Bazı futbolcular vardır, 2-3 sene parlarlar ve bir anda sönüp futbol tarihinde yerlerini alırlar. Bazı futbolcular vardır, yıllarca oynadıkları futbolla idol olup, arkalarından gelen gençlere örnek olurlar. Ama bazı futbolcular vardır, hem oynadıkları futbol ile erkekleri büyülerken, yakışıklılıkları ile kadınların tanrısı olurlar, ama bunlardan çok azı adam gibi adamdır, şimdi sizi bu adam gibi adam ile tanıştıracağım
David Robert Joseph Beckham,2 Mayıs 1975 yılında Leytonstone Londra’da dünyaya geldi. Babası Edward Alan Ted Beckham, annesi Sandra Georgina West idi. Babası mutfak malzemeleri satarken, annesi bir kuaförde çalışıyordu. İlkokul çağında çoğu zamanını, parkta futbol oynayarak geçiriyordu. İlkokul öğretmeninin: “David, büyüdüğünde ne olacaksın?’’ sorusuna hiç düşünmeden: “Futbol oynayacağım” cevabını verdiğinde bütün sınıf gülüyordu, öğretmeni de sınıfla beraber gülmeye başlamıştı, ardından öğretmen soruyu değiştirerek: “Hangi mesleği seçeceksin?’’ dediğinde David’in cevabı şöyleydi: “Öğretmenim, futbolcu olacağım dedim ya”.Sınıf ve öğretmen kahkahalarla gülerken, buna tek gülmeyen kişi David idi. Kız kardeşleri Joanne ve Lynne dahil, tüm ailesi hepsi koyu bir Manchester United taraftarıydı. David, onlardan bu virüsü kapmıştı. Hafta sonları ailece otobüse atlayıp, soluğu Old Trafford da alıyorlardı. David, bundan büyük haz duyuyordu. En sonunda, Boby Charlton’un futbol okullarından birine yazıldı. Babasının çalıştırdığı Ridgeway Rovers takımında, top oynamaya başladı.
Ve 1986 yılında Machester United’ın maskotu olarak, Old Trafford Stadı çimlerine çıktı. Birçok genç takımda oynadıktan sonra, 14’üncü yaş gününde Manchester United futbol akademisine yazıldı. Böylelikle Manchester efsanelerinden biri olmaya başlamıştı. Mayıs 1992’de Premier Lig’deki ilk golünü Crystal Palace takımına attı. Avrupa arenasında, onu ilk izleme fırsatını biz bulduk. 7 Aralık 1994 yılında Old Trafford’da ki Manchester United-Galatasaray maçında forma giymiş ve Avrupa kupalarında ki ilk golünü de sarı-kırmızılı temsilcimize atmıştı. Alex Ferguson’un, kendisine olan inancı ve ona sürekli forma vermesi ile Beckham’ın önlenilmez yükselişi başladı. Hem oynadığı futbol ile, hem de yakışıklılığı ile Premier Lig’in en renkli oyuncusu olmayı başarmıştı. 1997 yılında, koyu bir Manchester United taraftarı olan Spice Girls üyesi olan Victoria ile tanıştı, aralarında ki elektrik büyük bir aşka dönüştü. David 24 Ocak 1998’de Cheshunt’da bir restoranda Victoria’ya evlenme teklifinde bulunduğunda İngiltere tek kelime ile yıkılıyordu. Ve 4 Temmuz 1999 yılında İrlanda da görkemli bir törenle evlendiğinde, Victoria artık Beckham oluyordu. David’in sağdıcı, takım arkadaşı Gary Neville idi. Ve yüzüğü taşıyan ise dört aylık oğulları Brooklyn idi.
Machester United’ın ardından bu sefer yolu Madrid idi. Orada kaldığı dört senede, 116 maçta oynadı ve 13 gole imza attı. Sakatlıklardan çok çekti, onu kadroda düşünmeyen teknik adamın ardından yolu Amerika’ya uzandı. Çok bir ücretle Los Angeles Galaxy takımına, transfer oldu. 2009 başında ise İtalya’nın Milan takımına kiralık geldi, şu an hala orada top koşturmaya devam ediyor.
Beckham’ın futbol başarılarından çok, insansı yönünü anlatmayı doğru buluyorum. UNİCEF için, yıllarca gönüllü çalıştı. Çocukları çok seven çiftin, sahip oldukları üç çocuktan anlamamız zor değil. Rebecca Johnstone isimli 19 yaşında kanser hastası bir genç kızın en büyük hayali David ile tanışmaktı, ancak gerçeğe dönüşemeyeceğini düşünüyordu. Fakat günü birinde gelen telefon ile bunun hayal olmadığını gösterdi ona. Telefonda David ile üç saat konuşmuştu, ondan mutlusu yoktu, David ona imzalı Real Madrid formasını göndermişti. En yakın zamanda yanına geleceği, sözünü vermişti Rebecca’ya. Rebecca’nın hasta kalbi fazla dayanamadı, bir ay sonra vefat ettiğinde, cenazesinde konuşma yapan ve Rebecca’ya verdiği sözü tutamadığı için üzülen bir David vardı. Onun bu davranışına İngiltere Milli Takımı ile İstanbul’a geldiklerinde şahit olmuştuk. Havaalanında onun gelmesini bekleyen yedi yaşındaki bir kız, havaalanında ona sarıldığında polis tarafından gözaltına alınıp, alandan uzaklaştırılmıştı. İngiliz sporcular onlara tahsis edilen otobüslerine geçtiklerinde, içi rahat etmeyen bir adam vardı:
David Beckham. Hocası Eriksson ile konuştuktan sonra, yetkililerden kızı bulmaları istendi. 20 dakikalık bir süre içinde kız bulundu ve David’in olduğu otobüse getirildi. Kız tek kelime ile trans bir haldeydi. Beckham’a dakikalarca sarıldı, Beckham ona formasını, kitabını verdi ve onu sevgiyle öpüp evine yolladı. Bu olayı okuduğumda ve şahit olduğumda benimde tüylerim diken diken olmuştu, o acayip bir futbol efsanesiydi, ben ona sadece KİNG DAVİD diyorum…
Beckham’ın Büyükbabasının Yahudi olmasından dolayı, kendini yarı Yahudi olarak gördüğünü, ve içinde en çok kalan duygulardan birinin de çoğu arkadaşının Bar-Mitzva yapıp, kendisinin yapamadığını, bunun da hep içinde kaldığını biliyor muydunuz? Seni izlemeye devam ediyorum David…