Geçtiğimiz hafta bayram sebebiyle yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Yurt dışı piyasaların oldukça olumlu olduğu haftanın ilk bölümünde kapalı olmamız bizim için şanssızlıktı. Cuma sabahı IMKB açıldığında bütün borsaların kötü performans sergilemesine rağmen bizim yüzde 3 civarında yükselmemiz bütün haftanın pozitifliğinin bize yansıması olarak düşünülebilir. Bununla birlikte otomotiv sektörünü kurtarmak amacıyla ayrılması planlanan 14 milyar dolarlık paketin senatodan veto yemesi sonucu Cuma günü piyasalar bir hayli olumsuzdu. Ancak Bush’un 700 milyar dolarlık ilk kurtarma paketinde kalan paranın bir kısmını senato değişene kadar otomotiv sektörünü fonlamak için kullanabileceğini açıklaması piyasaların hızlı bir şekilde yükselmesine sebep oldu. Senatonun değişmesi çoğunluğun Cumhuriyetçilerden Demokratlara geçmesi anlamına geldiği için paketin tekrar oylanarak geçmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Hafta içinde oldukça olumlu bir seyir izleyen ABD borsaları düşüş trendinin sonlarına yaklaşıldığının sinyallerini vermeye başladı. Bununla birlikte Avrupa Birliği’nin koordine bir şekilde gayri safi milli hasılalarının belirli bir kısmını kullanarak bir yardım paketi daha açıklaması piyasalarda yaşanan önemli gelişmelerden bir başkası olarak göze çarptı. Piyasaları bu hafta hiç kuşkusuz ABD otomotiv sektörünün geleceği konusu meşgul etti. Soluksuz bir yükseliş arayan ABD borsaları Perşembe akşamı senatonun kurtarma planını onaylamaması sebebiyle Cuma günü ağır bir darbe almayı bekliyordu. Bazı ekonomistlere göre General Motors, Ford ve Chrysler gibi üç devin batması ve yan sektörlerin bu durumdan etkilenme ihtimali sonucu ABD’de 2-3 milyon kişi daha işsiz kalabilir. Böyle bir durum 1929 ekonomik buhranından sonra en ciddi ekonomik krize yol açabilir. Buna rağmen Beyaz Saray’ın otomotiv sektörünü fonlayabileceği haberi, ABD perakende satışlarının ve Michigan güven endeksinin geçtiğimiz ayın diplerinden kurtulmuş olması borsalara az da olsa güven verdi. Buna rağmen borsamız kapalıyken açıklanan haftalık işsizlik başvurularının 1982 yılından bu yana en yüksek seviyesinde olduğunu belirtmekte yarar görüyorum. Bütün bu gelişmeler ışığında ABD ekonomisinin ancak 2010 yılında toparlanabileceğini düşünüyorum fakat beklenmedik olumsuz haberlerin azalması ile 2009 yılının ilk çeyreğinde borsalarda ciddi bir yükseliş yaşanabilir. Piyasalarda yüksek miktarda para bulunuyor; bu paranın borsalara tekrar girmesi oldukça muhtemel. Son günlerde yurt içi ve yurt dışı borsalarda yeni oyuncuların borsaya girmesi sonucu borsaların hacmi artıyor ve bunun etkisiyle aşağı yönlü hareketlere destek oluştuğu için piyasalarda dalgalanma azalıyor. Bu gelişmelere rağmen borsaya güvenim tam olmadığı için aşağı yönlü sert bir hareket daha yaşanabileceği ihtimalini ortadan kaldıramıyorum. Finansal bir kriz olarak başlayan bu resesyonda şu an dikkat etmemiz gereken önemli noktalar dünyada reel ekonomilerin ve hükümetlerin durumu.
Bu noktada Türkiye için birkaç şey söylemek istiyorum. Türkiye’de bir yavaşlama olduğunun ve işsiz sayısının arttığının herkes farkında. Bu yavaşlamanın derinliği konusunda ise elimize yeterince veri ulaşmadı. Bütün dünya ekonomilerinin önlem yardım paketleri açıkladığı şu ortamda bizim ekonomiyi canlandırma adına somut bir adım atamamış olmamız toparlanmamızı geciktirebilir. Dolayısıyla yılbaşından önce beklenti dâhilinde olan IMF anlaşması ve önlem paketi piyasaları gerçekten rahatlatacaktır. Ayrıca şu sıralarda gelişmekte olan ülkeler çok ciddi bir sınav veriyor. Faiz indirimleri ile birlikte büyümeyi hızlandırmayı amaçlayan birçok gelişmekte olan ülkenin başarıya ulaşması bu ülkelere uzun vadede önemli bir artı sağlayabilir. Böylece büyümeyi hızlandırmak için var olan fakat kullanılamayan bir başka silah ortaya çıkmış olacak. Bana göre faizi bu kadar yüksek olan bir ülkede faiz indirimleri çok etkili bir sonuç vermeyebilir fakat bu sistemle yavaşlama durdurulabilirse faiz sadece yurt dışından sermaye getirmek ve cari açığı fonlamak için bir opsiyon olmaktan çok daha fazlası olacak. İyi haftalar.