Ariel Şaron partiyi kurduktan birkaç hafta sonra hastalandı. Olmert göreve geldikten kısa bir süre sonra ülke tarihinin en başarısız askeri operasyonunun sorumlusu ilan edildi ve rüşvet almakla suçlandı. İsrail’de iktidar partisi Kadima bu hafta üçüncü liderini seçmek için sandık başına gidiyor. Bakalım bu koltuk yeni lidere de uğursuz gelecek mi?
Çarşamba günü İsrail’in iktidar partisi Kadima, yeni başkanını belirlemek için sandık başına gidiyor. Seçimler tüm İsrail tarafından yakından takip ediliyor. Çünkü Kadima’nın yeni başkanı olacak kişi çok büyük bir ihtimalle aynı zamanda ülkenin de yeni başbakanı olacak. Kadima genel başkanlık seçimleri sadece İsrail’de de değil, dünya tarafından da ilgiyle izleniyor. Bunun sebebi de, geçtiğimiz yıl dünyanın en güçlü kadınları arasında gösterilen Tzipi Livni’nin seçimleri kazanıp ülkenin ikinci kadın başbakanı olma ihtimalinin yüksek olması.
Gerçekten de Kadima’nın damgasını vurduğu son yıllar İsrail siyaseti açısından o kadar hareketliydi ki, iktidar partisi Kadima’nın henüz üç yaşında bile olmadığı gerçeği tamamen unutulmuş durumda. Ama Ortadoğu’nun durmayan gündeminin biraz dışına çıkıp yakın tarihe baktığımızda, Kadima Partisi’nin kısa ama etkili tarihinin renkliliği ve İsrail siyasi arenasında yarattığı etkiler, bu konuda bir derleme yapılmasını zorunlu hale geliyor.
Hikayenin başlangıcı 2005’in son günlerine dayanıyor. Likud Partisi’nin başkanı ve İsrail’in Başbakanı Ariel Şaron, gerek partisi Likud içindeki muhalefetten, gerekse koalisyon ortağı İşçi Partisi’nden dolayı zor günler yaşıyor.
Ariel Şaron o dönem tek taraflı ayrılma olarak adlandırılan ve İsrail’in nihai sınırlarını belirleyecek önemli bir süreci başlatıyor. Ancak bu politika başta Likud içindeki sağcılar olmak üzere ülke içinde önemli şekilde eleştiriliyor. Likud içinde Şaron’a karşı oluşturulan muhalefetin başında da, o dönem kabinede finans bakanı olarak görev yapan Binyamin Netanyahu geliyor.
Kabinedeki bakanlıkları yeniden düzenleme sürecinde, kendisine yakın isimleri bakan görevine getirme isteği muhalif kanat tarafından engellenince, Likud içindeki çatırdamalar daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Son olarak 7 Ağustos 2005 tarihinde parti içi muhalefetin lideri Netanyahu, finans bakanlığı görevinden istifa ediyor. İstifa gerekçesi olarak da Şaron’un tek taraflı çekilme politikasının İsrail halkının güvenliğini tehlikeye attığını belirtiyor. Şaron boşalan finans bakanlığı görevine parti içinde kendisine en yakın isim olan Ehud Olmert’i getirmek istiyor. Ancak Likud Merkez Komitesi, Şaron’un bu kararını onaylamayarak, parti liderinin çok ağır bir yara almasına neden oluyor.
Yönettiği koalisyon hükümetinin partisinden sonra en büyük ikinci partisi olan İşçi Partisi tarafında da işler Şaron için bu yıl içinde büyük ölçüde zorlaşıyor. O tarihe kadar, şu anda İsrail’in Devlet Başkanı olarak görev yapan Şimon Peres tarafından yürütülen İşçi Partisi başkanlığı, yapılan genel başkanlık seçimlerinde sürpriz bir sonuçla el değiştiriyor. Herkes yıllarını bu partiye vermiş Peres’in koltuğunu koruyacağını düşünürken parti, sendika başkanı Amir Peretz’i başkanlık görevine getiriyor.
