Derleyen: Niso TİZA
İş yaşamında önemli yerlere gelmiş bir grup eski mezun arkadaş grubu üniversitedeki hocalardan birini ziyarete gitmişler.
Çeşitli konular konuşulduktan sonra sohbet, işin yarattığı strese ve hayatın zorluklarına gelmiş.
Yaşlı üniversite hocası ziyaretçilerine kahve ikram etmek üzere mutfağa gitmiş ve değişik boy, renk ve kalitede birçok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş.
Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup kahvelerini oradan almalarını söylemiş. Tüm eski öğrenciler kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde hocaları onlara şunu söylemiş: “Farkına vardınız mı bilmem, zarif görünümlü, güzel pahalı fincanların hepsi alındı; masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı.
Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal ama işte bu demin bahsettiğiniz problemlerin ve stresin nedeni. Hepinizin istediği fincan değil, kahve iken bilinçli olarak her birinizin aldığı fincanları gözleyerek daha iyi olan fincanları almaya uğraştınız.
Yaşam kahveyse, iş para ve mevki fincandır. Bunlar yalnızca yaşam’ı tutmaya yarayan araçlardır, ama yaşamın kalitesi bunlara göre değişmez.
Bazen yalnızca fincana odaklanarak içindeki kahvenin zevkini çıkarmayı unutabiliyoruz...