Halıcı Arif Taş Devri’nde

Seversiniz, sevmezsiniz, Cem Yılmaz Türkiye’nin tartışılmaz en komik adamı. Tanıtım ve pazarlama alanında bilinen yeteneği sayesinde, Yılmaz’ın filmi herkesin dilinde. İlk kez popüler ticari komedilerin tuzaklarına düşmekten kurtulan sempatik komedyen, AROG ile popüler Türk filmlerinin çıtasını bir hayli yükseğe taşımış. Sinema duygusunu geliştirdiğine tanık olduğumuz sanatçı, ünlü filmlere göndermeler yaparak sinefillerin gururunu okşuyor.

Viktor APALAÇİ
17 Aralık 2008 Çarşamba

A.R.O.G.’da Cem Yılmaz, kolaya kaçmadan, sağlam bir film yapmaya özen göstermiş

Sadece gişeyi düşünen, popüler ticari filmlerden uzak durmaya özen gösteririm. Ucuz esprilerle, çoğu kez küfürlerle seyirciyi güldürme kolaylığına kaçan popüler filmlerden ise nefret ederim.

Seversiniz, sevmezsiniz, Türkiye’nin tartışılmaz en komik adamı sayılan, ünlü şovmen Cem Yılmaz, önceki filmlerinde, ne yazık ki popüler komedilerin bazı tuzaklarına düşmekten kurtulamadı.

1 milyon dolarlık bir reklam kampanyası ile lanse edilen A.R.O.G.’da, Cem Yılmaz’ın kolaya kaçmadan, sağlam bir film yapmaya özen gösterdiğini görüyoruz. Popüler Türk filmlerinin çıtasını bir hayli yükseğe taşıyan A.R.O.G. ile, Cem Yılmaz popüler sinemanın her türlü imkanından yararlanmış.

9 milyon dolarlık bütçesiyle Türk sinemasının bu en pahalı yapımı, teknik ve prodüksiyon açısından beklentilere cevap vermiş.

Komedyan olarak Cem Yılmaz’ın büyük bir avantajı var, uslubundaki yumuşaklık ve iyimserlik hali kendisine büyük bir avantaj sağlıyor.

En sert eleştirilerini yaparken, komedi anlayışını beslediği iyimserlik tonu, kendisini, kadife eldivenli bir boksör konumuna sokuyor.

A.R.O.G.’da, yine zamanda yolculuk teması ile, 1 milyon yıl geriye giden, pratik zekalı, üçkağıtçı, uyanık, oportünist ama sempatik Kapalıçarşı halıcısı Arif’in taş devrinde yaşadıkların izliyoruz.

TARİHİN İLK GECE MAÇI

A.R.O.G. 2004’te gişe rekoru kıran G.O.R.A’nın devamı. Cem Yılmaz’ın Turist Ömer tiplemesi, halıcı Arif bu kez uzay yolculuğuna değil, yontma taş devrine gidiyor. Aradan geçen 4 yıl boyunca, Cem Yılmaz’ın sinema duygusunu geliştirdiğini ve ayakları yere sağlam basan bir film yapmaya gayret ettiğini görüyoruz.

Tam bir fiyasko olan, iddialı “Hokkobaz” filminden sonra, Ali Taner Baltacı ile yönetmenliği ikinci kez ortaklaşa yapmışlar.

G.O.R.A’nın karakterlerine yeni karakterler eklenmiş. Cem Yılmaz senaryo yazılımında yan karakterlerin işlenmesine özen göstermiş, diyalogları ince esprilerle zenginleştirip küfürden uzak kalmaya çalışmış.

Değişik yaş gruplarının ve farklı kitlelerin mizah anlayışına hitap eden, kulağı tırmalamayan zeki esprilerin yanında, senaryoya sinema tarihinin popüler filmlerine keyifli göndermeler dahil edilmiş.

Steven Spielberg’in iki filmi, dinozorlarıyla “Jurassik Park”, ses değiştirme cihazıyla da “Minority Raport”a gönderme yapılarak, sinefillerin gönlü hoş tutulmuş.

Senarist Cem Yılmaz, maymunlarıyla “2001: Bir Uzay Efsanesi” filmine, Tom Cruise’ın maskesiyle “Gözleri Tamamen Kapalı / Eyes Wide Shut” filmine gönderme yaparken, Stanley Kubrick hayranlığının altını çizmiş.

Espri anlayışı geniş kitlelerin beğenisini kazanmış Cem Yılmız, alaycı-eleştirel komikliği ile yetinmemiş, filmin teknik yönden başarılı olmasına özen göstermiş.

SET TASARIMI, ÖZEL EFEKTLER BAŞARILI

Görselliği ile, özel efektleri ile, set tasarımıyla, ses düzeniyle, müziği ile A.R.O.G. çıtayı, yerli filmlerde görmeye alışık olmadığımız bir seviyeye çıkarıyor.

“Jurassic Park”tan kaçıp bu filme dalan dinozorlar, dev arılar, “Maymunlar Cehennemi”nden kurtulan sevimli maymunlar, filmin prodüksiyon açısından sağladığı aşamanın örnekleri.

Halıcı Arif’in can düşmanı Logar’ın “Rahşan Affı”yla hapisten çıkıp kötülüklerini sürdürmesi, 8 gol yiyen bir kalecinin kahırdan rakıyı icat etmesi, sırtına sevgilisinin dövmesini yapan uslanmaz ressam aşık, tarihin ilk futbol maçını (hem de gece maçı) yapan yontma taş futbolcuları, soğuktan donan çişlerden oluşan buket, filmin (Cem Yılmaz’ın mizahının ürünü) hoşlukları.

Ancak A.R.O.G.’un, baştan sona aynı tempoyu koruyan, belirli bir kalite standartını tutturan bir film olduğunu söylemek güç. Çok uzun olması, tekrarlara düşmesi, Nike reklamından alınan futbol sekansının çok uzun tutulması, sabun köpüğü kıvamındaki bu absürd filmin eksileri.

Tanıtım ve pazarlama alanındaki bilinen yeteneği ile Cem Yılmaz’ın filmi herkesin dilinde. Filmin konusunu anlatacak değilim. Nasıl olsa, çoğunuz filmin etrafında koparılan medyatik fırtınadan etkilenip görmeye gitmişsinizdir.

Gitmeyenlerin ise, beklenti çıtasını yüksek tuttuklarında, düş kırıklığınauğramaları kaçınılmaz.