Dünya gündeminin ortak noktası; küresel mali kriz. Küresel ekonomideki etkileri geniş çapta olanlar dahil olmak üzere bir çok ülke, ekonomik durgunluklarını açıklamış, içlerinde otomotivin de bulunduğu birçok sektör krizden kurtulmanın yollarını arıyor. Böyle bir ortamda elbette dünyanın en fazla para harcanan sporu olan F1’in bu gidişattan etkilenmemesi beklenemezdi
İzzet ANCEL
Küresel mali krizin özellikle otomotiv sektörünü ciddi bir şekilde etkilemesi, hatta sektörü çöküşün eşiğine getirmesi, takımların yüz milyonlarca dolar yatırım yaptıkları Formula 1’i de etkilemiş gözüküyor. Formula 1, sadece takımların yaptığı 4 milyar dolara yakın yıllık harcama, pistlerin yüzlerce milyon dolarlık yapım ve işletim maliyetleri ve diğer bütün giderleri ile bir spordan öte kendi adına bir endüstri koluna dönüşmüş halde. Krizden etkilenen bu sektörün kurtuluşu için de bazı tasarruf kararlarının alınması kaçınılmazdı. Aslına bakılırsa F1 yönetiminin maliyetleri kısma adına ilk adımları atmaları 2004 yılına kadar uzanıyor. Jaguar takımının yarışlardan çekilmesiyle beraber FIA, takımların harcamalarını kısmak ve daha küçük bütçeli takımlara daha fazla şans sağlanması adına, motor kullanım süreleri, sene boyunca yapılan test sürüş miktarları gibi konularda takımları kısıtlayıcı kararlar almıştı. Günümüze geldiğimiz zaman ise alınacak olan tedbir kararlarının sadece küçük takımlara avantaj sağlamak değil, genel anlamda sporun seyrinin devam edebilmesi, bir anlamda senede müthiş yatırımlar yapan büyük takımları da rahatlatmak adına alındığı söylenebilir. Zira önümüzdeki sezon yarışlara maddi sorunları yüzünden katılmayacağını açıklayan ilk takım Honda takımı oldu. Honda takımı Toyota, Ferrari, McLaren ve BMW’nin ardından yaklaşık 500 milyon dolarlık bütçesi ile sporun önde gelen takımlarından. Otomotiv ve teknoloji sektörlerine bağımlı yaşayan Japon ekonomisinin durgunluk dönemine girmesi, takımı bu yönde bir karar alıp masraflarını kısmaya gitmiş. Nick Fry takımın Mart ayından önce bir alıcı bulacağına inansa da, takım satılmadığı takdirde 2009’da pistlerde gözükmeyecek. Bunun dışında Kanada ve Fransa gibi yarışların maddi sıkıntılar yüzünden 2009 takviminde bulunmayacağı duyurulduğu gibi, Almanya’nın da maddi sıkıntılar nedeniyle 2009’a katılamama riskinin bulunduğu biliniyor.
FIA’nın bu yolda atmaya çalıştığı adımlar da F1’in gündemini meşgul ediyor. Max Mosley’in tek tip motor kullanımı önerisi, özellikle Ferrari ve McLaren olmak üzere, üretici firmaların ciddi tepkisini çekmişti. Hatta Ferrari bu kuralın kabulü durumunda yarışlardan çekilmekten çekinmeyeceğini bile açıkça ifade etmişti. Geçtiğimiz günlerde Monaco’da yapılan toplantının ardından FIA genel anlamda alınacak tedbirleri açıkladı. Neyse ki bu tedbirlerin arasında tek tip motor kuralı yok. Pilotların kullanabilecekleri motor sayısı 8 ile sınırlandırıldı. Bu da motor ömürlerinin yaklaşık olarak iki katına çıkması yani tek motorun üç hafta sonunda kullanılması anlamına geliyor. Bunun dışında motor devri sınırlaması da 19.000’den 18.000’e indirildi. 2010 yılından itibaren takımların 2011 ve 2012’de de aynı motorları kullanması beklenirken yine 2010’dan itibaren motor geliştirme harcamalarının da senelik ?5 milyon ile sınırlandırılması kararlaştırıldı. Sene içi test sürüşlerinin de yarış hafta sonları olağan testlerin dışında yapılmaması kararlaştırıldı. Yine 2010 sezonundan itibaren, lastik ısıtıcıların yasaklanması beklenirken, yakıt ikmalinin de yasaklanması gündemde. Bunun dışında pit çalışanlarının sayısında azalma ve telsiz sistemlerinin standartlaştırılması gibi kararlar da söz konusu.
Alınan kararların takımların 2009 bütçelerinde, önceki seneye göre yüzde 30’luk bir kesintiye yol açması hedefleniyor. Bağımsız takımlar için ise bu rakam daha fazla. Sonuç olarak alınan önlemlerin krizin asıl etkisinin hissedileceği 2009 yılının başlangıcı için takımları rahatlatacağı düşünülse de, sene ortasında gelebilecek ayrılmalar çok da imkansız değil gibi gözüküyor.