UÖMO eğitim kalitesini her geçen gün attırmaya yönelik hayata geçirdiği projelere bir yenisini daha ekledi. Sosyal Bölüm öğretmenlerinin bir süredir üzerinde çalıştıkları kısa film çalışması programı, Bahçeşehir Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü hocalarının hazırladıkları 21 haftalık bir program çerçevesinde uygulanmaya başlandı
“ Film Atölyesi” adını verdiğiniz projenin hayata geçiş hikayesini aktarır mısınız?
Asım Erhanezer: Geçtiğimiz sene bir proje üretmeye, sinemanın günümüzdeki konumu ve kısa filmlerin önemini düşünerek bir çalışma yapmaya karar verdik. Çocukların bir ürün oluşturmaları, bunu yaparken süreçleri yaşamaları ve akademik yönden konu hakkında bilgilenmeleri bizim için çok önemliydi. Bu bağlamda okulumuzun son dere çağdaş yaklaşıma sahip olan Sosyal Bölümü olarak fikirler üretmeye başladık. Emel Hoca’mdan da aldığım izinle özel bir üniversiteye giderek projeyi sundum. Beklediğim ilgiyi görmemenin yanı sıra bizi çok zorlayacak maddi bir bütçe de çıkardılar. Kabul edemeyeceğimizi belirterek biraz da buruk bir şekilde oradan ayrıldım. Ancak yılmadım ve vazgeçmedim. Şansımı bir de Bahçeşehir Üniversitesi’nde denemeye karar verdim. Sinema ve televizyon Bölüm Başkanı Kaya Özkaracalar ile yaptığım ilk görüşmede fikre çok sıcak baktıklarının ilk sinyalini aldım. Oldukça heyecanlı bir yaz döneminin ardından beklediğim telefonu alarak üniversiteye konuyu görüşmek üzere davet edildim. Öğrencilerime Mart ayı sonuna dek uygulayacakları program ve hocaları tanıtmalarının ardından keyifli bir süreç başlamış oldu. Şunu da eklemem lazım ki; yetkililer, bu eğitim için hiçbir maddi talepte bulunmadılar ancak öğrencilerin eksiksiz ve sürekli katılımlarını arzu ettiklerini kibarca belirttiler.
Bu programa kimler katılıyor?
Emel Ayvalıoğlu: Okullarda çoğunlukla Sosyal Bölüme giren öğrencilerin daha başarısız yani matematik ve fen konularına hakim olamayan çocuklar oldukları kanısı yaygındır. Biz bu anlayışı kırmak istedik. Bu bölümdeki öğrenciler özel ve farklı yeteneklere sahipler. Ancak Sosyal Bölümde okuyan öğrencilerin üniversite seçenekleri çok fazla değil. Bu sene en büyük avantajımız lise eğitiminin dört seneye çıkarılması nedeniyle, bu programa hazır olduğunu düşündüğümüz çocuklarımızın üniversite sınavına girmeyecek olması. 11 A Sosyal sınıfının tümü yani 12 öğrenci bu programa katılıyor. Çocuklarımız pazartesi günleri okul sonrası 16.15-18.15 saatleri arasında eğitim alıyorlar. Eğitmenlerin her biri çok güler yüzlü ve konulara hakimler. Çocuklar da dört hafta sonunda halen heyecanlılar. Sınavları olmasına rağmen gelmeye devam ediyorlar çünkü çok az insanın elde edebileceği bir fırsat kendilerine sunuluyor. Onlar da bunun bilincindeler.
Ne kadar zamandır böyle bir proje üzerinde çalışıyorsunuz? Öğrencilerinizin ilgisi beklediğiniz düzeyde mi?
E.A: Dört yıl önce “Vamos a Balat” adlı proje ile çalışmalarımızın ilk adımını atmış olduk. Geçtiğimiz sene ise engellilerle ilgili bir projeye başladık. Ancak Asım Hoca’nın her zaman bir film çekme fikri vardı. Onun yılmayan gayreti ve enerjisi ile bugün buradayız.
Halen bazı soru işaretlerim var. Öğrencilerimi tanıyorum. Çalışmaktan hoşlanmazlar, uzun süre bir işe devam edemezler, hele okul dışı bir faaliyet ise kaçarlar. Fakat Bahçeşehir Üniversitesi’ndeki ekibin samimiyeti, iyi niyeti ve hoşgörüsü onları çok motive etti. Beni şaşırtıyorlar çünkü hiç şikayet etmiyorlar ve mutlular.
