Beklenildiği gibi Avrupa Birliği ülkelerinin birlikte hareket etme kararı ile aldığı radikal kararlar sonrasında geçtiğimiz haftaya piyasalar olumlu başladı
Önemli gelişmekte olan ülkelerin haftaya büyük değer kazançları ile başlamalarına rağmen Türkiye piyasalarındaki yükseliş beklediğim seviyelerin altında gerçekleşti. Bununla birlikte Çarşamba günü kötü gelen ABD perakende satış verileri ve sonrasında finansal krizin reel ekonomiyi beklenenden çok daha etkileyebileceğinin sinyalleri piyasalardaki toparlanmanın kısa vadeli olmasında etkili oldu. Bu olumsuz hava ve Türkiye borsa ve bono piyasasında yaşanan yabancı çıkışı sonucunda Usd/Try kurları bu senenin en yüksek seviyesine yükseldi.
Bu hafta hükümetlerin açıkladığı kurtarma paketleri ve radikal kararlar sonrasında kredi krizi endişesinin bir miktar azaldığını gözlemledik. Haftanın ilk günü gelişmiş ülke borsaları bu pozitif gelişme ile birlikte yüzde 10’un üzerinde yükseldi. Salı günü ve sonrasında piyasalarda yine karışık bir hava hâkimdi. Bazı hedge fonların riskli pozisyonlarını kapamak zorunda olması ve yatırımcıların gelen ABD verileri sonrasında reel ekonominin bu kredi krizinden beklenenden daha fazla etkilenebileceğinin fark edilmesinin ardından piyasalar Pazartesi günü yaşanan yükselişin büyük bir kısmını geri verdi. Burada dikkat çekmek istediğim önemli bir nokta var. O da artık piyasa oyuncularının kredi krizindeki riskleri kısa vadeli olarak fiyatladığı. Finansal kriz konusu, bundan sonra alınan önlemlerin işe yarayıp yaramadığı görüldüğünde fiyatlanmaya devam edilecek gibi gözüküyor. Dolayısıyla bu hafta yaşanan geri çekilmenin sebebi kredi krizinde yaşanan yeni bir gelişme değil. Kredi krizinin reel ekonomiye verdiği hasarın bu hafta açıklanan veriler ışığında daha da gün yüzüne çıkmaya başlaması. Bu haftaya krizin sonucunun daha uzun vadeli ve tehlikeli bir resesyon olabileceğini düşünen ABD piyasası oyuncularının ellerindeki perakende, sanayi ve petrol şirketleri kağıtlarını yüklü şekilde satmaları damgayı vurdu. Yani şu anda kredi krizinin ardından piyasalarda bu krizin artçı şoku fiyatlanıyor diyebilirim. Yakın gelecekte üçüncü artçı şok olarak düşündüğüm ve fiyatlanması olası dalga ise hükümetlerin bu kadar parayı finansal sektörlere vereceğini açıklaması sonucu borçları artan hükümetlerin ve cari açığı yüksek olan gelişmekte olan ülkelerin kendilerini fonlama zorluğu çekmesi sonucunda bu hükümetlerin kredi notunun düşmesi. Bu konuya haftaya daha detaylı bir biçimde değinmeyi düşünüyorum. Bu gelişmeler yaşandıktan sonra piyasalar beklenenden yavaş da olsa toparlanma sürecine girecektir diye düşünüyorum.
Bu hafta Türkiye’de yaşanan fon çıkışları ile birlikte Usd/Try kurları 1.50’nin üzerine kadar çıktı. Bazı gelişmekte olan ülke hedge fonlarının kredi alarak açtığı bazı pozisyonlarını kapamak zorunda olması diğer piyasalardaki yükselişin bizim piyasamızda kısıtlı olmasına, daha sonra gelen satışların etkisinin ise daha fazla hissedilmesine sebep oldu. Bununla birlikte cari açığı yüksek olan ülkelerin kısa vadeli fonlamalarının ülke borsalarına ve bonolarına yapılan girişlerle olduğu düşünüldüğünde Türkiye’den yaşanan çıkışın kalıcı olması halinde ülkeyi bazı önemli risklerle karşı karşıya bırakacaktır. IMF ile yapılacak bir anlaşma bence bu sıkıntının en azından kısa bir süre ertelenebilmesi için önemli. Ayrıca önemli yatırım kuruluşlarının Türkiye bankalarının 2009 yılında ciddi bir kar düşüşü yaşanabileceğini belirtmesi de IMKB’nin ağırlık bazından en önemli şirketlerinin ciddi değer kayıpları yaşamasına sebep oluyor. Türkiye’ye yeni fonların giriş yapmaya başlayacağı tarihe kadar yatırımcıların piyasaya güveninin geri gelmesi zor gözüküyor. Açıkçası şu an için bizim belirgin bir kriz yaşamıyor olmamız da gözümü korkutan noktalardan bir tanesi. Birkaç bankanın veya şirketin batması durumunda yaşanacak kaos ile birlikte daha kötü noktalara gelme ihtimalimizin olduğu düşünüldüğünde, kurların önemli miktarlarda gevşemesi ile fon girişlerinin bariz bir şekilde gözlemleneceği zamana kadar piyasaya çok güvenilmemesi kanaatindeyim.