Türkiye´de F1´in geleceği tehlikede mi?

Spor
25 Şubat 2009 Çarşamba

İzzet ANCEL

 

Formula 1 dünyanın en fazla takip edilen ve seyredilen sporlarından biri; bundan daha önemlisi de dünyanın en pahalı en fazla para harcanan sporu. Türkiye ise 2005 yılından beri bu spora ev sahipliği yaparak bu pastadan kendine düşen payı almakta.

Dünyanın en çok izlenen ve en fazla para harcanan sporu olması Formula 1’i ev sahibi ülkeler için de ciddi bir turizm fırsatı ve gelir kaynağı haline getiriyor. Belki hepsinden önemlisi de ülke adına belki de milyonlarca dolara eşdeğer bir reklam fırsatını ortaya çıkarıyor. Türkiye de 2005’ten beri bu endüstrinin içerisinde olmasına rağmen, bu işten ne kadar kar edildiği, gerekli tanıtımların ne kadar yapılabildiği veya büyük harcamalarla inşa edilen İstanbul Park pistinin ne kadar kullanılabildiği tartışma konusu. Aslına bakılırsa pistin sahip olduğu potansiyelin çok altında işletilebildiği de bilinen bir gerçek.

İstanbul Park’ın şimdilik kullanım haklarını 2021 yılına kadar elinde bulunduran Ecclestone’un, bu anlaşmayı feshetmek için gerekli olan zaman dilimi kabul edilen üç sene öncesinden FİYAŞ’a başvuruda bulunduğu belirtildi. Bunun ekonomik kriz döneminde tedbir almak amacı ile yapılan bir başvuru olması da söz konusu tabi, yani anlaşma feshi iptal edilebilir. Fakat anlaşmanın gerçekten feshi durumunda, yani 2011’den sonra ne olacağı merak konusu. Formula 1 İstanbul’dan çekilme durumu ile karşı karşıya kalabilir. 

Sporun dünya genelinde ilgi görmesi, özellikle de Asya’nın Ecclestone için yepyeni bir pazar sayılması, yeterli kazancı getirmemesi halinde F1’in İstanbul’dan çekilebilecek olması ihtimalini güçlendiriyor. Bunun örneklerini ABD, Kanada ve Fransa’da gördük. Bahreyn, Çin, Singapur gibi yeni pistlerin yanında bu sene Abu Dabi’de de yapılacak olan yarışlar için daha sırada Rusya, Güney Kore, Bulgaristan ve Güney Afrika gibi ülkeler de sırada bekliyor. Ecclestone’un Hindistan’a açılmak istediği de konuşuluyordu.

Dediğim gibi, yeterli getiriyi sağlamadığı taktirde, İstanbul Park’ın takvimden çıkarılması için tereddüt edilmeyecektir. Bunun farkında olan İstanbul Park yönetimi de, İstanbul Grand Prixi’ni takvimde tutmak için çok çalışmaları gerektiğini itiraf etti. Bir başka taraftan bakarsak F1’in Türkiye’den yeterli getiriyi sağlayamaması gibi, Türkiye de Formula 1’den, daha doğrusu İstanbul Park’tan yeterli verimi alamamış durumda. Elbette organizatörlerin tam kapasiteyle çalışması adına belli bir zamanın geçmesi gerektiği kesin. Bunun dışında dünyanın içinde bulunduğu krizin de ciddi bir etkisi olduğu söylenebilir. MSO’nun şu anda bütçesinde büyük bir deliğe sebep olan İstanbul Park pistinin işletme hakları, zaten yönetim maliyetinin çok yüksek olması sebebiyle İTO tarafından Ecclestone’a kiralanmıştı. Son yıllarda gelişme kat etmiş olsa da, pistin bulunduğu bölgede, hatta şehrin genelinde organizasyon alt yapısının eksik olduğu da biliniyor. Bunun dışında hizmete açıldığından beri pist; F1, Moto GP, GP2, Le Mans, FIA World Touring Car, Formula-G, DTM gibi organizasyonlarda tam kapasite ile çalışabiliyor. Bunların arasından sadece F1 yarışlarında 100.000 seyirciye ulaşılıyordu fakat bu sayı geçen sene yapılan GP’de 40.000’ kadar düştü. F1 dışında yapılan diğer yarışlardan neredeyse haberimiz yok.

Türkiye’nin, spor kültürü farklı. İçinde yerli sporcu  olmayan bir branş, halkta  çok da heyecan uyandırmıyor. Bunun dışında pistin devriyle beraber azalan reklam da seyirci sayısını azaltmış durumda. Bu bağlamda Petrol Ofisi motor sporlarını sevdirmek adına ciddi adımlar atıp sporu desteklemesine rağmen özellikle geçen seneki fiyaskodan sonra bu sene aynı desteği gösterir mi bilinmez. Bunun dışında Türk seyircisinin en birinci kaygısı elbette yüksek bilet fiyatları. Pistin işletmesinin devredilmesi de MSO’nun elini kolunu bağlamış durumda. Bir gerçek var ki Formula 1 ve diğer motor sporları, gerekli yatırım ve tanıtımların yapılmasıyla ülkeye daha fazla sevdirilebilir ve bu bağlamda sponsor gelirleri artırılabilir. Bu sene için atılan ilk adım olarak yarış tarihinin Haziran’a, yani tatil dönemine alınmasını sevindirici bir gelişme olarak sayabiliriz fakat söylendiği gibi Formula 1’i kaybetmemek için çok çalışılması gerekiyor.