Pinhas Almanya’da yaşayan kendi halinde bir gençtir. Rusya’da doğduktan sonra ailesi Almanya’ya taşınmış ve orada üniversiteye devam etmektedir. Almanya’da çok büyük bir Yahudi cemaati binası vardır. İçinde sinagoglar, yeşiva, okul ve birçok etkinliğin olduğu bu bina, tüm cemaat için devamlı ziyaret ettikleri bir yaşam merkezidir.
Günlerden bir gün küçük kardeşi Eliezer hıçkırıklarla ağlayarak annesine ve abisi Pinhas’a “Ben artık okula gitmiyorum” diye isyan eder. Annesinin ısrarlarına rağmen Eliezer uzun süre bir şey anlatmaz ama en sonunda “Arkadaşlarım bana pis Yahudi diyor, benimle kimse oturmak istemiyor, herkes bana düşman” diyerek okulda olanları anlatır.
Ertesi sabah okula giden annesi Alexandra öğretmenin şikayetlerini duyar: “Çocuğunuz kimseyle geçinemiyor, arkadaşları onu sevmiyor. Ne geçimsiz bir çocuğunuz var en iyisi onu bu okuldan alın. Sizin gibi Yahudilerin okuluna koyun” Alexandra da çocuğunu Yahudi okuluna yollamak ister ama okul paralı olduğu için ve ancak geçinebildikleri için buna çare bulamaz. Babaları yıllar önce ölmüş, iki çocuğunu zar zor geçindiren Alexandra büyük oğlu Pinhas burslu okumasına rağmen, ancak günlük ihtiyaçlara yetecek kadar para kazanabilmektedir.
Yahudi yaşam merkezine giden Alexandra, yetkililerle görüşerek küçük oğlu Eliezer’i buradaki okula burslu kayıt etmenin yollarını arar. Hiç kimse yardım etmeye çalışmaz. Ekonomik kriz vardır ve herkes ancak geçinebilmektedir. Alexandra çaresiz eve döner. Oğluna sabretmesini, çabalayacağını söyler. Küçük Eliezer annesinin hatırı için ertesi günler okula gider ama her gün onun için bir ızdıraptır. Sonunda dayanamaz ve okuldan kaçar. Hatta okuldan kaçmadan önce de birkaç arkadaşını yaralar. Çünkü onlar (üç kişi) olarak üstüne saldırmışlar, o da kendini korumaya çalışırken, ardaşlarını yaralamak zorunda kalır. Akşam eve üstü başı kanlar ve yaralar içinde, elbisesi parçalanmış olarak gelen Eliezer’i gören annesi, çok üzülür. Çocuğunun yaralarını sarar ve o okula gitmemesi gerektiğine kesinlikle inanır. Başka bir okul müdürüyle görüşmeye gittiğinde okul müdürünün “Sizin çocuğunuz Yahudi mi? Okulumuz da yer yok” sözleriyle iyice ümitsizliğe düşer. Küçük Eliezer çalışmak istemektedir. Annesi de her anne gibi oğlunun okumasını, iyi bir mevkiye gelmesini ümit etmektedir.
Bir kez daha Yahudi okuluna ve cemaatine müraccat eden Alexandra’ya yine kapılar kapınr. Eliezer’in burslu okuması için cemaatin zengin kişilerinden başvurmasını söylerler fakat Alexandra öyle birini tanımıyordur Konuştuğu kişiler, “ancak kendi çocuklarımızı okutabilen yardımseverler var. Bu ekonomik krizde size yardım edemeyiz” diye cevap verirler.
Oğlu Eliezer’e yemek yapmayı öğreten Alexandra, evde reçel yapıp satmak istemektedir. Böylelikle küçük Eliezer reçel yapmayı öğrenir. Minicik elleriyle her hafta yaptığı reçelleri pazarda satmaya çalışmaktadır. “ne olur bir reçel alın, bu küçük çocuğa yardım edin” diye ince sesiyle çabalıyor, reçelleri bitirmeden eve gitmek istememektedir. Derken küçük Eliezer, reçel içini büyüttü. Daha çok reçel yapıyor, daha çok para kazanmak istiyordu. Annesi birkaç market ve lokantayla da anlaşmış, siparişler büyümüştü. Bir kaç sene, Pinhas okulu bitirene kadar çok acı ve fakirlik çeken Eliezer, abisi işe girinceye kadar çok çalıştı. Birkaç kez pazarda soğukta reçel satmaya çalışırken hastalandı, günlerce hasta yattı ama hiç yılmadı. Nihayet Pinhas makine mühendisi olarak bir iş buldu ve aile ekonomisine katkıda bulundu. Eliezer okuyamadığı için içten içe kendini yiyordu. Ta ki okullarını dışardan bitirmeye çalışan bir satıcıyla konuşana kadar. O da sınavlara girecek, okulu dışarıdan bitirecekti. Çok heyecanlı ve ümitliydi. Çünkü böylelikle arkadaşlarına yetişecekti. Azimli Eliezer ortaokulu ve liseyi bitirme sınavlarına girdi. Birkaç kere başarısız oldu ama yılmadı. Genç Eliezer kazandığı paralarla bir küçük kamyonet almış, reçel satmaktadır. Hayatta savaşmaya küçük yaştan başlamış bir çocuktur o.
