Osmanlı Bankası Müzesi’ndeki “Mal Canın Yongasıdır: David M. Kohen Koleksiyonu’ndan Belgelerle Osmanlı İmparatorluğu’nda Sigortacılık” sergisi’nin 24 Şubat tarihindeki en ayrıcalıklı ziyaretçisi bendim sanırım. O gün sergiyi, bizzat sahibinin rehberliğinde gezme ve her belgenin hikayesini birinci ağızdan dinleme şansını yakaladım
David M. Kohen Koleksiyonu’ndan Belgelerle Osmanlı’da Sigortacılık
Ailesi dört kuşaktan beri sigortacılık yapan ve 60 yıldan beri “broker” olarak bu sektörün içinde bulunan 85 yaşındaki David M. Kohen, mesleğin duayenlerinden. 22 Mart tarihine kadar uzatılan sergide çoğu Kohen’e ait 33 poliçe, 15 harita, 21 “fire mark” (yangın işaretleri), makbuzlar, tarifeler, faaliyet raporları, fotoğraf ve kartpostallar yer alıyor. Türkiye’deki sigortacılığın tarihi gelişimini anlatmayı amaçlayan sergi, sektörün 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nda nasıl geliştiğini ve zaman içinde yeni ihtiyaçlara bağlı olarak ortaya çıkan sigorta türlerini tanıtıyor. Ancak serginin en önemli malzemeleri yangınla ilgili. Özellikle tarih boyunca İstanbul’da bitmek bilmeyen ve büyük hasara yol açan bu yangınlar arasında 1870 Pera yangını, sigortacılığın gelişmesi açısından adeta bir dönüm noktası. Üç bin binanın kül olduğu bu felaket, insanların sigorta olayını sorgulamasına ve o zamana kadar Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde sadece deniz ticareti dalında çalışan sigorta şirketlerinin büyümesine yol açtı. Kısa zamanda gelişen sektör, daha çok yabancı şirketlerin yangın, denizcilik ve hayat sigortası dallarında faaliyet gösterdiği bir alan oldu.
Alliance Sigorta’nın sponsorluğunda Yrd. Doç. Dr. Murat Koraltürk ve Fatih Kahya tarafından Prof. Dr. Edhem Eldem’in danışmanlığında hazırlanan serginin metin ve görselleri, Bülent Erkmen’in tasarladığı bir kitapta bir araya getirildi. Ayrıca 10 Mart akşamı, saat 18.30’da Prof. Asaf Savaş Akat, David M. Kohen ile birlikte “Sigortacılık dünyasında bir gezinti” konulu bir konferans verecekler.
Son derece hoşsohbet bir beyefendi olan David M. Kohen ile gerçekleştirdiğim söyleşiye OBM Müdürü Sima Ovadya da değerli bilgileriyle katkıda bulundu.
Sigortacılık belgelerini toplamaya nasıl başladınız ve sergi fikri nasıl doğdu?
David Kohen: Aslında koleksiyonerliğe nadir kitaplarla başladım. Ancak çocuklarımın ve torunlarımın bunlarla ilgilenmediğini görünce on yıl önce bıraktım, ama her zaman içimde olan koleksiyonerlik ruhu beni bırakmadı; bu sefer mesleki belgeleri toplamaya başladım. Dört nesilden beri bu işi yaptığımız için az da olsa aileden kalma dokümanlar vardı elimde. Zamanla müzayedelere girerek, ki hala giriyorum, eşin dostun aileden kalan poliçelerini bana ulaştırmalarıyla koleksiyonum genişlemeye başladı. Tabii sadece poliçe yok; sigortacılığın Osmanlı topraklarındaki tarihini anlatan belgeler, gravürler, kartpostallar, haritalar da mevcut. Bu sergide gördükleriniz koleksiyonumun ancak bir kısmını teşkil ediyor. Sergi fikri hep aklımda vardı; bu tarihi ürünleri tıpkı bir sanatçı gibi başkalarıyla, özellikle de gençlerle paylaşmak istiyordum. Maliyeti yüksek bir sunum olduğu için sponsor arayışına çıktım. Eskiden Koç-Alliance, şimdi ise sadece Alliance olan sigortacılık şirketi, Türkiye’deki yeniden yapılanma faaliyetleri kapsamında bu serginin sorumluluğunu da üstlenince çok memnun oldum ve hemen hazırlıklara başladık.
