Geçtiğimiz hafta piyasalarda oldukça dalgalıydı. Piyasalar ilk önce General Motors, Ford gibi otomotiv devlerinin zor durumda olması, sonrasında da bu firmaların batması durumunda reel ekonominin ne kadar fazla zarar görebileceği konuları yatırımcıları endişelendirdi. Ayrıca sırasıyla Almanya ve Avrupa Bölgesi’nin resmi olarak resesyona girdiğinin kesinleşmesi ve ABD perakende satış verilerinin kayda alınmasından bu yana en büyük aylık düşüşünü göstermesi dördüncü çeyrekte yaşanan kredi krizinin etkilerinin bir hayli yıkıcı olduğunu gözler önüne serdi. Hafta sonu yapılan G-20 zirvesinde ise bütün ülkelerin birlikte hareket etme gerekliliğinin önemi vurgulanırken, ABD’de bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan IMF ile yakın zamanda bir anlaşma imzalanabileceğinin sinyallerini verdi. Bütün bu gelişmeler ışığında piyasaların hala kararsız ve yönsüz olduğunu ve bu durumun bir süre daha devam edebileceğini düşünüyorum. ABD otomotiv sektörü hakkında gelişmeler ve ABD enflasyon verileri bu hafta takip etmemiz gereken önemli gelişmeler olarak göze çarpıyor.
Ard arda gelen kötü veriler ve ülkelerin resesyona girdiğinin rakamlarla teyit edilmesi ile birlikte bu hafta ABD borsaları iki Cuma öncesi elde ettiği getiriyi geçen hafta başında geri verdi. Üst üste gerilemelerin ardından Perşembe borsaların kapanmasından bir saat önce başlayan yükseliş sonucunda S&P, Dow Jones ve Nasdaq gibi önemli endekslerin yüzde 5’in üzerinde getiriyle kapandığını gördüğümde baya şaşırdım. Özellikle son 3-4 haftadır borsaların oldukça dalgalı olduğunu fakat son bir saatte yaşanan sert bir düşüş veya yükselişin gün sonu fiyatlarını oluşturduğunu söyleyebilirim. Yani piyasaların kararsız olduğu şu sıralar ABD borsalarının artı ya da eksi kapayacağını tahmin etmek oldukça güç. Belli bir dinamiğe göre hareket etmeyen borsalar sadece beklenmedik gelişmelere tepki vermekte. Ülke ekonomilerinin çok kötü bir durumda olduğunu fiyatlayan piyasalar bazı belli başlı datalar haricinde verilere de tepki vermez hale geldi. Üç günlük düşüşün ardından açıklanan tarihteki en kötü perakende satış rakamlarına rağmen yüzde 5 artarken, ertesi gün beklentilerden iyi gelen Michigan güven endeksi sonrasında ise yüzde 5 geriledi. Şu anda piyasalardaki genel görünüme göre pozisyon almak gerekiyor. Son iki haftada gelen veriler sonrasında borsanın verdiği tepkiler bu tarz bir düşünme sistemine girmemiz gerektiğini gösteriyor. Piyasalardaki kararsızlık bir başka ilginç sonucu daha ortaya çıkarıyor. Piyasaların sebepsiz yere yüksek oranlarda yükseldiği günün ertesi günü yüksek ihtimalle bir düşüş, üst üste düşüşlerin olduğu günlerin ardından da piyasanın olması gerekenden ucuz bir değere ulaşması ile birlikte bir yükseliş yaşanıyor. Bu da piyasaların kararsız olduğuna başka bir kanıt.
Türkiye’de ise durum biraz daha değişik. Yabancı yatırımcı borsadan çıkış yapmak istediği günlerde alıcı bulamadığı için yeteri kadar hisse satamıyor, dolayısıyla yükseliş olan ve risk iştahının arttığı günler satış yaparak ülkeyi terk ediyorlar. Bu yüzden bizim artış ve azalış yüzdemiz son haftalarda ABD’ye göre daha az oluyor fakat IMKB-100’de 23,500’e yaklaşıldıkça satışlar ivme kazanabilir. Bunun dışında S&P Türkiye’nin cari açık finansmanının zorlaşması ve kredi bulma olanakları azalan bankalardan ötürü Türkiye’nin görünümünü durağandan “negatif”e kötüleştirdi. Şu ana kadar zaten çoğu gelişmekte olan ülkenin daha evvelden notunun indirilmiş olması sonucu bu gelişmeden fazla etkilenmediysek de gelecek için bir şeyler yapmamız gerektiğinin bize hatırlatılması açısından önemliydi. IMF ile yakın gelecekte bir anlaşma bizi kısa vadede rahatlatabilir. Ekonomik anlamda bazı şeylerin kötü gittiğinin farkına vardık, şimdi sıra bu durumu iyileştirmeye yönelik bazı önlemler almakta. Yine bu hafta yurt dışına bağlı bir seyir izleyeceğiz. Piyasaların oldukça kararsız olduğu bu dönemde beklenmedik gelişmelere hızlı şekilde tepki vermek gerekiyor. İyi haftalar.