Geçtiğimiz haftanın sonlarında piyasalarda olumlu bir hava hakimdi. ABD’de yeni kurtarma paketinin tutarının beklenenden daha büyük olabileceği ve bu paketin haftanın başlarında senato tarafından oylanabileceği beklentisi sonucu Cuma günü piyasalar bir hayli olumluydu. Yurtiçi piyasalar da IMF anlaşmasının uzamasına rağmen yurt dışı borsalara ayak uydurarak olumlu seyrini sürdürdü.
Dolar/TL kotasyonları 1.6150 seviyesine kadar gerilerken, IMKB-100 endeksi 27,000 seviyesine kadar yükseldi. Bu hafta Salı günü açıklanacak Obama’nın ikinci kurtarma paketinin detaylarının piyasalara yön vermesini bekliyorum
Geçtiğimiz hafta yazımda piyasanın yön bulma konusunda oldukça kararsız olduğunu belirtmiştim. Şubat ayının ilk haftası da yine aynı belirsizlikle devam etti fakat haftanın son günlerinde yaşanan yükseliş ilerleyen günlerde yatırımcılardaki olumlu beklentilerin arttığını gösterdi. Perşembe günü fabrika siparişleri, Cuma günü de aylık istihdam verilerinin oldukça kötü gelmesine rağmen Obama’nın açıklayacağı paketin büyüklüğünün artması ve son derece hızlı bir şekilde Senato’dan geçeceği beklentisi ile borsalar Cuma yükselişle kapandı. Böylesine haberlerin ve verilerin gündemi oluşturduğu, kısa vadeli hareketleri etkilediği günler sonrasında kafası karışan uzun vadeli yatırımcıların cevaplaması gereken bir soruyu sormak istiyorum. İçinde bulunduğumuz küresel kriz 1930’larda yaşanan depresyona mı benzeyecek yoksa en son gördüğümüz resesyonlardan daha uzun süreli fakat aynı etkileri taşıyacak bir yavaşlama mı olacak? Ekonomistler bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Ancak sizin bu soruya cevabınız krizin sadece bir resesyon olduğu yönünde ise yatırım yapmanın zamanı gelmiş demektir. Açıkçası ben geçen haftalara göre daha olumluyum. Piyasa oyuncularının kararsız olduğu böylesine bir ortamda net bir görüş bildirmekten birkaç haftadır kaçınıyorum. Ancak haftanın sonlarına doğru yaşanan yükselişin sebebi olan Obama’nın kurtarma paketinin detayları beğenilirse bu hareketin kısa vadede devam edeceği kanısındayım.
Geçtiğimiz hafta IMKB de IMF ile beklenen anlaşma sağlanamamasına rağmen yurt dışına paralel bir yükseliş gösterdi. IMF ile görüşmelere son günlerde dondurulmuş durumda. Bazı çevreler anlaşmanın seçim sonrasına kaldığını, bazıları ise hiç olmayacağını söylüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan da anlaşmanın Türkiye lehine olacağı zaman imzalanacağını ve bazı şartların oluşmaması durumunda anlaşmanın belki de hiç yapılmayacağını konuşmalarında ima etti. Bence böyle bir gelişme piyasaların tam anlamı ile düzelmesi durumunda büyük bir eksiklik gibi hissedilmeyecektir fakat yatırımcıların tekrar borsalardan kaçmaya başlaması durumunda ise bu durumdan en çok zarar görecek ülkelerden biri Türkiye olacaktır. Dolayısıyla bu hafta Türkiye için de çok önemli çünkü son olumlu dalganın kısa sürmesi ve piyasalara olan güvenin sarsılması henüz kriz hakkında ciddi önlemler alamamış ülkemizi zor durumda bırakabilir. Buna rağmen kredi notu veren önemli kuruluşlardan Fitch’in Türkiye’nin IMF ile anlaşma olmadan da ayakta kalabileceğini söylediğini belirtmekte yarar görüyorum.
Bu gelişmeler dışında hafta başında açıklanacak sanayi üretimi verileri ilk çeyrek büyüme rakamlarını tahmin etme açısından faydalı olacaktır. Takip edilmesinin faydalı olacağı görüşündeyim.
Sonuç olarak geçen haftanın sonlarında bir yükseliş trendi başladı gibi gözüküyor. Ancak yılbaşından itibaren oldukça kararsız görünen yatırımcıların bir süre daha olumlu kalacağını kesin olarak söylemek oldukça güç. Bence bu hafta deklare edilecek olan yeni ekonomik planın detaylarını iyice incelemeli ve piyasanın tepkisine göre hareket etmeliyiz. İyi haftalar.