Sizce bu çeşit çalışmaların çocuklara ne gibi faydaları oluyor?
A.E: Bu projeler sayesinde öğrenciler ders dışında sorumluluk alıyor, ekip çalışmasının önemini fark ediyor, üniversite ortamını tanıyor, farklı mesleklerle tanışma imkanı buluyorlar. Okulda öğrettiğimiz bilgilerin yüzlerce kat fazlasını öğreniyor. Bunun yanı sıra öğrencilerimiz yaşamlarında yeni tecrübeler de kazanmış oluyorlar. Programa karşı çıkan velilerimiz bile şimdi bize teşekkür ediyorlar. Çünkü her yapılan çalışma çocuklarımızın iyiliği için.
Dilek Vural: Öğrencilerimiz çok hevesli ve heyecanlılar. Burada öğrendiklerini yıl sonunda bir proje olarak tüm okula sunacaklar. Böyle bir çalışmayı başka hiçbir lise yapmıyor. Yani bir ilke imza atıyoruz denebilir. Bu bir ayrıcalık. Ayrıca bu çalışma çocukların bir projesi olarak not bazında da değerlendirilecek.
Erkan Hocam bu projenin ana hatlarını sizden dinleyelim...
Yardımcı Doç. Dr. Erkan Büker: İletişim Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü Öğretim üyesiyim. Programı iki asistan arkadaşım Deniz Ürgen ve Barış Özkaya ile beraber yürütüyoruz. Aslında üniversitemizde beş senede verilen bir eğitimi 21 haftalık kısa bir program halinde konuya hevesli, amatör lise öğrencilerine ne şekilde verebileceğimizin arayışına girdik ve eğitime başladık. Ancak ikinci hafta ‘film nasıl çekilir’kenden çok “üniversite nedir”i anlattık çocuklarımıza. Özgürlükle ilgili bir sıkıntıları olduğunu gözlemledim ve kendilerine fiziksel özgürlükten çok düşünsel özgürlüğü anlatmaya çalıştım. Aramızdaki yaş farkına rağmen klasik eğitim yöntemini tercih etmeyerek herkesin rahatlıkla fikrini söyleyebileceği, yanlış bile olsa eleştirilmediği bir sistemde derslerimi sürdürüyoruz. Gerçekten çok özgün fikirlere sahipler. Teknik bilgileri yeterli olmayabilir ama tasarım anlamında çok başarılı işler çıkaracaklarına inanıyorum. Kendi dünya görüşlerini yansıtabiliyorlar. Örneğin kuşaklar arası çatışmalar ile ilgili olarak çok hoş önerileri var.
Öğrencilerimize 30 saniye ile 45 dakikalık bir süre içinde dramatik yolla, yani giriş, gelişme sonuç şekliyle bir hikayenin anlatıldığı minik filmcikler yaptırmak istiyoruz. Zaman zaman profesyonellerden de yardım alacağız, onları derslerimize konuk edeceğiz. Deneyimlerini bizlerle paylaşacaklar.
Hiç tereddüt etmeden projeyi kabul ettiniz. Lise statüsündeki öğrencilerle ilk defa gerçekleşen bir program size ve onlara ne gibi farkındalıklar kazandıracak?
Kaya Özkaracalar: UÖML’den gelen öneri bize çok farklı geldi ve açıkçası bir pilot çalışma olarak görüyoruz. Bu tip projeler sayesinde üniversite öğrencisi adaylarına bu sahayı birebir tanıtma imkanı doğuyor. İlgilenen gençlerin ilgilerinin pekişmesine katkıda bulunurken meslek seçiminde daha sağlıklı kararlar vermelerine, sonradan pişman olmamalarına da olanak sağlanıyor.
Proje bitiminde öğrencilerimizin iyi filmler yapmalarını istiyoruz. Bu bağlamda onların başarılarının yanı sıra eğitim veren hocalarımızın emekleri ve katkıları da ortaya çıkacak. Dolayısıyla öğrencilerin olduğu kadar bizim de sahipleneceğimiz ürünler olacağına inanıyorum.
E.B: Bu programa katılan öğrencilerin sinema televizyon bölümü öğrencisi veya sinemacı olmalarını öngörmüyoruz. Yani bu bölümü tanıtma peşinde değiliz. Dünyamız gün geçtikçe görselleşiyor. Çocuklarımız bambaşka meslekler de seçeceklerdir. Ancak burada tasarımdan yayına bir öyküye tanık oluyorlar. Bu konu hakkında deneyim sahibi olmaları bizim için çok daha önemli.