Sergi mekanı olarak Osmanlı Bankası Müzesi’nin seçilmesi nasıl gerçekleşti?
Sima Ovadya: David Bey bu sergiyi açmaya karar verince belli bazı kişilerle çalışmak istedi. Bunlardan biri de tasarımcı Bülent Erkmen’di. Böyle bir serginin ancak OBM gibi bir yerde değerini bulacağı düşünüldü. Bunun üzerine Erkmen gelip bizimle konuştu ve sergiyi birlikte hazırlamaya karar verdik. Bu sergi, gerçekten bizim ilk kez bu şekilde gerçekleştirdiğimiz bir faaliyet. Tüm ayrıntılarla biz uğraştık, böylece Alliance sponsorluğunda OBM’nin hayata geçirdiği bir etkinlik oldu.
Bu sergiyi yurt dışında da açmayı düşünür müsünüz?
D.K.: Çok zor, “ Osmanlı İmparatorluğu’nda Sigortacılık” sergisi Türkiye’de değil dünyada bir ilk! Koleksiyonerler var ama bu birikimi sergiye dönüştürmek kolay değil. Çoğumuz zamanı geçen belgeleri yırtıp atarız. Oysa eski poliçelerin bir değeri vardır, her biri adeta bir sanat eseri. Mesela Milli Reasürans Galerisi’nde muhteşem bir firemark koleksiyonu var.
Koleksiyonunuzda en çok hangi belgeler ağırlıkta?
Tabii ki, poliçeler; poliçe sigortacılığın temelidir. Diğerleri yani haritalar, gravürler, firemark’lar aksesuardır. Bu poliçelerin bir kısmını yurt içi ve yurt dışında katıldığım müzayedelerde satın aldım. Bunların en önemli özelliği hepsinin İstanbul ya da Osmanlı topraklarında yazılmış olmasıdır. Mesela Sakız Adası’nda, Selanik’te Yunanca yazılmış ve üstünde Osmanlı pulları olan poliçelerim var. 19.yy’da İspanya ve İtalya’dan yükle kalkan yelkenliler, Doğu limanlarına, Selanik, İzmir, İstanbul ve Beyrut’a doğru mal sevkederken karşılaşabilecekleri yangın, fırtına gibi afetlere ya da Akdeniz’deki korsan tehlikesine karşı sigorta edilirlerdi. Ancak Osmanlı’da deniz ticareti olmadığı için doğal olarak sigortacılık da tıpkı matbaa gibi geç başladı. Fakat 1850’lerden itibaren İzmir ve Selanik’te gelişen deniz ticareti ile birlikte sektör de gelişmeye yüz tuttu.
Günümüzde sigortacılığın geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz?
Bugün durum çok farklı. Eskiden deniz ve kara sigortacılığı ile sınırlı olan sektörde bugün en büyük branş otomobildir ve bu endüstrinin yüzde altmışını oluşturur. Son 25 yıldır da sağlık sigortaları gündemde. Genel sağlık sigortasından memnun olmayanlar, özel sağlık sigortası edinme yoluna gitmişlerdir. Diğer önemli bir dal da sorumluluk sigortasıdır. Trafik sigortası dediğimiz mali mesuliyet sigortası buna örnektir ve kanunlar elverdikçe sorumluluk sigortaları çeşitlenmektedir.
Halen belge toplamaya devam ediyor musunuz?
Bu artık bende bir alışkanlık oldu. Dün yine bir belge gördüm ve hemen aldım.
Başka projeleriniz var mı?
Evet, Osmanlı İmparatorluğu’nda sigortacılık ile ilgili bir kitap yazmak istiyorum. Ayrıca on yıldan beri de aylık olarak yayınlanan “Sigortacı” gazetesinde yazıyorum.