Sonuçlar Peres için sürpriz olsa da, yine asıl süprizi Ariel Şaron yiyor, çünkü göreve gelir gelmez Amir Peretz’in ilk icraatı Ariel Şaron liderliğindeki hükümetten partisine bağlı bakanları istifa ettirmek oluyor. Bu karar İsrail’de hükümetin düşmesi, yeni hükümetin kurulmasının mümkün olmaması ve aslında Kasım 2006 olarak planlanan seçimlerin, ne çekilerek Mart 2006 tarihinde düzenlenmesi anlamına geliyor.
Kendi partisinden yediği darbeye, koalisyon ortağı İşçi Partisi’nin darbesi eklendiğinde İsrail’de takvimler Kasım 2005’i gösteriyor. Aynı ay Şaron’un yeni partisi Kadima’yı kurduğunu açıkladığı tarih oluyor.
Şaron 21 Kasım tarihinde Likud’dan ayrıldığını ve Filistin’den tek taraflı ayrılma politikasını devam ettirmek amacıyla yeni bir parti kuracağını açıklıyor. 24 Kasım 2005 tarihinde yapılan açıklamada da yeni partinin isminin Kadima olduğu beyan ediliyor.
Henüz ilk günden partinin üye sayısı 150’ye ulaşıyor. Çoğu Likud ve İşçi Partisi’nden katılan üyeler, bu yeni oluşumun İsrail politikasında etkin olacağının sinyallerinin henüz kuruluşun hemen ardından fark edilmesini sağlıyor.
Ancak asıl büyük bomba Ariel Şaron’un Kadima’yı kurduğunu açıkladıktan 6 gün sonra geliyor. 30 Kasım 2005 tarihinde İşçi Partisi’nin efsane ismi Şimon Peres 60 yıllık partisinden ayrıldığını ve Filistin ile barışın sağlanması konusunda Kadima lideri Ariel Şaron’un yanında yer alacağını açıklıyor. İşçi Partisi liderlik seçimlerini Peretz’e karşı kaybetmesi üzerine Şimon Peres’in aldığı bu karar, Ariel Şaron’un Kadima macerasının daha da heyecanlı bir alması sonucunu doğuruyor.
Ariel Şaron’un İsrail siyasi arenasında yaptığı fırtına gibi çıkışa dayanamayanların başında kendi vücudu geliyor. Henüz partiyi kurduğunu açıkladıktan 22 gün sonra Şaron ilk sağlık sorununu yaşıyor. İsrail basınının “küçük bir kriz” olarak adlandırdıkları olaydan sonra Şaron birkaç günlüğüne hastanede yatıyor. Bu süreçte yapılan tetkiklerde kalbinde küçük bir delik olduğu belirleniyor ve 5 Ocak 2006 tarihinde bu deliğin kapatılması için ameliyat edilmesine karar veriliyor. Ancak ameliyattan bir gün önce 4 Ocak 2006 tarihinde Şaron bu kez büyük bir kriz geçirerek Kudüs’teki Ein Kelem Hastanesine kaldırılıyor.
Kadima Partisi’ndeki “lider kim olacak” spekülasyonları daha partinin 22. gününde Şaron’un yaşadığı küçük rahatsızlık ile başlamış olsa da asıl belirsizlik bu büyük krizin ardından 5 Ocak 2006 tarihinde başlıyor. Şimon Peres’in ismi yeni başkan olarak anılmaya başlasa da bu göreve partinin başkan yardımcısı Ehud Olmert getiriliyor ve eski Kudüs Valisi Olmert, Şaron adına gencecik Kadima Partisi’ni seçimlere götürecek isim olarak oldukça zor bir sınava soyunuyor. Henüz hareketin ilk günlerinde yaşanan bu şok gelişmenin, partiyi Mart 2006’da yapılacak seçimlerde nereye taşıyacağı ie o dönem büyük bir soru işareti.
