DinamIK > Başvuruma hala geri dönüş olmadı, ne yapmalı?

Bir işe başvuran veya mülakata çağrılan her kişi, belli bir süre sonra olumlu ya da olumsuz bir yanıt alabilmeyi bekler. Fakat çoğunlukla bu beklenti karşılanmaz. Bu durumda moralimizi bozmamak için yapacağımız en iyi şey satışçı gibi hareket etmektir, nasıl mı?

Ekonomi
28 Ocak 2009 Çarşamba

Eva ÇİTON

İş aramak, hepimizin hayatına heyecan kattığı kadar, moral bozucu da olabilmektedir. Neden mi? Çünkü önce “İşe nereden başlasam bilemiyorum?” kaygısı başlar kişide, ardından da “Elimde bir CV  bile yok, hayatımda hiç böyle bir şey hazırlamadım, birilerinden bu konuda yardım almak lazım iyi de yardım edecek kimi bulabilirim?” kaygısıyla devam eder. CV hazır olsa bile, özellikle yeni mezun ve iş hayatını henüz tanımayan adayların kafasında,”İyi de nerede çalışırsam yaptığım işi severim ve iyi de para kazanırım? sorunsalı vardır. Hadi diyelim ki bütün bu etapları da geçtik, bu sefer de şu soru başlar;

“Acaba beni ne zaman mülakata çağıracaklar?” Belki hiç!

Şanslıysanız başvurunuzla ilgili bir mektup alırsınız, daha da şanslıysanız mülakata çağrılırsınız. Her etapta bir bekleyiş heyecanı vardır içinizde, bundan sonra “Acaba ne olacak?”. En şanslılar, memnun oldukları bir işe başlayıverirler. Ancak elbette süreç hep bu şekilde işlemeyebiliyor.

Hele şimdi küresel bir ekonomik kriz söz konusu iken, bırakın iş bulmayı, işten çıkarılanları duydukça moralimiz bozulmuyor mu? Ancak bir işe başvurmalıyız, çünkü hayatımız idame ettirerek borçlarımızı ödemeye katkıda bulunabilecek kadar para kazandıracak bir iş gerekli, dahası “işleyen demir pas tutmaz”. Bu, her zaman hayalimizdeki iş olmayabilir. Ekonomik kriz ortamında böyle bir “Kariyer Değişimi” ise başlı başına bir başka yazı konusudur.

Cevap gelmiyor

Bütün bu girişi yaptıktan sonra bu yazının esas konusu olarak, ortak sıkıntımız olan bir konudan;yani iş başvurularımıza ender olarak alabildiğimiz hatta çoğunlukla alamadığımız “Başvurumuzun olumlu ya da olumsuz” olduğuna dair bir telefon ve/veya bir mektuptan bahsetmek istiyorum.

İş aramanın en moral bozucu yönlerinden biri, mülakatı yapan kişinin söz verdiği halde adaya geri dönememesidir. Uzmanlar, adayların bu tip durumlarla başa çıkabilmeleri için olayı satış mantalitesinde düşünmelerini öneriyorlar.

Her başvurudan önce adayların reddedilme veya cevap alamama durumlarına kendilerini hazırlamalarında fayda vardır. Böylece enerjilerini başka başvurular veya başka alanlar için saklamış olurlar. Yurtdışında eleman sağlayıcı bir firmanın genel müdürü olan Tom Gimbel da, adayların satış mantığında düşünmelerini ve reddedilme fikrine açık olmaları gerektiğini belirtiyor. Sonuçta her başvuru aslında kişisel bir satıştır. Özellikle İK çalışanları bunu iyi bilir. İK dışından olanların daha iyi anlaması için örnek vermek istiyorum; tek bir pozisyon için bile doğru adayı bulabilmek oldukça çok sayıda adayın CV’sinin taranması ve buna göre mülakata çağırması gerektiğini düşünmek adaylar için bu konuda önemli bir başlangıçtır. Satış gibi toplu alım gerektiren pozisyonları ele alırsak, hayal edemeyeceğimiz kadar çok sayıda başvuru olacağı için her başvurana dönmenin neredeyse imkansız olduğunu göz önünde bulundurmakta fayda vardır.

Madalyonun diğer yüzü

Şimdi işi bir de tersinden düşünerek ele alalım; her aday iş bulabilmek için her gün ortalama kaç işe başvurur, kaç mülakattan geçer?

Hatta bazen tek bir pozisyona girebilmek için aynı firmada kaç kişi ile mülakat yaptığınızı düşünün bir an ve kendi mülakatınız ya da başvurunuz için harcadığınız zamanı alın, mülakatı ya da taramayı yapan kişilerin görüştüğü kişi sayısıyla çarpın, matematiksel olarak elde edeceğiniz sonucun oldukça büyük olduğunu kendiniz de göreceksiniz.

Moral bozukluğu ve stresle başa çıkma yöntemleri

Elbette başvuru süreciyle ilgili bilgi sahibi olmadığınızda bunun moral bozukluğuyla sonuçlanması pek te sürpriz değildir. Çünkü bilgi sahibi olmadığınız bir süreçte kontrol size ait değildir.  Ayrıca her başvuru sürecinin hızı, firmanın iç işleyişine göre değişir.

Başvuru sürecini uzatabilen değişik sebepler olabilir; örneğin firmanın bürokratik süreçleri çok uzun ve yavaş olabilir, bu pozisyon açılması konusunda üst yönetimin kararı net olmayabilir, her an askıya alınma ihtimali vardır, ekonomik sebeplerden veya şirket iç sebeplerinden pozisyonun durumu etkilenebilir.

