Dış Basından / Unutmayalım diye...

Dünya
3 Aralık 2008 Çarşamba

Bir kaç ay önce kendimi ekonomistler ve finans yöneticileri ile bir toplantıda krizi - başka neyi olabilir – tartışırken buldum. Kıdemli bir yönetici, “Biz bu krizi nasıl öngöremedik” diye sordu.

Tabi ki cevap olarak söylenebilecek tek bir şey vardı, ben de onu söyledim: “Biz demekle neyi kastediyorsun Beyaz Adam?”

Şaka bir yana, söylediğinde bir gerçek payı vardı. Bazı insanlar bu krizin önceden yaşanmış bir benzeri olmadığını söylüyorlar, fakat gerçek o ki, bu krizin pek çok – bazıları da yakın zamanlarda yaşanmış – benzerleri vardı. Fakat bu benzerlikler görmezden gelindi. Ve “bizim” bu krizin geleceğini görmekte başarısız olmamız bizi, krizin sona ermesini beklemeden finans piyasası reformlarını bir an önce hayata geçirmemizi gerektiği sonucuna götürür.

Benzerlikler hakkında: 1990’lardaki dot-com (teknoloji hisseleri) balonu hala hafızalarımızda tazeyken, niçin bu kadar çok gözlemci bu kadar aşikâr olan gayrimenkul balonunu görmeyi reddetti?

1998’de tek bir hedge fonun – Long-Term Capital Management – batması bütün dünyadaki kredi piyasalarını geçici olarak felce uğratmışken, niçin bu kadar çok insan finansal sistemimizin, Alan Greenspan’in tabiriyle, esnek ve çabuk toparlanabilir olduğu konusunda ısrar etti?

Japonya Merkez Bankası durgunluğa girmiş ekonomisini tekrar harekete geçirmek için on yıl boyunca sürekli çabalayıp bunda başarısız olmuşken, niçin neredeyse herkes Amerikan Merkez Bankası’nın her şeye kadir olduğuna inandı?

Bu sorulara verilebilecek bir cevap: Kimse bir parti bozucusunu sevmez. Gayrimenkul balonu hala şişerken kredi verenler kapıdan giren herkese mortgage vererek dünyanın parasını kazanıyorlardı, yatırım bankaları bu mortgage’leri paketleyip parlak yeni kâğıtlara dönüştürerek daha da fazla kazanıyorlardı ve para yöneticileri bu kâğıtları ödünç alınmış paralarla satın aldıklarında kâğıt üstüne büyük karlar yazıyorlardı ve dahi gibi görünüyorlardı. Kim bütün bunların aslında bir ‘saadet zinciri’ olduğunu söyleyen kasvetli ekonomistleri dinlemek istesin?

Ekonomi politikası kurumunun bu krizin gelişini göremeyişinin bir sebebi daha var. 1990’lar ve 2000’lerin ilk yıllarındaki krizler daha da kötü ıstırapların geleceğinin uğursuz alametleri, imaları olmalıydı. Fakat herkes o krizlerden geçişimizi kutlamakla meşguldü.

Özellikle 1997-98 krizinden sonra olanları düşünün. O kriz modern finansal sistemin gerekli düzenlemeleri yapılmamış piyasaları, yüksek kaldıraçlı oyuncuları ve küresel sermaye akımlarıyla giderek tehlikeli biçimde kırılganlaştığını göstermişti. Fakat o günlerin usulü, krizin ateşi söndüğünde zafer çığırtkanlığı yapmaktı, özeleştiri yapmak değildi.

O günlerde Time dergisi Mr. Greenspan’i, Robert Rubin’i ve Lawrence Summers’ı “Dünya’yı Kurtaran Komite” - “küresel bir erimeyi” önleyen “Üç Piyasaşörler”* - olarak adlandırmıştı. Sonuçta herkes uçurumun kenarından kurtulmamızın zaferini ilan etmişti.  Fakat bunu yaparken niçin uçurumun kenarına bu kadar yaklaştığımızı sormayı unutmuştuk.

Gerçekte, 1997-98 krizi ve dot-com balonunun patlamasının muhtemelen ters etkisi hem yatırımcıları, hem de kamu yöneticilerini daha fazla – daha az değil - kendilerinden hoşnut kılmak olmuştu. O krizlerin hiç biri bir başka Büyük Buhran getirmediği ve böylece bizi en kötü korkularımıza sürükleyecek kadar sürmediği için yatırımcılar Mr. Greenspan’in elinde bütün sorunları çözecek sihirli bir güç olduğuna inanmak noktasına geldiler. Hatta insan, finansal sistemi düzenleme önerilerine karşı çıkmış olan Mr, Greenspan’in kendisinin de buna inanmış olabileceğinden şüphe ediyor.

Şimdi 1930’lardan beri yaşananların en kötüsü olan bir başka krizin ortasındayız. Şu an için bütün gözler krize verilecek anlık tepkilerin üzerinde. Amerikan Merkez Bankası’nın kredi piyasalarını donmuşluktan çözmek için gösterdiği agresif çabalar nihayet bir sonuç vermeye başlayacak mı? Obama yönetiminin mali destekleme önlemleri üretim ve istihdam verilerini iyiye döndürecek mi?  (Bu arada, [Obama’nın atadığı] ekonomik ekibin yeteri kadar büyük düşündüğünden emin değilim.)

Ve mevcut kriz hakkında o kadar endişeliyiz ki, uzun vadeli meselelere ve bir sonraki krizi önlemek veya en azından sınırlamak için kontrolden çıkmış finansal sistemimizi dizginlemeye odaklanmak kolay olmuyor. Yine de, son on yıllın deneyimi bize, finansal reformları hayata geçirmek ve her şeyden önce “gölge bankacılık sistemi”ni mevcut kargaşa ve pisliğin ortasında düzenlemek için kaygılanmamız gerektiğini öneriyor.

Çünkü bir kere ekonomi düzelme yoluna girince tekerlek tacirleri yine kolay para yapmaya ve limitlerini sınırlamaya çalışan herkese karşı lobi yapmaya başlayacaklar. Üstelik düzelme çabalarının başarısı, öyle olmamasına rağmen sanki bir kadermiş gibi algılanacak ve eyleme geçme gerekliliğinin aciliyeti kaybolacak.

Ve işte benim ricam: Gelecek yönetim, ajandası şimdiden çok yoğun olsa da finansal reformu ertelememelidir. Gelecek krizleri önlemenin zamanı şimdidir.

*Alexandre Dumas, pere’in Üç Silahşörler romanına atfen. (The Three Musketeers)

Paul Krugman
The New York Times, 28 Kasım 2008
Çev: Dani Altaras