Her zaman bir futbolcu yetiştirmenin ne kadar zor olduğundan bahsedilir. Futbol kulüpleri futbolcu seçmeleri yapar, yetenekli gençleri altyapılarına kazandırır, onları yetiştirir ve A takıma yükselecek seviyeye getirir. “Bunda ne var” diyeceksiniz. Şu var: bu anlattığım süreç, ülkemizde ne yazık ki artık neredeyse işlemiyor. Türk futbolunun lokomotifi konumunda bulunan üç büyük kulübün kadrosuna bakıyoruz, kadrolarında kendi öz kaynak düzenlerinden gelen futbolcu sayısı, bir elin parmak sayısı kadar. Ancak bu oyuncular da, kadrolarda kendilerine yer bulmakta zorlanıyor. Takımlarımız artık son baharını geçiren oyunculara milyonlarca avro harcarken, Avrupa'nın dev kulüpleri Afrika, Güney Amerika gibi yerlere mekik dokuyup daha çocuk yaştaki yetenekli gençleri bulup takımlarına kazandırıyor. Türkiye'de ise bu işi nadir kulüpler yapıyor. Bu kulüplerin başında ise hiç kuşkusuz Gençlerbirliği Kulübü geliyor. Gençlerbirliği Kulübü Başkanı İlhan Cavcav gerçekten futbolcu yetiştirme ve pazarlama konusunda çok başarılı.
Bu yazıyı yazmadan önce ne yazmam gerektiğini düşünüyordum kendi kendime, oturdum ve Turkcell Super Lig'de ki takımların kadrolarına baktım. Takım kadrolarına baktıktan sonra "Gençlerbirliği gerçeği" takıldı gözüme ve yazmaya karar verdim.
Isaac Promise, Serkan Balcı (Tranzonspor)
Baki Mercimek (Ankaraspor)
Ali Tandoğan (Beşiktaş)
Ümit Karan (Galatasaray)
Uğur Boral, Deniz Barış (Fenerbahçe)
Soulaymane Youla (Eskişehirspor)
Veysel Cihan (Konyaspor)
Bu isimler, Gençlerbirliği kulübü tarafından yetiştirilmiş veya kendini bu forma altında ispatlayıp, daha sonra başkan İlhan Cavcav tarafından başarıyla pazarlanan isimlerin yalnızca bazıları ve şuan Turkcell Super Lig'in değişik takımlarında mücadele ediyorlar. Yani şu an ligimizde mücadele eden takımların kadrosunun yaklaşık yarısında Gençlerbirliği patenti taşıyan en az bir futbolcunun ismi var. Bunların dışında bir dönem Gençlerbirliği forması giyip daha sonra Real Madrid ve Chelsea formalarını da giyen Nijitap Geremi ve şuan Köln'de forma giyen Fenerbahçe'nin eski kaptanı Ümit Özat'ta Gençlerbirliği patenti taşıyan futbolcular arasında yer almakta. Ancak işini bu kadar iyi yapan bir yönetici olan Cavcav, kendimi bildim bileli her zaman eleştiriliyor buna aslında çok fazlada şaşırmamak lazım boşuna dememişler "meyve veren ağaç taşlanır" diye.
Eğer Avrupa'nın dev kulüpleriyle başa baş mücadele etmek istiyorsak Türk Futbolu'nda artık İlhan Cavcav felsefesindeki yöneticilerin çoğalması şart. Kulüplerimizin ekonomik durumlarının da çok parlak olmadığını düşünürsek başarı ancak bu felsefe doğrultusunda futbolcunun kalitelisini bulup daha sonra onu yetiştirerek gelecektir.