Başarılı Bir Politik Gerilim

Viktor APALAÇİ
24 Aralık 2008 Çarşamba

Ridley Scoott “Yalanlar Üstüne” ile gizli servislerin iç dünyalarını anlatıyor

11 Eylül sonrası, batı dünyasının yaşadığı travmayı beyaz perdeye taşıyan bu film, CİA ve Ortadoğu uzmanı bir gazeteciyi, Oscar ödüllü bir senaryo yazarını ve yaşayan en önemli sinema yönetmenlerinden birini biraraya getiriyor. Bu yazımızda filmi artılarıyla eksilerini eleştiri konusu yapacağız. Tartışmayacağımız tek şey, üretkenliğiyle, olağanüstü sinema diliyle, üstün tekniğiyle, oyuncularından verim almadaki becerisiyle, görsellik ve aksiyon açısından son derece doyurucu anlatımıyla, Ridley Scott’un sinema dehası

Ridley Scott bir senaryoyu sinemada en etkileyici bir şekilde anlatan yönetmenlerin başında geliyor. 71 yaşındaki bu üretken sanatçı, doyurucu sinema diliyle, üstün tekniğiyle, oyuncularından verim almadaki üstün becerisiyle, yaşayan en önemli sinema yönetmenleri arasında gösteriliyor.

Gizli servislerin karmaşık iç dünyasını anlatan “Yalanlar Üstüne / Body of Lies”, 11 Eylül sonrası, batı dünyasının yaşadığı travmayı beyaz perdeye taşıyan filmlerin sonuncusu.

CİA ve Ortadoğu konusu uzmanlarından, Wall Street Journal yazarı David İgnatius’un, radikal İslam ile batı dünyası arasındaki uçurumu ve kutuplaşmayı yansıtan, “Sızma / Penetratıon” adlı romanından alınan filmin senaryosunda, “Köstebek”in Oscar ödüllü senaristi Willam Monohan’ın imzası var.

Her ne kadar, istihbarat örgütü çalışanları, kendilerini bugüne kadar en iyi anlatan romanın “sızma” olduğunu söylüyorsalar da, romanın artılarının yanında, sayısız eksisi de var.

Başta tarafsız değil. Politik olarak suya sabuna dokunmayan, kaçak güreşen, İgnatius, eleştiri getirmekten uzak durduğu gibi, taraflara eşit mesafede durmada özen göstermiyor.

Ağırlığını ABD’den yana koyup, baştan sona ABD yanlısı tavrını sürdürüyor, filmedik pis ilerininin tümünü Araplara yaptırıyor.

“Kara Şahin Düştü” gibi bir başyapıtında, Ridley Scott’un aldığı tek eleştiri Amerikan politikalarına hizmet etme gayretiydi.

TARAFSIZLIK İLKESİ ÇİĞNENMİŞ

Ridley Scott, orijinallik taşımayan, mantık hataları barındıran, üstelik tarafızlığını koruyamayan bir romandan yola çıkmanın dezavantajını, teknik becerisi ve ustalıkla anlatımıyla telafi ediyor.

Doğu dünyasına değişik bir tarzla yaklaşan, Haçlı Seferleri Öyküsü “Cennetin Krallığı” ile “Kara Şahin Düştü”nün taraf tutma eleştirilerine cevap veren Ridley Scott, bu son filminde, ağırlığını ajan Ferris karakterinden yana koyuyor.

Arapça konuşan, Doğu kültürüne vakıf, Ortadoğu ülkelerindeki CİA operasyonlarının baş aktörü, “Sahadaki Adam” ajan Ferris (Leonardo di Caprio), örgütünün karıştığı pislikler karşısında inancını kaybediyor, CİA’den soğuyor, saf değiştirme kararı alıyor.

Filmin genelinde, “dünyanın güvenliği CİA ajanlarının ellerindedir” teması işleniyor. CİA’nın strateji dehası  Ed Hoffman (Russell Crowe), dünyanın en becerikli istihbarat ağından kaçmayı başaran ve bombalama eylemleri düzenleyen terör örgütü lideri El Selim’in peşindedir. Teröristi ele geçirmek için, Ürdün istihbarat lideri Hani Salaam’ın (Marc Strong) işbirliği ile Ferris’i yem olarak kullanacaktır.

CASUSLUK PİS MESLEK

ABD, “Masum insanların hayatını kurtarmak için Arap ajanlarını dahi kendi safında çalıştırıyor” propagandası, romanın metnine ustalıkla yedirilmiş.

Aktifinde “Blade Runner”, Gladyatör” gibi başyapıtların bulunduğu Ridley Scott gibi bir ustanın, “Yalanlar Üstüne” filmindeki eksilere ara verip, artılarını dile getirelim. Bu yüksek tempolu, bol aksiyonlu film, başlar başlamaz izleyicisini avucunun içine alıyor, 128 dakikalık süresi boyunca hiç bırakmıyor. Ridley Scottt mükemmel sinema diliyle, görsellik ve aksiyon açsııdan son derece doyurucu anlatımıyla, temponun düşmesine hiç imkan tanımıyor.

Senarist William Monahan becerisiyle karakterler çok iyi işlenmiş, hepsi inandırıcı duruyor. Anlatım ve teknik olarak filmin aksiyon yanı yok.

Ridley Scott havadan çekilmiş sahnelerde, patlama sahnelerinde bilinen becerisini sergiliyor. Ferris’in çölde kaçırıldığı sekansta, ciplerin çıkardığı toz dumanı içinden dört ayrı cipin ayrı istikametlere yönelmesini göstermesi, zeka ürün ve estetik değeri yüksek bir sahne.

Ferris’in bu sahne sonrası esir düştüğü (El Kaide benzeri) örgütün lideri el Selim ile, Kur’an ayetleri üzerindeki tartışması, filmin ilginç sekanslarından biriydi. El Selim’in yakalanması amacıyla, CİA’nin İncirlik üssünü yalandan bombalaması olayı, filmin inandırıcılğında büyük darbe indiriyor.

Oyuncu kadrosu birinci sınıf. Ridley Scott ile bu dördüncü filminde, 23 kilo şişmanlamış haliyle “Köstebek”te canlandırdığı Jeffrey Wigard’ı hatırlatan Russel Crowe, siyah saçları ve siyah lensleriyle Araba benzetilen Leonardo di Caprio, filme güzellik katan İran’lı aktris Golshifteh Farahani, oyuncu kadrosunun başarılıları. Mükemmeli ise İngiliz aktör Mark Strong.

Ürdün’lü istihbarat şefi rolündeki Strong, mükemmel performansıyla, filme damgasını vuran oyuncu oluyor.