Son haftalarda piyasaların ve ekonominin düzeldiğine dair dayanaklar olmasa da ABD hükümetinin çabası ile finansal krizin etkilerinin azaltılmaya, belki de ertelenmeye çalışıldığını gözlemliyoruz. İşte bu çabalardan biri de geçtiğimiz hafta yaşandı
Bundan önceki yazımı yazdıktan saatler sonra ABD’nin en büyük iki mortgage şirketi Freddie Mac ve Fannie Mae’ye devletin el koyduğu açıklaması ile geçen hafta başında piyasaları olumlu bir hava sardı. Buna rağmen yaşanan gelişmeler ve açıklanan veriler sonrasında global piyasalarda endişenin devam ettiğini söylemek pek yanlış olmasa gerek. Bu gelişmeler dışında geçtiğimiz hafta açıklanan Türkiye 2. çeyrek GSYH rakamlarının resesyondan çıktığımız 2001 yılından beri en düşük seviyesinde olması da geçen hafta yurt içi piyasaları olumsuz etkileyen faktörlerden biri olarak göze çarpıyor.
Yurt dışında yaşanan gelişmeleri biraz daha detaylı olarak anlatmamın faydalı olacağını düşünüyorum. İki hafta önce Cuma günü ABD borsaları yılın en düşük seviyelerini test etmek üzereydi fakat Pazar günü Freddie Mac ve Fannie Mae’ye el konulması ile birlikte Pazartesi günü piyasaların oldukça rahatladığını gözlemledik. Bu gelişmenin uzun vadede ABD piyasa istikrarına katkıda bulunacağı fakat bu durumun hükümete yüksek bir maliyeti olacağı kanısındayım. Artık likiditesi ve sermayesi konusunda şüphe edilen özel şirketler Fannie ve Freddie’den mortgage kredisi almak yerine kredi veren muhatabın ABD hükümeti olduğu düşünüldüğünde mortgage kredisi faizlerinin uzun vadede aşağı geleceği kesin. Bununla birlikte ABD tüketicisinin mevcut kredilerinde daha çok batık vermesi ve teminat olarak gösterilen evlerin fiyatlarında yaşanan düşüşün devam etmesi söz konusu olursa el koyma maliyetinin hükümete beklenenden daha fazla olması beklenebilir. Buna rağmen hükümetin bu iki firmaya el koymasının piyasaların çökmesini en azından şu an için engellediğini kesinlikle söyleyebilirim.
Bu gelişme sonucunda yaşanan borsanın yukarı yönlü hareketinin normal fakat beklediğimiz bir gelişme olduğu için kısa vadeli olacağını düşünüyorum. Bunun dışında geçtiğimiz hafta ABD’nin en büyük dördüncü yatırım bankası Lehman Brothers hakkında yapılan spekülasyonlar ve sonucunda şirketin 3. çeyrek bilançosunu açıklaması gereken zamandan 1 hafta önce deklare etmesi piyasaları tedirgin eden başka önemli bir gelişme olarak göze çarpıyor. Kore Kalkınma Bankası’nın Lehman Brothers’a yapacağı yatırımdan vazgeçmesi ile başlayan spekülasyonlar, geçtiğimiz Çarşamba Lehman Brothers’ın bu çeyrekte 5 milyar dolara yakın zarar açıklaması sonucu daha da arttı. Bu gelişmelerin etkisiyle Lehman hisseleri bir haftada yüzde 77 değer kaybetti. Böylesine önemli bir şirketin bu kadar zor durumda olması ABD’de bankalar için zorlukların artarak devam ettiğinin çok önemli bir kanıtı.
Yurt içi gelişmelere kısaca değinmek gerekirse Türkiye’de açıklanan 2. çeyrek büyüme oranına ve piyasanın bu gelişmeye verdiği tepki göz önüne alındığında rakamların hiç kimseyi tatmin etmediği açıkça belli oluyor. AKP’nin kapatılmaması sonucu borsada yaşanan ivmeli yükselişin son bulduğu ve global kriz beklentisinin artarak devam ettiği şu günlerde yurt dışı oyuncuların son aylarda yükselen piyasaları daha acımasızca satmaları oldukça olası bir senaryo.
Bu hafta yurt dışı piyasalara bağlı hareketimizi sürdürürken geçen hafta yaşanan aşağı yönlü sert hareketin devamında ufak düzeltmeler olabileceğini fakat ana trendin aşağı yönlü olduğunu tekrarlamakta yarar görüyorum.