YEDİ YAŞAM / SEVEN POUNDS - GÖRKEMLİ BİR GÜNAH ÇIKARMA ÖYKÜSÜ

Viktor APALAÇİ
25 Mart 2009 Çarşamba

Neden olduğu bir trafik kazasının ardından, kefaretini ödemek amacıyla, tamamen yabancı yedi kişinin hayatını kökten değiştirmeye çalışan bir adamın öyküsünü anlatan “Yedi Yaşam / Seven Pounds”, duygusal filmlerden hoşlananlara ilaç gibi gelecek. Romantizmin ve hüzünlü bir atmosferin tavan yaptığı bu görkemli günah çıkarma öyküsü, melodramın tuzaklarına düşmeden kendini baştan sona ilgiyle izlettiriyor. Ülkesinde çektiği “Son Öpücük / L’Ultimo Bacio”nın kredisiyle Hollywood’da kabul gören İtalyan yönetmen Gabriele Muccino, filmin sürprizlerle dolu senaryosunu, ilgiyi baştan sona ayakta tutan bir sinema diliyle anlatıyor.

Geriye dönüşlerden oluşan, filmin zaman atlamalı kurgusu, öykünün gizemini ayakta tutuyor, ilk bir saat neler olup bittiğini tam olarak anlamamamıza rağmen, bu tuhaf, garip filmi ilgiyle izliyorsunuz.

Araba kullanırken cep telefonuna bakma gafletinde bulunan kahramanımız Ben (Will Smith), bu hatası nedeniyle bir trafik kazasına sebebiyet veriyor, başta sevgili karısı olmak üzere yedi kişinin ölümüne yol açıyor. Bu trajedinin ardından hayata küsen Ben, huzur bulmak için kefaret ödemesi gerektiğine kanaat getirir, çalıştığı vergi dairesinin bilgilerinden yola çıkarak, yardıma muhtaç yedi kişinin hayatına girip onlara yardım etmeye başlar. Hayatının son demlerini yaşayan, organ nakli bekleyen, hayat dolu esmer güzeli Emily (Rosario Dawson) ve diğer altı kişi, Ben’in kefaret planını uygulamak için kendilerini seçtiğinden haberdar değildir. Ben ile Emily’nin birbirlerine aşık olması durumu değiştirmez, kader ağlarını örmüştür, geri dönüş imkansızdır. Bulmaca gibi kurulmuş ilk yarısından sonra, düğümler tamamen çözülür, sürpriz finalde taşlar yerine oturur. Mistik ve fantastik ögelerin ağır bastığı bu melodram, oyuncu kadrosunun müthiş performansıyla zevkle seyrediliyor.

Will Smith, yönetmen Muccino ile evvelce, kendine Oscar adaylığı getiren “Umudunu Kaybetme / Pursuit of Happyness”da birlikte çalışmıştı. Sempati duymadığım ender aktörler arasında yer alan Smith bu filmdeki rolüyle gelecek yıl Oscar’a aday gösterilirse şaşırmayacağım. Çikolata renkli aktrislerin en güzeli olan Rosario Dawson, yeteneğiyle iyi oyunculuğunu da kanıtlıyor. Emektar Woody Harrelson, görkemli peruğu altında canlandırdığı kör piyanistte “rolün küçüğü büyüğü olmaz” diyor