Sinagoga ve bir din adamına sahip olmayan Lübnan’ın bir avuç Yahudi’si dualarını evlerinde yapmak zorunda. Yahudi tüccarlar; “Yetkililer, İsrail’in bizler için bir anlam ifade etmediğini anlamıyorlar. Bizler İsrail’i tüm Lübnan halkı gibi düşman ülke olarak görüyoruz” demekteler
Sinagogun bulunmadığı, din adamlarının terk ettiği, Yahudilerin İsrailli olarak tanımlandığı Beyrut’ta Yahudi olarak yaşamak zor…
Magen Abraham Sinagogu’nun yıkık görüntüsü, günümüz Beyrut’unda Yahudi Cemaati’nin durumu hakkında fikir edinmemizi sağlıyor. Wadi al Yahud olarak da adlandırılan Wadi Abu Jmil’de 1920’de inşa edilen sinagogun yer aldığı bölge bugün terk edilmiş bir mekan.
Bir zamanlar ihtişamlı olan Magen Abraham Sinagogu artık onarılması çok güç bir durumda. Samuel takma adını kullanmak koşuluyla konuşmayı kabul eden Lübnan Yahudi Cemaati Konseyi’nin bir üyesi; “Sivil harp döneminde mermer sıralar, hatta pencereler sökülüp çalındı” demekte.
Bu ülkede yaşayan 300 kadar Yahudi sinagogsuz kaldıkları için dualarını evde yapmak zorunda kalıyorlar. Sinagogun yakınındaki Talmud Tora binası artık işlev göremez durumda, cemaat yıllardır bir din adamına sahip değil.
Başkentte Müslüman ve Hıristiyan bölgeleri arasındaki sınırda Yahudi Mezarlığı’nın kalıntıları yer almakta. Tozlu mezar taşları üzerinde Davut Yıldızı ve İbranice yazılar görülüyor.
Sinagogun yenilenmesi ve “Jews of Lebanon” (thejewsoflebanon.org) adlı bir blog’un oluşturulması için çaba sarf ediliyor.
Samuel; “1975-1990 arasındaki sivil savaş öncesinde Lübnan’da 22 bin Yahudi yaşamaktaydı. 1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgalinden sonra Yahudi sayısı giderek azaldı” demekte.
Yine gerçek ismini söylemekten kaçınan cemaat üyesi Efraim ise, Lübnanlıların “Yahudi” ve “İsrail”i özdeşleştirmeden yapamadıklarını belirtiyor ve “Lübnanlı Şiilere biz İranlı desek doğru mu olur? Yetkililer, İsrail’in bizler için bir anlam ifade etmediğini anlamıyorlar. Bizler İsrail’i tüm Lübnan halkı gibi düşman ülke olarak görüyoruz” diyor.
1982’den sonra İsrail’e göç eden Lübnanlı Yahudilerin pek azı bu ülkede kaldı. Çünkü kendilerini haddinden fazla Lübnanlı hissediyorlardı.
“Lübnan’da 2 bin yıllık bir geçmişe sahip Yahudiler, birkaç küçük olay dışında ayrımcılıkla karşılaşmadılar. Ülkeyi terk edenler daha iyi bir gelecek arayışında olanlardı” şeklinde konuşan Samuel, Yahudilerin geçmişte Beyrut, Baalbek, Tripoli ve Sidon gibi büyük kentlerde diğer toplumlarla uyum içinde yaşadıklarını söylüyor.
Ülkeyi terk eden birçok Yahudi’nin Lübnan’da halen mülkleri var. Bu kişilerin bazıları tatillerde Lübnan’a geliyor, taşınmazlarını satmayı da düşünmüyorlar. Amaçları tarihi miraslarına sahip çıkmak…
“Lübnan’ın bu günkü koşulları göz önüne alındığında, bu mümkün mü?” sorusuna Efraim; “Biz siyasi açıdan hep tarafsız davrandık ve hep böyle devam edeceğiz. Bugün ülkemizde barış içinde yaşıyoruz, yaşamaya devam edeceğiz” demekte.