Bu sene Temmuz ayında kalbimiz, İsrail’de düzenlenecek olan Dünya Maccabiat Oyunları’nda atacak. Birçok sporcu gencimizin alın teri dökeceği oyunlar nasıl başlamış, nasıl gelişmiş, nereden nereye gelmiş? Bu haftaki incelememiz, dünyanın en önemli üçünü spor organizasyonu sayılan Maccabiatlar üzerine…
Maccabi oyunları ismini, eski Yunanlıların zulmüne karşı, cesurca bir savaş veren Maccabi ailesinden almaktadır. İbranice “çekiç” anlamına gelen Maccabi sözcüğü, o gündür, bugündür cesareti, dayanıklılığı, birliği ve gücü sembolize etmek için kullanılır.
Hikâyemiz 19.yy’ın sonunda başlıyor. Dünyada yoğun bir anti-semitizm propagandası hakim. Fransa’da Dreyfus olayı ve buna tepki gösteren Theodor Herzl’in Viyana’da Yahudi birliğini kurma çabaları... İşte tam bu curcunalı dönemde, Maccabiat ateşinin ilk kıvılcımı İstanbul’dan çıkıyor! Evet, yanlış duymadınız... 1895 yılında bir İstanbul kulübünde jimnastik yapan birkaç Yahudi sporcu, kulüplerinden hiç sebepsiz atılıyorlar. Bunun üzerine, olaya tepki gösteren sporcular, kendi kulüplerini kuruyorlar.
Bu kulübü hem eski kulüplerine tepki, hem de kendi idmanlarını rahat ve sorunsuz yapmak için kuran İstanbullu bu Yahudi gençler, aslında bir fenomene sebep olduklarının farkında bile değillerdi başlarda. Anti-semitizmin yoğun olduğu Avrupa ülkelerindeki Yahudiler de yavaş yavaş kendi özel kulüplerini kurmaya başladılar. Önce Bulgaristan’da daha sonra da Almanya’da Yahudi kulüpleri kuruldu. Bilhassa Almanya’da kurulan Hakoah, Hagibor, Bar Kohba ve Maccabi gibi kulüpler oldukça başarılı oldular ve büyüdüler. Almanya’yı, Polonya, Rusya, Finlandiya ve Belçika gibi ülkeler izledi. Özellikle Batı-Avrupa’da artan Yahudi karşıtlığı sonucunda yerel kulüplerinden ayrılmak zorunda bırakılan birçok ünlü Yahudi sporcu bu kulüplerde spor hayatlarını sürdürdüler. Daha sonra, bu kulüpler kendi aralarında “Judische Turnerschaft” isimli bir birlik kurdular. Amaçları kendi aralarında zayıf da olsa bir bağ kurmaktı.
1927’de, Carlsbad’da yapılan Yahudi Kongresi’nde, bazı Judische Turnerschaft delegelerinin baskısıyla Dünya Maccabi Komitesi’nin kurulmasına karar verildi. Bu komitenin amacı, dünyadaki bütün Yahudi spor kulüplerini bir birlik altında toplamak ve yükselen anti-semitizme karşı organize bir güç yaratmaktı.
1918-1933 yılları arasındaki period, Maccabi kulüplerinin zirveye ulaştığı yıllardı. 1929’da Dünya Maccabi Komitesi ilk Maccabi Oyunları’nı, Çekoslovakya’nın Prag şehrinde gerçekleştirdi. Bu oyunlar, Avrupa’da bir anda popüler oldu. Birçok ünlü ve yıldız Yahudi sporcu, Maccabiatlar’da ter döktü. Bunlar arasında, dünyanın hala en iyi yüzücülerinden biri sayılan Mark Spitz, jimnastikte Mitch Craylord, basketbolda Ernie Frunfeld ve Danny Schayes , teniste de Brad Gilbert ile Dick Savitt’i sayabiliriz.
1933’te Hitler’in başa geçmesiyle, birliğin lokomotifi olan Alman Maccabi kulüpleri kapatıldı. Daha sonra da bu kulüplerin birçok üyesi Holokost’ta hayatlarını kaybetti. Sovyet Rusya’daki Yahudi kulüpleri de aynı tarz bir yasakla karşılaşıp kapatıldı.
2. Dünya Savaşı’ndan sonra, Maccabiatlar’ın tekrar canlanması için çok çaba gösterildi. Ancak 1933 öncesi yaşanan “dünya sporunda söz sahibi olma” devri, hiçbir zaman geri gelmedi. İsrail’in kuruluşuyla birlikte Maccabi Oyunları’nın çehresi değişti. Savaş sonrası ilk oyunlar, ancak 1957 yılında İsrail’de organize edilebildi. Onu, 1959 Kopenhag oyunları izledi. Her geçen sene, hem organizasyon hem de oyun kalitesi artan Maccabiatlar her dört senede iki defa, ilk yıl bir Avrupa ülkesinde , daha sonra İsrail’de olmak üzere gerçekleştiriliyor. Avrupa’da oynanan oyunlara Avrupa Maccabiat oyunları, İsrail’dekilere de Dünya Maccabi oyunları deniliyor.
Türkiye, oyunlara ilk defa 1991 yılında Marsilya’da katıldı. O tarihten beri sürekli olarak her organizasyona “en fazla sporcuyla katılan” ülkelerden biri konumunda... Eeee ne de olsa Maccabi ruhu bizim topraklarımızda başlamış... Ayrıca en çok madalyayı 1999’da Glasgow’da almışız... (11 madalya) 2005 yılında, yüzü aşkın sporcuyla katıldığımız Dünya Maccabi Oyunları’na bu sene yine oldukça iddialı bir kafileyle gidiyoruz.
Son söz artık sporcularımızda… Bol şans çocuklar…