Geçtiğimiz hafta piyasalar açısından oldukça önemli bir hafta oldu. Obama’nın kurtarma paketinin Temsilciler Meclisi tarafından onaylanması, Cuma günü açıklanan son 27 yılın en kötü ABD büyüme oranı, Davos’ta yaşananlar ve Türkiye-IMF anlaşması hakkında açıklanan detaylar haftaya damgasını vurdu
Açıkçası beklenenden iyi gelen büyüme rakamları ve kurtarma paketinin onaylanması dolayısıyla daha olumlu bir hafta geçirmeyi umut etmiştim. Ancak yaşananlardan sonra piyasaya güvenin hala tam olarak yerleşmediğini ve olumsuz haberlerle birlikte borsaların tekrar düşüşe geçebileceğini hissetmeye başladım.
Oldukça olumlu başladığımız haftaya haftanın sonlarına doğru açıklanan verilerin hala çok kötü olması ve işsizlik oranlarının giderek artması şu anda ABD’nin içinde bulunduğu resesyonun devam edeceği şeklinde yorumlandı. Pazartesi ve Salı günlerine baktığımızda borsalarda hava oldukça olumluydu. Japonya’nın kurtarma paketinin genişletilmesi çerçevesinde hisse satın alabileceğini belirtmesi ve ABD kurtarma planının içinde herkesin beğenisini kazanan “Kötü Banka” modeli yatırımcıları heyecanlandırmıştı.
“Kötü Banka” bankalarda bulunan ve zarar yazmalarına sebep olan ürünlerin hepsinin bir banka çatısı altında toparlanması modeli olarak açıklanabilir. ABD dördüncü çeyrek büyüme rakamları (beklenti: - %5.4; gerçekleşen: -%3.8) beklenenden daha iyi açıklanmasına rağmen yine de son 27 yılın en kötü verisi olarak göze çarptı ve Cuma günü toparlanmasını umut ettiğimiz piyasanın toparlanmamasında etkili oldu.
Bununla beraber hafta sonuna doğru George Soros, Avrupa Birliği ülkelerinin birlikte hareket etmemesi durumunda daha büyük bir kriz yaşanma ihtimalinin arttığını belirtti ve geçtiğimiz haftalarda düşüş eğiliminde bulunan Euro/Usd paritesinin biraz daha gerilemesinde önemli rol oynadı. Bu hafta Perşembe günü İngiltere ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz kararı deklare edilecek. İngiltere Merkez Bankası’nın faizlerini 50 baz puan indirmesi beklenirken, Avrupa Merkez Bankası’nın faizlerini indirmesi beklenmiyor.
Türkiye’de yurt içi gelişmelerin olumsuz havaya katkıda bulunduğunu söyleyebilirim. Cuma günü yapılan açıklamada IMF ile anlaşmada son aşamaya gelindiği bazı haber kaynakları tarafından belirtilmişti. Bu haberlerin etkisiyle Cuma ve Pazartesi günü IMKB yurt dışı borsalarına göre daha olumlu bir seyir izlemişti. Ancak daha sonra Mehmet Şimşek ve Recep Tayyip Erdoğan’ın anlaşmada bazı konularda pürüzler olduğunu belirtmesi sonucu ve anlaşmanın yapılmasının daha uzayabileceğinin belirtilmesi piyasada moralleri bozdu. Bununla birlikte Cuma günü Goldman Sachs’ın Türkiye’nin IMF ile anlaşma yapmaya ihtiyacı olduğunu belirtmesi de tedirginliğin artmasına sebep olan bir başka gelişme oldu. Davos’ta yaşanan Türkiye-İsrail gerginliği ise şu ana kadar fazla hissetmediğimiz fakat olayların daha büyümesi halinde Türkiye piyasalarını çok daha kötü etkileyeceğini düşündüğüm bir başka gelişme. Bu krizde Rusya borsalarına baktığımızda Türkiye’ye oranla çok daha kötü bir performans sergilediğini söyleyebilirim. Rusya borsası Gürcistan’ı işgal edene kadar diğer gelişmekte olan ülkelerle paralel bir seyir izlemekte idi. Ancak savaş sonrasında ülkedeki politik ve siyasal gelişmelerle birlikte piyasalardaki güvensizliğin artması sonucu Rusya borsası inanılmaz bir satış baskısıyla karşı karşıya kaldı. Aynı durumla karşılaşmamız oldukça düşük bir ihtimal fakat yine de politik ve siyasal gerginliklerin affedilemeyeceği bir dönemde olduğumuzu hatırlatmak istedim.
Geçtiğimiz hafta yaşanan gelişmeler ışığında yatırımcıların daha temkinli olmasını tavsiye ederim. Piyasalarda 825 milyar dolarlık kurtarma paketinin bile olumlu etki yaratamadığını düşündüğüm zaman yatırımcı güveninin hala geri gelmediğini ve olumsuzlukların artması durumunda yeni dip seviyeleri test etmemizin olası olduğunu düşünüyorum.