Yıllar yılları kovaladığında Eliezer işlerini büyütmüş ve küçük çaplı bir esnaf olmuştu.
Çok fazla dindar olmayan Alexandra ve oğulları kendi hallerinde yaşamaya çalışıyorlardı. Genç bir delikanlı olan Eliezer yeni tanıştığı arkadaşı Lena’yı çok beğenir. Luna onu o hafta Şabat günü yerleşim merkezindeki sinagoga davet eder. Hayatında ilk kez sinagoga giden Eliezer çok sıkılır ama Lena’yı görmek için hep oraya gitmeye karar verir. Her gittiğinde yeni şeyler öğrenen Eliezer Lena nereye gitse, hangi kursa katılsa, ona katılmaya karar verir. Talmud Tora, folklör ve gençlik komisyonu üyesi olur.
Bu arada Pinhas’da Avina adında bir kız arkadaş tanımış, onunla evlenmeye karar vermiştir.
Alexandra çok mutludur. Eliezer lise mezunu olmuştur.
Alexandra Eliezer ve Lena sayesinde yaşam merkezine gider ve bir partiye katılır. Yıllar önce oradan ümitsizce ayrıldığı aklına gelir ve bunu oğlu Eliezer ve Lena’ya anlatır. Lena “çok yazık olmuş, çok üzüldüm” der.
Annesinden bazı şeyler öğrenen Eliezer, artık kararını vermiştir. Çok yüce olacak, kendisini ispat edecektir. Lena’nın da yardımıyla Eliezer işlerini büyütür ve bir market açar. Azmi sayesinde kısa zamanda yükselir ve birkaç market daha açar. Öyle bir zaman gelir ki, Eliezer’in adı “Reçel Kralı” olarak anılır. O artık, pazarda reçel satmaya çalışan ince sesli küçük Eliezer değildir. Bir çok kimseye iş verir.
İki gün sonra “Purim Bayramı”dır. Lena ona bu bayramda ne yapacağını sorar. Eliezer’in fazla bir fikri yoktur. Lena ona anlatmaya başlar: Purim Bayramı öncesi oruç tutmak gerekir. Adar ayının 13’ü olan bu günde Yahudiler Kraliçe Ester zamanında düşmanlarından korunmak için toplanarak, Allah’tan merhamet dileyerek, ondan yardımcılarını esirgememesini istediler. Bugün oruç tuttular. Bu oruca “Ester Orucu” adını verdiler. 14 Adar günü Purim Bayramı kutlanacak megilla okunacak, Şabat elbiseleri giyilecek, okumayı bilmeyen olsa bile, herkes melgillanın okunuşunu dinlemelidir. Kraliçe Ester’in kitabı bir defa Purim akşamı, ikinci kez de ertesi sabah okunur. Purim günü sabahı tefilada, Tevrat’ın okunusunda Almelek’in yıkılması pasajı okunur. Purim şerefine özel yemekler düzenlenir. Purim Bayramı’nda en az bir yakınınza iki çeşit Purim yemeği yollanır. Bugünde en az iki fakire para verilir. Purimden önceki Şabat günü Zahor peraşası okunur. Zahor hatırla demektir. Adar ayının başından itibaren daha neşeli olmamız gerekir. Ayrıca Purim sevinç ve ziyafet günü olarak da bilinir. Amida kısmında ve yemek sonrası duasında (Birkat Amazon) Purim şerefine ‘Al Anisim’ paragrafı okunur.”
Eliezer artık çok zengin bir iş adamı olmuştur. Lena’yla evlenir ve yıllar sonra bir gün Yahudi Yerleşim Merkezi’ni ziyaret ederek oradaki hahamlara fakir Yahudi çocuklar için vakıf kurulmasını ve okuyamayan çocuklara burs vereceğini açıklar. Hahamlar çok mutlu olurlar. Eliezer “Yıllar önce beni kabul etmediğiniz bu okul, artık gücü yetmediği için okuyamayan çocukları da okutmalı” diyerek zengin gönüllü olduğunu gösterir.
Yıllar sonra Eliezer’in çocukları babalarının “Reçel Kralı Eliezer”in okuttuğu çocuklar için yapılan baloda aldığı plaket sırasında hayat hikayesini dinlerler. Minik Eliezer azmi sayesinde bugünlere gelmiş, ona yardım etmeyenlere güzel bir ders vermiştir. Işte bu azmin zaferidir.