Belçika’lı Jean-Pierre ve Luc Dardenne Kardeşler, 16 yıllık sinema kariyerlerine (3 yılda 1 film prensibiyle) sadece 6 film sığdırdıklarına göre, pek üretken oldukları söylenemez. Ancak gerçekçiliğe dayanan, minimal bir tarzla anlatılan, çizgi dışı bu 6 film, yaratıcılarını yaşayan en önemli sinema adamlarının arasına sokuyor.
Hep kendi yazdıkları senaryolardan yola çıkan Dardenne’ler, sert ve duyarlı usluplarıyla, kameralarını hep gözlemci konumunda tutan stilleriyle, seçtikleri, hayatttan alınmış, gerçekçi konularla, mesafeli ve sade sinema dilleriyle, ilgi odağı olmayı sürdürüyorlar.
“Rosetta” ve “Çocuk” ile Cannes’dan 2 kez Altın Palmiye kazanan Jean-Pierre ve Luc Dardenne, bu yıl bu festivalden, “En İyi Senaryo Ödülü” ile ayrıldılar.
Yaşanmış bir olaydan esinlenerek yazılmış bu senaryo, Avrupa’nın müreffeh ülkelerinde tutunmaya çalışan göçmenlerin sorununa eğiliyor. Filme adını veren Lorna, Belçika’da yaşayan Arnavutluklu genç bir kadındır.
Belçika vatandaşlığı elde edebilmek için, karanlık bir tip olan vatandaşı Fabio aracılığıyla sahte bir evlilik yapmıştır. Lorna’nın hayali, sevglisi Sokol ile birlikte Belçika’da bir bar açmaktadır. Sahte evlilikleri organize eden çete lideri Fabio’nun şeytanca bir planı vardır.
Lorna’yı, Belçika vatandaşı olmak isteyen Rus bir mafya babası ile evlendirerek yüklü bir para kazanacaktır. Ancak bu ikinci evliliğin gerçekleşebilmesi için Claudy’nin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Kendi halinde bir uyuşturucu bağımlısı olan zararsız Claudy’nin öldürülmesine, Lorna sessiz kalabilecek midir?
Dardenne Kardeşler bilinen hümanist yaklaşımları, duru ve yalın sinema dillleri ile bu sorunun cevabını vereceklerdir. İstediği insanlarla konuşamadığı için, adaptasyon sağlamaya çalıştığı kendisine yabancı bir ülkede, sadece konuşmak zorunda olduğu (Fabio gibilerle) konuşmak zorunda kalan Lorna, esasen “sessizliğe” bürünmüştür.
Kendisine Belçika vatandaşlığı sağlayan çetenin sırlarını saklaması için koyduğu “suskunluk / yasasına” uyan Lorna, piyon olarak kullanılan Claudy’nin vahşice öldürülmesiyle “sessizliğini” bozacaktır.
Vicdan azabının ağırlığı altında ezilen genç kadın, kontratı bozacak, herkesi karşısına alacak, can derdine düşecektir.
Lorna’nın iç dünyasını, motivasyonlarını çok iyi işleyen senaryo, hamile olduğuna ısrarla inanan genç kadının karnındaki bebekle konuştuğu bölümde inandırıcılığını kaybediyor.
Göçmen sorunu, anlaşmalı evlilikler gibi temaları ustalıkla işleyen, çok iyi başlayan filmin son bölümünde, Dardenne’ler senaryoda aynı özeni gösteremiyorlar. Bu film için kısa zamanda Fransızca öğrenen Kosova’lı genç aktris Arta Dobroski’nin parlak performansı göz kamaştırıcı.