Dünyanın en çok aranan Nazi savaş suçlularından biri olan ‘’ Dr.Ölüm’’ lakaplı Aribert Heim’in 17 yıl önce Kahire’de öldüğü ortaya çıktı. Ancak Nazi avcısı Simon Wiesenthal Merkezi, Heim’in mezarı bulunmadıkça bu bilginin doğruluğundan şüphe ediyor
Derleyen: Violet Benhabib
New York Times Gazetesi ve Alman televizyonu ZDF’de yer alan bir haberde; Hitler’in elit SS birliğinin üyesi olan Avusturya toplama kamplarında esirlere uyguladığı ölümcül iğneleri ve korkunç deneyleriyle bilinen Aribert Heim’in 1992 yılında Kahire’de öldüğü ileri sürüldü.
Heim, dünyanın en çok aranan Nazi savaş suçluları arasında yer almaktaydı. Simon Wiesenthal Merkezi’nin araştırma görevlileri geçen temmuz ayında Heim’in Güney Amerika’da saklandığına dair ipuçları bulduklarını açıklamışlardı.
Aribert Heim, savaş sırasında Mauthausen, Buchenwald, Sachsenhausen toplama kamplarında, tutsaklar üzerinde ölümcül deneyler, anestezi kullanmadan ameliyatlar yapmakla, canlı bedenleri yarıp açmakla ve kurbanlarının kalbine zehir enjekte etmekle suçlanıyordu.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Almanya’da doktorluk yapmaya devam eden Aribert Heim, 1962’de Alman ve Avusturya makamlarının hakkında soruşturma açmasının ardından kayıplara karıştı.
New York Times Gazetesi ve Alman televizyonu ZDF’de yer alan habere göre Heim, Mısır’a yerleşip adını Tarek Hussein Farid olarak değiştirdi ve İslam dinine geçti. Yıllarca Cairo Oteli’nde kaldı ve 78 yaşında bağırsak kanserinden öldü. Heim yaşasaydı bugün 94 yaşında olacaktı.
Heim’in sırrını bir evrak çantası ortaya çıkardı. Yıllarca kaldığı otel odasında Heim’in pasaportunun, banka hesap dökümlerinin, mektuplarının ve Mısır’da oturma izni başvurusunun bulunduğu belirtildi.
Görgü tanıkları, onunla Kahire’de görüştüklerini teyit ederken, oğlu Rüdiger de Aribert Heim’i bu kentte ziyaret ettiğini söyledi.
Mısır’da bulunan evraklar arasında Tarek Hussein Farid’in ölüm belgesi ayrıca 1979 raporuyla ilgili Spiegel’e yönelik bir de mektup bulunuyor. Mektupta Aribert Heim; “Polisin beni tutuklayamamasın nedeni küçük bir tesadüf olarak o anda evde bulunmamamdı’’ diye yazıyor. Bu mektubun gönderildiğine dair henüz bir kanıt bulunamadı.
Mauthausen’daki tanıkların ifadelerine göre, Heim sağlam dişlere sahip mahkumları seçer, öldürür ve kafataslarını kağıtların üzerinde konulan ağırlık veya ofis dekoru olarak kullanırdı.
Simon Wiesenthal Merkezi, 2008 yılında Heim’i tutuklamak için son bir çaba sarf etti. Zamanın ilerlemesi Aribert Heim’in en çok aranan Nazi suçluları listesinin başında yer almasına neden oldu. Simon Wiesenthal Merkezi’nin Başkanı Efraim Zuroff, dönemlerde iki farklı kaynaktan bilgi aldıklarını ve her ikisinin de iyi bir potansiyel olduğunu düşündükleri Şili ile ilgili olduğunu açıkladı. Çünkü bu bilgi alındığı sırada Heim’in kızı Şili’de yaşamaktaydı. Ancak Wiesenthal Merkezi’nin Heim’i Şili’de arama çabaları boşuna oldu.
“Mezarlık Yok”
Kahire’de “Tarek Amca”yı hatırlayanlar onun uzun boylu bir Alman olduğunu, elinde kamerayla sokaklarda gezindiğini fakat kendi resminin hiçbir zaman çekilmesini istemediğini söylüyorlar.
Onu tedavi eden dişçi Tarek Abdelmoneim el Rifai; “Onun doktor olduğunu ve en çok aranan Nazi suçluları arasında olduğunu bilmiyordum. Çok şaşırdım. Babama kendini Alman olarak tanıttığını ve İslam dinine geçip ismini değiştirdiğini biliyordum. Bildiğim bir diğer şey ise Yahudilerden kaçtığıydı’’ demekte.
Aribert Heim’in oğlu Rüdiger Almanya’nın Baden-Baden şehrinde yaşıyor. ZDF televizyonuna bir söyleşi veren Rüdiger, Kahire’deki babasını birden çok kez görmeye gittiğini, son ziyaretinin ise babasının öldüğü 1992 yazında olduğunu itiraf etti.
Efraim Zuroff yaptığı açıklamada Kahire’den gelen kanıtın çok güçlü olduğunu fakat doğruluğunun henüz kesinlik kazanmadığını söyledi. Ayrıca Rüdiger Heim’in Wiesenthal Merkezi’ne ve Alman yetkililere anlattığı hikâyelerdeki tutarsızlıklar nedeniyle hesap vermesi gerektiğini söyledi. “Rüdiger yalan söylüyor. Ya şimdiki söylemleri yalan, ya da önceden anlattıkları yalandı. Söylediği her şeye şüphe ile bakılmalı. En önemlisi Aribert Heim’in naşının nerede olduğunun bilinmemesi… Mezar yok, ceset yok, DNA yok” dedi.
Rüdiger, ZDF’ye yaptığı açıklamada babasının Kahire’deki toplu mezarlığa gömüldüğünü, oradaki mezarlıkların tekrar tekrar kullanıldığını ve cesedi bulmanın zor olduğunu söyledi.