Diaspora Yahudileri / Osmanlı Yahudileri

Kültür ve Uygarlık Yahudiler İberya’dan çıktıktan sonra, Yahudi dünyasının kültür merkezi Osmanlı topraklarına taşındı. 16. yüzyılda İstanbul, Selanik, Safed ve Kudüs, Tora eğitiminde Kordoba, Barselona ve Toledo’nun yerini aldı. İstanbul “yazıcı ve bilgin kişilerin” kenti olarak anılmaya başlandı

Sara YANAROCAK Kavram
17 Eylül 2008 Çarşamba

İstanbul’un din akademileri (yeşivaları) arasında en tanınmışları Eliya Mizrahi ve Jozef Levi’nin (Bet ha-Levi) okullarıydı. Nasilerin himayesinde bulunan bu okullarda büyük Talmud uzmanları yetişmiş, okumuş ve okutulmuştur. İzmir, Bursa ve Edirne’de de bunlara benzer Yeşivalar vardı. Özellikle Edirne’de Yosef Farsi’nin okulu, imparatorluğun içinde ve dışında ün yapmıştı.

Selanik de İstanbul’a paralel olarak gelişiyor, dünyanın her yanından öğrenciler buraya gelip tahsillerini sürdürüyorlardı. Bu kültürel faaliyette Osmanlı idaresinin açık görüşlülüğü, pek tabii büyük rol oynuyordu. Osmanlı toprakları, mesihi hareketlerin en büyüğüne sahne olmuştur. Bu hareketin mimarı Sabetay Sevi İzmir’de doğmuş, ilk adımlarını İstanbul’da atmış, tutuklanmadan önce Selanik’ten Kudüs’e, imparatorluğun birçok kentinde dolaşmıştı.

Türk-Yahudi cemaati matbaacılık, gazetecilik ve Ladino Edebiyatı’nda da çok ileri gitmiştir. Bunlara koşut olarak, Amon ailesinden itibaren Osmanlı Sarayına birçok doktor vermiş, ülkede top ve barut sanayiine damgasını basmıştır.

Matbaacılık

16. yüzyılın başından 18. yüzyılın sonuna kadar İstanbul, dünya İbrani matbaacılığının merkeziydi. 15. yüzyılın sonunda Osmanlı Devleti İberya Yahudilerine tarihsel sığınma şansını tanırken, Avrupa’da yepyeni bir sanat olan matbaacılıkta ustalaşmış birçok değerli elemanı da ülkesine çekmiş ve bu ustalar yanlarında sayısız elyazması eserler getirmişlerdir. Ertesi yüzyıl İspanya, Portekiz ve İtalya’dan kaçan konversolar da Türk topraklarındaki matbaacılığın gelişmesinde rol oynamışlardır.

Osmanlı Devleti, Kilisenin diktası altında yaşayan Avrupa’nın aksine, o dönemin en liberal yönetimine sahipti. Burada İbranice ve başka dillerde kitaplar serbestçe basılıp satılabiliyordu. Avrupa’da böyle bir şeyi düşünmek bile olanaksızdı. İstanbul’da İbranice harflerle İspanyolca kitaplar da basılıyor, eski elyazmalarıyla, tercüme eserler kitap haline getiriliyordu. İbrani matbaacılığının merkezi İstanbul olduğundan, Avrupa’da yaşayan İspanyol-Yahudiler (Sefaradlar) kitaplarını buradan ithal ediliyorlardı.

Osmanlı İmparatorluğunda kurulan ilk matbaa, İbrani Matbaasıdır. Bu matbaa, 1493 yılında David ve Samuel İbn Nahmias kardeşler tarafından tesis edilmiştir. İstanbul’da basmış oldukları ilk kitap da 13 Aralık 1493’te çıkmıştır. Bu kitap, Yaakov Aşer’in “Arbaa Turim” adlı eseridir. Nahmias’lar 1505-06 yıllarında bir de Tevrat basmışlardır. Daha sonra bu matbaadan Alfasi, Rambam ve Abravanel’in eserleri çıkmıştır. Yitzhak Ben Yaakov Alfasi (1013-1103) yıllarında yaşamış, Rambam’dan önceki başlıca filozof ve hukukçulardandır. Cezayir, Fas ve İspanya’da yaşadı. Öğrencileri arasında Yehuda ha-Levi de vardı. Başlıca eseri Sefer Halahot 1509’da İstanbul’da basılmıştır. Don Yitzhak Ben Yehuda Abravanel (1437-1508) Devlet adamı; şair ve Tevrat uzmanıdır. Lizbon’da doğdu, kral I. Alfonso’nun maliye bakanı oldu. Sonra Napoli kralına hizmet etti. Tevrat ile ilgili önemli eserler vermiştir.