Sürecin hızı ne olursa olsun, aşağıda belirttiğimiz gibi arkada tanıdık birileri varsa özellikle durum olumsuz olduğunda bunu erken öğrenebilmek adaylara ciddi bir yarar sağlayacaktır, çünkü beklemek insanı hem psikolojik hem de zihinsel açıdan çok yorar.  Böylece adayların başvurunun sonucu beklerken harcadıkları zihinsel ve ruhsal enerjiden tasarruf etmeleri ve onu başka başvurulara ya da alanlara yönlendirmeleri mümkün olur. Özetle bu anlamda moral bozukluğu ve stresle başa çıkmanın önemli bir yöntemi süreç hakkında bilgi sahibi olabilmektir.

İçerden bir tanıdığa bilgi sorma fırsatı her aday için geçerli olmayacağına göre, bununla başa çıkabilmek için başka yöntemler de var hiç kuşkusuz.

Satış çalışanı gibi takip etmek

Bunlardan biri mülakatı yapan kişiye süreçle ilgili sorular sorarak bilgi sahibi olmaktır. Sonuçta her mülakat, gerçekte bir “kendini satış” durumudur. Adayların da tıpkı satış elemanları gibi davranarak neyin, kimin tarafından ne zaman yapılacağını öğrenmeye çalışmaları bu konuda önemli bir girişimdir.

Tıpkı satış elemanları gibi süreç hakkında bilgi sahibi olmak isteyen adaylar da süreci anlamak için aşağıdakine benzer sorular sormalıdır.

• “Bana bir zamanlama verebilir misiniz?

• “Gelecek hafta içinde ya da 10 gün sonra bana geri dönebilme ihtimaliniz var mı?

• “Hepinizin oldukça meşgul olduğu varsayımıyla, önümüzdeki 10 gün içinde sizden haber alamazsam, sürecin ne durumda olduğunu öğrenmek için sizi aramamda bir sakınca var mı?

Hatta mümkünse mülakat bitiminde mülakatın gidişatına göre ikinci bir mülakat ya da bu mülakatın sonucu için size hangi zaman dilimi içinde geri dönme ihtimalleri olduğunu öğrenmenizde fayda vardır. Her mülakat esnasında adaya mutlaka bir kartvizit verilir. Böylece belirtilen sürenin sonunda mülakatçıyı arayıp durumu kontrol edebilirsiniz. Eğer kartvizit verilmediyse mülakat sonunda bunu siz de talep edebilirsiniz, vermezlerse bile siz bir yere telefon ya da e-mail bilgisini not alabilirsiniz. Bazı firmalar size bu tip durumlar için bir web sitesi önerebilirler. Buna satış dilinde satış sonrası takip ya da –“follow up”- denir.

Aynı şey danışmanlık firmaları için de geçerlidir. Danışmanlık firmaları birden fazla firma ve pozisyonla ilgilenen aracı kurumlardır. İpin bir ucunda aday diğer ucunda ise firma durur. Firma cevap konusunda nasıl davranırsa danışmanlık firmasına da bu yansır. Çünkü bazı firmalar durum negatif olduğunda geri dönmekte tereddüt edebilirler, bazılarının da üslubu sert olabilir. Danışmanlık firmaları müşteri firmalardan net geri bildirim alamadıklarında, olumsuz olarak geri dönebilseler bile verdikleri cevap adaya çok katkıda bulunmayabiliyor.

Nitekim Battalia Winston International’ın ortaklarından Jo Bennett’a göre mülakatçılar genelde adayların süreci takip etme isteklerine hayır demezler, ancak ender de olsa hayır diyorlar ise, bunun önemli bir sebebi vardır. Böyle bir cevap alan aday, süreci yine de takip edebilir, ancak bu durumda takip araması yapmak için normalden (yani firmaların ortalama süreç bitimi için verdikleri süreden) biraz daha fazla beklemelidir. Yine Gray Hair Management firmasından, Jack Heyden’a göre cevabın; “Bizi aramayın biz sizi ararız” şeklinde olması halinde en azından nerede durduğunuzu bilebileceğinizi belirtiyor.

Engelleri pas geçmek

Başvuranlar, adaylıklarını kolaylaştırmak ve rekabeti yok edebilmek için bazen normal kanallardan kaçınırlar. İK çalışanları çevreleri ve deneyimleri sebebiyle bu yönteme daha çok yatkındır, yine de diğer adaylar için de bu yöntem denemeye değerdir. “Eğer sizin için doğru iş olduğunu düşünüyorsanız ve hala bir haber almadıysanız, sizin yerinizde olsam, ben kenardan dolanır ve arka yollardan bir bağlantı arardım.” diyor Bennett. Özellikle eğer içerden tanıdığınız var ise bazen süreci hızlandırma imkânınız oluverir ve mevcut sahip olduğunuzdan daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz.

Tabii eğer bütün firmalar “Özgeçmişinizi aldık ve sizi haberdar edeceğiz” dedikten sonra adaylara gerçekten zamanında yanıt verebilselerdi çok hoş olurdu diyor Bennett ama “Masanın öteki tarafında olan İK çalışanları, tüm başvuranlara cevap vermenin imkânsız olduğunu bilirler,” diye de ekliyor. Kısaca Bennett, adaylara, yanıt alma konusunda beklentiye girmemelerini tavsiye ediyor.

Bunun yerine Gimbel’in belirttiği gibi; eğer mümkün ise, mülakattan çıkmadan önce, mülakatçıya, diğer adaylara kıyasla durumunuzun ne olduğunu sormanızı öneriyor. Mülakat sonrasında yanıt alamasanız bile bu durumda bazen diğer adaylara göre nerede durduğunuzu mülakattan çıkmadan anlama şansınız olabilir. Ve ayrıca bu yanıt duruma göre, süreç sonunda alacağınız olumlu ya da olumsuz cevaba nazaran size daha çok katkıda bulunacaktır.