Kadima’nın katıldığı ilk seçimler 28 Mart tarihinde düzenleniyor. Tahminlerin aksine Olmert, Şaron’dan devraldığı koltuğu dolduruyor ve kimi anketlere gore Şaron’un bu pozisyonda olması durumundan daha iyi bir yere taşıyor partiyi.
Seçimlerin sonunda Kadima oyların %22’sini alarak 120 kişilik mecliste 29 milletvekili ile en büyük parti haline geliyor. Yeni genel başkanı Peretz ile seçimlere giren İşçi Partisi bir önceki seçimlere göre iki sandalye kaybederek 19 milletvekili kazanıyor. Seçimin tartışmasız kaybedeni, Şaron’dan sonra partinin başına geçen Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud oluyor. Likud bir önceki seçimlere göre 15 az milletvekili ile sadece 12 milletvekili ile mecliste temsil edilme hakkını kazanıyor.
İsrail yasalarına göre Şaron’un hastalığından dolayı doğan vekalet dönemi sadece 100 gün sürüyor. Hastalığın 100. gününde yani seçimlerden birkaç gün sonra 14 Nisan 2006 tarihinde Ehud Olmert vekaleten başbakan olmaktan çıkıp İsrail’in resmi başbakanı unvanını alıyor. Olmert ilk icraatı olarak Şaron’un tek taraflı ayrılma politikasını sürdüreceklerini açıklıyor. Hükümeti kurmasından bir ay sonra da Filistin lideri Mahmud Abbas ile bir araya geleceğini ve yol haritasına geri dönüleceğini belirtiyor.
Ancak Olmert’in popülaritesi bu tarihten sonra hızla sönüyor. Önce İsrail’in İkinci Lübnan Savaşı’nda gösterdiği acizliğin faturası Olmert’e kesiliyor. Ardından gündeme gelen rüşvet iddiaları Kadima liderinin kısa başbakanlık kariyerinin sonunu getiriyor. 30 Temmuz 2008’de yaptığı bir açıklama ile Olmert, Eylül ayında yapılacak parti genel başkan seçimlerinde aday olmayacağını belirterek, kendi döneminin sonunu getirmiş oluyor.
Her geçen gün kötüye giden anketler de Olmert’in verdiği kararın doğruluğunu ortaya çıkarıyor. İsrail’de yapılan popülerlik anketlerine göre İsrail Başbakanı ve Kadima lideri Ehud Olmert’e halkın desteği 2006 yılının başında %22 iken, yılın sonunda bu desteğin %14 olduğu görülüyor. 2007 yılının Mayıs ayında yapılan bir diğer ankette ise bu destek %3 seviyelerine kadar geriliyor.
Halkın desteğini tamamen kaybetmiş olsa da Olmert’in görevi bırakma kararı geniş kitleler tarafından taktirle karşılanıyor ve Kadima partisi henüz 2.5 yaşında ikinci liderini tarihin sayfalarına gönderiyor.
İsrail’de bir erken seçimin gündeme gelmemesi durumunda genel seçimler 2010 tarihinde gerçekleştirilecek. Bu tarihe kadar ülkeyi yönetecek hükümeti kurma görevi Kadima Partisi’nin yeni liderinde olacak. Eğer 17 Eylül 2008 Çarşamba günü ilk turu yapılacak seçimler sonucu belirlenecek Kadima’nın yeni lideri yeni koalisyonu kurmayı başaramazsa 2009’un ilk günlerinde erken seçimler yapılacak.
Sonuçlar ne olursa olsun Kadima Partisi 3. yaşında 3. lideri ile İsrail politikasının seyrini belirlemeye devam edecek. Kim bilir ilki bir kaç ay, ikincisi birkaç yıl süren liderliklerin ardından bu kez parti uzun yıllar liderlik görevini yürütecek yeni bir ismi o koltuğa oturtmayı başarır.