Nahmias kardeşlerin matbaasında Gezgin Binyamin de Tudela’nın seyahatnamesi de ilk kez 1543’de İstanbul’da basılmıştır.

Nahmias ailesi 1518’e kadar bu işle uğraştı. İbrani Matbaacılığının İstanbul’daki ilk dönemlerinde (1493-1530) teknik açıdan çok kaliteli eserler basıldı. Nahmias’lardan sonra kentte Sonsino’lar isim yaptılar. Bu aile İtalya’nın Sonsino kentinden İstanbul’a gelmiş olup, günümüzde İngiltere’de meşhur Sonsino Yayınevi mevcuttur. Gerşon Sonsino ve oğlu Eliezer, 1530-47 yılları arasında, Tevrat’ın Yunanca ve İspanyolca tercümeleri dahil, kırktan fazla kitap basmışlardır.

Salamon Jabez İstanbullu matbaacıların en tanınmışları arasındadır. Bu yayıncının tesislerinden oldukça önemli eserler çıkmış ve Jabez bir ara, kardeşiyle birlikte Talmud’u basma işine girmiştir. Jabez’lerin matbaası Salamon Aben Yaeş gibi zenginlerce finanse edilmiştir. Aynı dönemde Don Jozeph Nasi’nin dul eşi Reyna (Dona Grasia Nasi’nin kızı) Kuruçeşme’deki evinde bir matbaa kurmuş ve burada 15 eser bastırmıştır. Reyna Nasi’nin daha önce oturduğu Ortaköy’deki evinde de bir matbaası vardı. (1592-99).

17. yüzyılda İstanbul’un İbrani matbaacılığına Salamon Ben David hakim oldu ve 1639’da Tevrat’ın ilk beş kitabını bastı. Ertesi yüzyıl İstanbul’da kitap basma işine, Polonya’da patlak veren Yahudi aleyhtarı eylemlerden kaçan Yona ben Yaakov Eskenazi İstanbul’da, Ortadoğu’nun en büyük matbaa tesislerini kurmuş ve bu tesisler 68 yıl faaliyette kalmıştır (1710-78). Bu süre içinde Yona Ben Yaakov Eskenazi’nin matbaasından 188 eser çıkmıştır. Eskenazi zamanla İzmir’e de, bir şube açmış ve bütün Ortadoğu’ya yayılmıştır. İsrail, Rodos, Mısır ve Irak cemaatleri elyazmalarını bastırtmak üzere İstanbul ve İzmir’e yollamaya başlamışlardır. Yona ben Yaakov bir de hurufat dökümhanesi açmış ve 1728’de ilk Türk matbaası kurulduğunda harfler bu dökümhanede hazırlanmıştır.

Yona ben Yaakov, elyazmaları bulmak için imparatorluğun değişik merkezlerine gitmiş, kentten kente seyahat etmiştir. Onun matbaasından yayımlanan en önemli eserler arasında Kabala’nın kitabı Zohar, Hemdat Yamim, Tevrat ve Ladino tercümesidir. Ben Yaakov birçok Ladino eser de basmış ve İspanyol Yahudilerinin konuştukları, İspanyolcanın Ortaçağ’da kullanılan ve İbraniceleşmiş bir şekli olan bu dilin dirilmesinde önemli rol oynamıştır.

19. yüzyılın başında Eliya Pardo, Ben Yaakov’un dağılan matbaasını yeniden canlandırdı. 1799-1808 yılları arasında 6 kitap bastı. 1808-1848 yılları arasında Jak Avraham ben Kastro ve çocukları birçok Ladino eserler bastılar. İstanbullu Yahudi matbaacılar bu yüzyılda gazete basma işine de girdiler.

İstanbul ve Selanikle birlikte İzmir de, İbrani matbaacılğının büyük merkezlerindendi. İzmir’in ilk basımcısı Avraham ben Yedidya Gabay’dır. Gabay İbranice kitaplar dışında, Latin harfleriyle iki İspanyolca eser de basmıştır. Bunlar Menaşe Ben İsrael’in “Mikve İsrael” ve Eduardo Nicholas’ın “Apolojia por la Noble Nacion de los Judios” adlı kitaplarıdır. Gabay’ın matbaası 1657-75 yılları arasında faaliyette kalmıştır. İzmir’de basılan son İbranice kitap, 1922 yılında Ben Senior’un basımevinden çıkmıştır. Bu kentte 300 yılda 12 basımevi, Tevrat ve Talmud edebiyatından Kabala’ya kadar 400’den çok eser basmıştır. 1838’den itibaren Ladino dilinde 117 eser yayımlanmıştır.

 

devam edecek...