KİTAPLARIN ardından... > Damlada gizli duran

25 Şubat 2009 Çarşamba

Tufan ERBARIŞTIRAN

Avram Ventura’nın ‘deneme’ yazılarında insanı temel alan, onun üzerinde yoğunlaşan, doğayı ve evreni bu anlamda yorumlayan bir anlayış söz konusudur. Özellikle doğu mistisizmi ağırlıklı yazılarında, insanın tüm eksi ve artılarını bu bakış açısıyla görmeye, tanı(t)maya çalışır. Deneme denildiği zaman, daha çok şunu anlıyoruz: Bir yazarın bazı konularda kişisel görüş ve duyguları üzerine yazılmış yazılar. İşte Avram Ventura’yı diğerlerinden ayıran ana kulvar budur aslında. O sadece kişisel görüşlerini dile getirmekle yetinmez. Deneme yazılarında karşısına okuru alır, onunla konuşur, dertleşir, eleştirir, yol gösterir. Bazen de okuru sarsar ve kendini tanımasını ister. Kitabı elinize aldığınızda okuyacağınız her makale yüzünüze ayna tutacağınız bir ışıktır aslında. Sayfayı okurken, satırlar üzerinde göz gezdirirken, ayırtında olmaksızın kendinizi görmeye, kişiliğinizi tanımaya başlayacaksınız. Kitabın içinde kendisiyle yaptığım söyleşide yazarın kişisel geçmişi, bazı anıları, edebiyatla olan tanışması, yazma serüveni ayrıntılarıyla anlatılıyor.  O günlerde yazar olacağını bile düşünemeyen küçük Avram Ventura, bugün ülkemizin en saygın deneme yazarlarından biridir. Edebiyatın, sanatın, kültürün önemi ve gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

İşte tam burada Yahudilerin olağanüstü yaşamları, bilgi birikimleri, kültürel donanımları devreye giriyor. Osmanlı’dan günümüze geçen yüzlerce yıllık sürede genelde huzur içinde bir yaşam söz konusu olmuştur. Kitaptaki yazılarda bu birikimin tortusunu gözlemleyeceksiniz. Yazar, büyük bir özveri ve alın teri ile hiçbir ayırım yapmadan yazılarında dostluğu, kardeşliği, paylaşmayı öne çıkartıyor. İnsanın olduğu yerde sevgi, huzur ve paylaşım olduğunu dile getiriyor. Kendini yenilemenin, insan sevgisinin, bir arada yaşamanın tadını yazılarına konuk ediyor. Bazı yazılarında da felsefenin sonsuz girdaplarında geziniyor, Tanrı’nın ve evrenin o muhteşem ihtişamını anla(t)maya çalışıyor. Tevrat’ın ve bazı doğu dinlerinin öğretilerinden esinlenerek, okurlarını kendilerini dinlemeye davet ediyor. Bir insanın bazen yalnız kalmaya, yaptıklarını eleştirmeye gereksinimi olduğunu imliyor. İnsan bunu beceremediği zaman, nerede doğru nerede yanlış yaptığını bilemez. Kendinden başka doğrunun olmadığını düşünecektir. Çuvaldız iğne hikâyesinde olduğu gibi... Deneme yazılarında genelde bunun altını önemle çiziyor.  İnsanın kendini tanıması, doğru yolda olup olmadığını öğrenmesi için, arada bir yalnız kalması gerekir. Böyle bir ortamda yaptıklarını yeniden düşünme ve tartma olanağı bulacaktır. Kitaptaki yazılarda bu denge unsuru çok net olarak karşımıza çıkıyor.

 Avram Ventura’nın yazılarını okurken, bahar geldiğinde evinize doluşan kır kokusunu duyumsayacaksınız.  Bu sevimli yazılar insanı çağrıştıran, duygu yüklü, öte yandan gözlerinizin önündeki perdeleri tek tek kaldıran bir içerikle yazılmıştır. Kabala’nın insan ruhunu aşama aşama eğitmesi nasıl gerçekleşiyorsa, ustanın deneme yazıları da sizi öyle geliştirecek düzeydedir.

Son kitabında yine insanı temel almakla birlikte, doğu mistisizmi, felsefe olduğu kadar, daha başka konulara da değinmekte. Şiir, edebiyat, günlük yaşam... “Borges Neyi Görüyor?” adlı yazısının ilk satırları şöyledir.

“Kör bir adam neyi görür? diye sorarsak, yanıtımız, şu olacak: Neyi düşünüyorsa!..

Görmek, düşünmektir...

Düşünmek de, görmek.”

Evet, bu satırlar hepimizi yakından ilgilendirmektedir. Her gün önünden geçtiğimiz binayı, işe gelip giderken yürüdüğümüz sokağı ve daha birçok şeye dikkatle bakmazsak, onları tanımlayamayız. Görmek için düşünmek, anlamak gerekir. Çok basit bir ifade ile iyi bildiğimize inandığımız bir sokakta, binada, odada bazen şu yargıya kapılmaz mıyız? Burasını daha önce hiç görmemiştim? Evet, doğrudur. Bakarken aklımızdan geçen konular farklı olunca, gözlerimizin önündeki nesneler, binalar hiçbir anlam ifade etmez. Avram Ventura yazdığı yazılarla yeniden düşünmeyi, anlamayı, görmeyi öğretiyor adeta. Okuyacağınız her sayfada gözlerinizin önünden bir perdenin kalktığını fark edeceksiniz.

 “Damlada Gizli Duran” adından da anlaşılacağı gibi büyük sırların, açıklanması çok güç olan bazı konu ve değerlerin küçücük yerlerde gizlendiği izlenimini veriyor. Eski bir filozofun çok güzel söylediği gibi, “büyük küçüğün içinde, küçük de büyüğün içinde gizlidir.” Yaşamın, evrenin anlamı sembollerde gizlidir. Her bir şifre, sembol tam anlamıyla çözüldüğünde, ruhunuzun arındığını duyumsarsınız. Deneme yazılarının birçoğunda ezoterizmin büyülü tadını, coşkusunu, tınısını duyacaksınız. Yazar dile getirmeyi sevmez ama ben yine de söylemeliyim.

Avram Ventura’nın yazılarında okur kendini odak noktasına koyacaktır. Orada her şeyin kendi çevresinden gelip geçtiğini, yaşamın ve evrenin ne anlama geldiğini okudukça daha net görebilecektir. Yazar sizi ustalıkla elinizden tutup yol arkadaşlığı yaparak, insani duygularınızın pekişmesini sağlıyor. Onun yazılarında bu yol arkadaşlığının önemini daha iyi kavrayacaksınız. Günümüzde unutulmaya başlayan birçok duygunun yüreğinizde kıvılcımlaştığını duyumsayacaksınız. Her yazıda kendinizce bir anlam çıkartabileceğiniz gibi, en azından bazı yazılarda kendinizi bulacaksınız.

“Damlada Gizli Duran” klasik, bilinen bir deneme kitabı değil. Kuşkusuz ilk bakışta ben bunu bir çırpıda okur, ardından yeni bir kitaba başlarım diye düşünebilirsiniz. Kitabı okumaya başladığınızda ise, bunun hiç de böyle olmadığını anlayacaksınız. Her sayfada kendi ruhunuzu yeniden keşfedeceksiniz.  

Avram Ventura’dan “Damlada Gizli Duran”ın bilgelik tadında bir kitap olduğunu söyleyebiliriz. 

Damlada Gizli Duran / Avram Ventura / Şenocak Yayınları /

Deneme-135 sayfa / Ocak, 2009 / 7 Lira