KONUK YAZAR - SONER ÇAĞAPTAY/ Tufandan sonra Türkiye-İsrail ilişkileri

Son dönemlerde dış basında Türkiye üzerine kaleme aldığı makalelerle adından söz ettiren Soner Çağaptay, Obama’nın ziyareti sonrasında Türk-İsrail ilişkilerini ŞALOM için değerlendirdi

Dünya
15 Nisan 2009 Çarşamba

Soner ÇAĞAPTAY

Amerika Birleşik Devleti Başkanı Barack Obama’nın başarılı Türkiye ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki konuşmasında Obama, Türkiye ve ABD’nin, işbirliği yapabileceği, aralarında İsrail-Filistin sahnesinde ‘iki devlet’ çözümünün de olduğu, konulara dair geniş bir liste sundu.

Oysa günümüzde Türk-İsrail ilişkileri, birkaç yıl önce olduğu düzeyde değil. İsrail’in - Müslüman ülkeler arasında tek normal ve resmi ilişkiye ve ortaklığa sahip olduğu ülke olan - Türkiye ile ilişkileri gergin. Davos krizinin ardından, ilişkilerin kamuya açık yüzü de sorunlu. Bazı çevreler, iki ülke arasındaki güçlü askeri bağlara güvenebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, Türkiye’de halk arasında etkinliği yükselen İsrail aleyhtarlığı devam ettiği sürece ikili ilişkiler uzun vadede istikrarlı olamayacaktır.

Türkiye, uzun süreden beri hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin yakın dostu oldu. Şubat 1949’da Türkiye, İsrail’i tanıyan ilk ülkelerden biriydi. Yine Türkiye, 1988’de, Ankara’da Filistin elçiliği açarak, Filistin devletini tanıyan ilk ülke oldu. Ancak bu pürüzsüz diplomatik denklem, Gazze Savaşı’ndan beri değişti. Artık İsrailliler Türkiye’de saldırılara maruz kalıyor. 12 Ocak’ta İstanbul’da, İsrail kökenli sermayeye de sahip olan Bank Pozitif’in bir şubesi bombalandı. 13 Ocak’ta ise İsrail kız voleybol takımı Alanya’da “Müslüman polis! Bize Yahudileri getir ki onları katledebilelim” şeklinde tezahürat yapan seyircilerin saldırısına uğradı. Bunları başka antisemit olaylar da izledi, İstanbul’da Müslüman ve Yahudilerin beraber yaşadığı semtlerde, Yahudi işletmeleri boykot etmeye çağıran broşürler dağıtıldı.

Tüm bunlar rahatsız edici işaretler. 2008 yılına dek, Türkiye -İsrail arasında, ekonomik ve kültürel ilişkiler belirgin bir rol oynuyordu. Karşılıklı ticaretin hacmi dört milyar doları geçerken, yılda beş yüz binden fazla İsrailli turist ile Türkiye, İsrailli tatilcilerin tercih ettiği ülkelerin başında geliyordu. İki ülke arasındaki bu dayanışma düzenlenen konferanslar, değişim ve yatırım projeleri ile perçinleniyordu.

Ancak bunların hepsinin sonu gelebilir. Türkiye’deki gelişmelerden sonra artık İsrailliler burada tatile gelmek, panellere katılmak, yatırım yapmak ya da spor müsabakalarına katılmak konusunda tereddüt edebilirler. Bu trendin en belirli göstergesi de Ocak ayında İsrail’den Türkiye’ye yapılan seyahat rezervasyonlarının %70 oranında düşmesidir.

Halklar arasındaki ilişkinin bozulması, askeri ilişkiler için de bir sorun teşkil etmesi muhtemeldir. Zira karşılıklı ilişkilerde Türkiye’de halk desteğinin azalması, kültürel ve ekonomik ilişkilerin zayıflaması, askeri ilişkileri de zora sokacaktır. Bu noktada, Türkiye’nin dış politikanın şekillenmesinde kamuoyunun rolünü göz ardı etmek dar görüşlülük olur. Bu anlamda, Türkiye’nin demokratik bir ülke olması belirleyicidir.  İsrail, Mısır halkının karşı olmasına rağmen Mısır ile güvenlik işbirliği yapabilir çünkü Mısır otoriter bir rejimdir. Ancak bu tür bir ilişki demokratik Türk halkı için geçerli olamaz. Halk tepkileri İsrail ile askeri ilişkilerin yeniden şekillenmesine, gözden geçirilmesine ve belki de zaman içinde zarar görmesine neden olabilir.

İyi ilişkilerden aslında iki taraf da yarar görmekte. Örneğin, İsrail Türkiye’ye, Kuzey Irak’ta terör örgütü PKK’ya karşı kullanabilmesi için insansız uçaklar sağlıyor. Buna karşılık olarak da Ankara, toprakları dar İsrail’e ‘stratejik derinlik’ kazandırıyor. Bu sayede İsrail güçleri Türkiye’nin toprak, deniz ve hava sahasında kendini eğitme olanağı buluyor.

Bu gelişmeler karşısında her iki ülke de askeri ilişkilerini hafifletmeye yönelik dolduruşlara karşı durmalıdır. Tersine, liderler, halk bazında, ekonomik ve kültürel alandaki ilişkileri yeniden inşa etmeye odaklanmalıdır. Bu da, yüksek düzeyde ziyaretler, daha da artan askeri işbirliği, iki ülkede de aynı anda izlenecek ve ilişkilere olumlu anlam yükleyecek halka ilişkiler kampanyaları ve Ankara’nın Türkiye’nin İsrailliler için güvenli bir yer olduğu mesajının verilmesi ile sağlanabilir.

Türk-İsrail ilişkilerinin zayıflaması Amerika Birleşik Devleti için de bir sorun: ABD’nin Ortadoğu’daki en yakın iki dostunun arası açılmakta. Waşington için, Ortadoğu’da Türk-İsrail dostluğu gibi bir ittifak, kırk yılda bir ortaya çıkar. Obama’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki konuşmasında İsrail-Filistin meselesine değinmesinin sembolik bir önemi var gibi görünmekte. Ayrıca, Türkiye’nin gücü Orta Doğu’da herkesin güvendiği bir ülke olmasından geçiyor. Waşington, Türkiye’nin hem İsrail hem de Filistinlilerle güçlü bağlar kuruyor olmasının değerini anlıyor. Bu nedenle, Türkiye’nin hem İsrail’in hem de Filistinlilerin dostu olarak kalabilmesi için, Türkiye-İsrail ilişkilerinin yeniden gelişmesi teşvik edecektir.

Soner Çağaptay

ABD dış politikasına yön veren kuruluşlardan biri olan Washington Enstitüsü’nün Türkiye Programı Direktörü olan Soner Çağaptay, aynı zamanda Georgetown Üniversitesi misafir öğretim üyesi. Amerikan-Türk ilişkileri konusunda uzman olan Çağaptay’ın Türkiye’nin iç politikası, Kuzey Irak, Türkiye ve İslam, Türkiye-AB ilişkileri, Kıbrıs, Türkiye-ABD ilişkileri, modern Türkiye tarihi konularındaki makaleleri Wall Street Journal, Washington Post, Newsweek gibi saygın basın organlarında yayınlanıyor.