lider olmuş, varlığa, üne sahip tanınmış iş adamının kâbus dolu sonuna taşıyor bizi. Bu felaketlere yol açan seçimlerini anlatıyor. Romandaki her karakter iş adamı Numan L.’nin çevresinde dönüyor. Herkes kendi yol ayrımındaki seçiminden sorumlu olsa da hatalar birbirini kovalıyor. V. Elkabes aslında çevremizi saran yüzlerce kişisel gelişim kitabının yapmaya çalıştığını farklı bir yoldan vererek yaşam yolunda okuyucuyu uyarmaya eğitmeye çalışıyor. Kişisel gelişim kitapları okundukları anda, madde madde usumuza öğretilerini yazmaya çalışırlar. Elkabes ise söylemek istediğini kısaca önsözünde belirtip bunun üstüne bir kurgu yapıyor ve anlatmak istediklerini her gün rastlayabileceğimiz olaylarla bilinçaltımıza yazıyor. Kitabın önsözünün, 2005’te yazılıp, romanın 2007’de bitmiş olması zaten yaşamdan alınan izlenimlerin üstüne kurgulandığını, Elkabes’in neden yazdığının cevabını veriyor gibi.
Önsözden birkaç cümle bunu açıklamakta faydalı olacak sanırım. “Bu karar anında onların yanlışı seçmelerinde, toplumun onların beyinlerine kazıdığı, parası çok olanı itibarlı gösteren paparazzi programlarının, paran varsa bunlara sahip olabilirsin mesajıyla iştah kabartan pazarlama tekniklerinin, güzel ve seksi kadınlarla dolu içki, giyim kuşam, araba hatta beyaz eşya reklamlarının, basında, medyada, internette, günümüz filmlerinde çokça karşılaştığımız cinsel içerikli görüntülerin etkisi yok mudur?
Bunların etkisinde kalarak kolay para kazanma veya zengin koca kapma uğruna yarı çıplak gezen genç kızların veya bunun tam tersini yaparak erkeklerin cinsel açlığına sebep olanlarla, para karşılığı vücutlarını satanlara ortamı bırakanların, yeni yetişen nesillere cinselliği kötü, hatta günah gibi öğretenlerin hiç mi suçu yoktur?
Bu roman gerçeklerin her zaman göründüğü kadar basit, son darbeyi vuranın katil, diğerlerinin masum olduğu yanılgısına nasıl kolayca düşülebildiğini kanıtlamak için yazıldı.”
V. Elkabes’in iki kitabında da hırs, ihtiras, erotizm var. “Melek Oradaydı” kitabının önsözünde de aynı amaca rastlamak mümkün. “Bilimsel gerçeklerden sapmadan yapılmış, çağdaş kanun ve kuralların egemen olduğu, kimsenin hakkının kimseye geçmeyeceği bir dünyada yaşamak istiyorsak, binlerce yıldır kendi çevremizce doğru ve iyi olduğuna inandırılmış olsak bile, yanlışlarımız yüzümüze vurulduğunda, bunları kabullenecek olgunluğa en kısa sürede ulaşabilmemiz umuduyla yazıldı.”
“Melek Oradaydı” romanının ana karakteri Hayati çocukluğundan beri “herkese iyilik yap” , “iyilik yapan iyilik bulur” prensibi ile yetiştirilmiş bir çocuk. Yaşamın karşısına çıkardığı her olayda beyninde yankılanan bu sözler, onun yaşam çizgisindeki yol ayrımlarının rehberi olmuş. Ölümle yaşam arasındaki ince çizgi üstünde ip cambazlığı yaptığı anda da, iyilik yapmak isterken bir sürü yaşamı etkilediğini, hayat akışlarını değiştirdiğini fark ediyor. Yaptığı iyilik aslında kötülük olabilir mi geriye dönüşlerle bunu sorguluyor. Bu roman da ilki gibi bir solukta okunuyor. Ancak bunda da kurgu hataları okuyucuyu şaşırtabiliyor.
İki roman da V. Elkabes’in yaşanmışlık süzgecinden, gözlem penceresinden süzülerek okuyucuyu düşünmeye, her gün rastladığımız binlerce küçük büyük olayı farklı bir gözle incelemeye sürüklüyor. “Melek Oradaydı” kitabının geriye dönüş anlatımlarının yazı puntosu biraz okuyucuyu zorlasa da iki kitap da ilginç kapakları, önsözleri ile ilgi çekmeyi başarıyor.