İsrail, Gazze’ye dönük saldırısında başlangıçtan bu yana iki net askerî amaca ulaşmaya çalışıyor: Gazze’den İsrail içlerine yapılan roket saldırılarına son vermek ve Hamas’ın silahlanmasını sağlayan Philadelphi Koridoru’ndaki tünelleri yok etmek.
Bugün 16. gününe giren saldırısında İsrail, birinci amacına hâlâ ulaşabilmiş değil; zira Hamas ve bağlantılı gruplar saldırının başından bu yana sayısı giderek azalmakla birlikte hâlâ İsrail’e roket atmayı başarabiliyorlar. Nitekim, dün sabah saatleri itibarıyla en az 6 roket İsrail topraklarına düşmüştü. Önceki gün bu sayı 30 civarındaydı. Üstelik bu roketler 40 kilometre kadar içlere Aşdod, Aşkelon ve Bir-Şiba gibi şehirlere de ulaşmış, hatta Hamas’a göre Tel-Aviv’e 27 kilometre uzaklıktaki Tel Nat adlı önemli bir İsrail askerî hava üssü de roketlerin hedefi olmuştu.
İsrail, bu roketlerin hâlâ yağmaya devam etmesinden ve menzillerinin artmasından dolayı şüphesiz çok rahatsız ve endişeli; böyle giderse bir gün bu roketlerin İsrail’in nükleer merkezi Dimona’yı bile menzil içine alabileceklerinden korkuyor. Bugün devam etmekte olan saldırısıyla hem mevcut ve hem de geleceğe dönük roket tehditlerini bugünden önlemeyi amaçlıyor. Bugüne kadar başarılı olamadığı bu konuda önümüzdeki günlerde ne kadar başarılı olacak, şüphesiz bilemeyiz.
İkinci önemli tehdit olan tüneller konusunda ise İsrail, saldırının başından bu yana Mısır-Gazze sınırındaki Philadelphi Koridoru’nda bulunan tünelleri havadan F-16’larla sürekli bombalıyor. Kullanılan bombalar da Amerika’dan aldığı özel sığınak delici bombalar elbette. Bunlar hem patlayıcı ile imha etkisi ve hem de titreşim ve şok dalgaları meydana getirerek tünellerin çökmesini sağlayabilecek bombalar.
İsrail, bu bombalarla bugüne kadar ne kadar tüneli yok etti, ne kadarını edemedi, yine bilmemize imkân yok. Zaten bu konuda bombalanan yerleri bizzat görmeden, kontrol etmeden bir şey söylenemez. Esasen, söz konusu tünellerin sayısı da, kesin yerleri de bilinmiyor. Bazı kaynaklar sayının 300 civarında olduğunu söylerlerken, bazıları bu sayıyı 1.000 civarına kadar da yükseltiyorlar. Bu tüneller ambargo ve abluka altında inleyen Gazze’nin adeta can damarları. Buralardan şüphesiz Gazze için gerekli olan her türlü madde geliyor. İlaç, gıda maddesi, sigara, inşaat malzemeleri ve hatta canlı hayvan bile. Geçen Kurban Bayramı’nda kurbanlık koyunların bile bu tünellerden geçirildiğini ben televizyonlarda izlemiştim. Şüphesiz bu hayatî maddelerin yanı sıra bu tünellerden Gazze’ye silah ve mühimmat da giriyor. Zaten bunların başka bir yerden sokulmalarına imkân yok; zira deniz ve kara sınırları İsrail’in tam kontrolü altında bulunuyor.
İşte bu yüzden İsrail son saldırısıyla bu tünelleri elinden geldiği kadar imha etmeye, saldırı sonrasında da bu tünellerle ilgili kontrol işini milletlerarası camiaya havale etmeye çalışıyor. Nitekim bu konuda bu camiayı da şimdiden yanına almış bulunuyor; zira BM Güvenlik Konseyi’nin emredici olmayan, taraflara sadece ateşkes çağrısı yapan 1850 sayılı kararında da kanun dışı silah ve mühimmat kaçakçılığının önlenmesi yolunda güçlü bir ifade de yer alıyor. Üstelik bu ifade, ateşkes çağrısı ifadesinin tamamlayıcı bir unsuru olarak takdim ediliyor.
Bu karara ilaveten halen görüşülmekte olan Fransız-Mısır ateşkes anlaşması teklifinde de sınır kontrolü, silah ve mühimmat kaçakçılığının önlenmesi (yani tüneller meselesi), bunun bir milletlerarası güç tarafından denetlenmesi gibi çok önemli bir unsur da bulunuyor ve bu konuda İsrail istekli, Mısır mütereddit görünürken Hamas silahlanmasına set çekeceği için retçi bir tavır takınmış bulunuyor.
Kısacası, roketler ve tüneller, saldırı sürecinde olduğu gibi saldırı sonrasında da varılacak herhangi bir anlaşmanın ana unsurları olacaklar.
Roketler ve tüneller işte bu kadar önemli...
Fikret ERTAN
Zaman Gazetesi
12 Ocak 2009