II. Dünya Savaşı yıllarında, sadece Yahudi oldukları için yaşamlarına son verilen çocuk, genç, yaşlı 6 milyon dindaşımızı anmak üzere bu yıl Aşkenaz Sinagogu’nda Kantor Simon Kohen ile Antwerp Hahambaşısı ve Holokost kurtulanı Rav David Moshe Lieberman’ın katılımlarıyla dini bir tören gerçekleşti
20 Nisan Pazartesi akşamı Holokost Anma etkinlikleri kapsamında Yüksekkaldırım Aşkenaz Sinagogu’nda bir tören gerçekleştirildi. Yoğun bir katılım gözlenen törende, Hahambaşı Rav İsak Haleva, Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya, Aşkenaz Cemaati Başkanı Bünyamin Poluman, İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Mordehai Amihai, Onursal Başkan Bensiyon Pinto başta olmak üzere hahambaşılık Bet-Din üyeleri, müşavirler, kurum, kuruluş ve dernek başkanları ile dindaşlar hazır bulundular.
Aşkenaz Cemaat Başkanı Poluman yaptığı kısa konuşmada, canlı bağlantı ile İzmirli cemaat bireylerinin töreni izleyebileceklerini açıkladı ve anma duasının gerçekleşmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
Minha ve arvit dualarının okunmasının ardından, altı milyon Yahudi için altı mum yakıldı. İlk mum Hahambaşı Rav Haleva, ikinci Konsolos Amihai, üçüncü Başkan Ovadya, dördüncü Başkan Poluman ve Aşkenaz Sinagogu Haham Akaal’i Rav Mendy Chitrik, beşinci Neve Şalom Vakfı Başkanı Jozef Nassi ve Hazan Araşi David Sivi altıncı ve son mum ise FKD Başkanı Seyfi İşman ile Avi Alkaş tarafından yakıldı.
Kantor Simon Kohen ile Kantor Chaim Bernson’ın gitarı eşliğinde, trenlerde ölüme giden Yahudilerin inançlarını asla kaybetmeyeceklerini anlatan “ Ani Maamin” şarkısını seslendirdiler.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da gençleri temsilen yapılan konuşmayı Kemal Levi yaptı. Levi konuşmasına törenin “… Holokost bilincinin ve hatırasının gerek Yahudi milletinin, gerekse de tüm insanlığın ortak DNA’sının bir parçası olduğunu göstermek” amacını taşıdığını ifade ederek başladı. Günümüzde Holokost kurtulanlarının azalmasıyla, yaşananların bir hatıradan uzaklaşarak, tarihin bir parçası olmaya başladığına, bu nedenle Holokost kurtulanlarının verdikleri konferansların önemli olduğuna dikkat çekti. Levi, “Holokost’tan kurtulmuş yüzlerce ünlü bilim adamı, sanatçı, yazar ve siyasetçinin insanlığa kattığı eserleri görüp takdir ettikçe, 6 milyon yok olan canın insanlığa neler katmış olabileceğini düşünün. Her birimiz onların eksiklerini hissetmeye ve onların yasını tutmaya devam ediyoruz” şeklinde sözlerini sürdürdü. Şoa’nın her ne kadar Yahudi milletinin yaşadığı bir dram olsa da, öğretilerinin evrensel olduğuna değinen Levi, hala zulümlerin yaşandığına, hala savaşların sürdüğü göz önüne alındığında insanlığın gerekli dersi almadığı gerçeğiyle karşı karşıya kalındığına dikkat çekti.
Bet-Din üyelerinin okudukları Teilim dualarının ardından, Nekamot- Hazan David Sivi, Mişna- Rav Yeuda Adoni, Zohar -Rav Moşe Benveniste, Kadiş duaları Hahambaşı Rav Haleva tarafından okundu.
Aşkenaz Cemaat Başkanı Poluman, konuk Hahambaşı Rav Lieberman’ın konuşmasını yapmadan önce kendisinin öz geçmişini aktardı.
Dünyanın birçok yerinde, farklı cemaatlere konuşma yaptığını belirten Hahambaşı Rav Lieberman, özellikle torunu Rav Chitrik’in görev aldığı sinagogda ve Türk Musevi cemaatine hitap etmekten ötürü çok heyecanlı olduğunu belirtti. “Karşılaştığım bu inanç ve hep birlikte okunan Kadiş duası ile özellikle çok heyecanlandım. Yaşanan bu trajediyi anlatmak için doğru sözcükleri bulmak gerçekten çok zor. Kurban anlamını taşıyan Holokost kelimesinin dahi, yeterli olmadığını düşünenler var. İbranicesi Şoa, ise tartışmalı bir sözcük. Çünkü Tora’da Şoa kelimesi kötü insanların ortadan kaldırılması için kullanılıyor. Oysa ki burada iyi ve erdemli insanlar yok edildi. Bu nedenle Şoa da yetersiz kalıyor. Bir şeyi adlandırdığımızda onu “anlıyoruz” demek, ama Yahudi milletinin başına gelenlerin bir adı yok. Çünkü yaşananlar, hayal edebileceklerimizin dahi ötesinde. Bu nedenle, kelimeler yetersiz kalıyor. Bu acıyı nasıl hayal edebiliriz? Soğukkanlılıkla Nazi subayları ve onların yardımcıları tarafından bir çocuğun, bir insanın öldürülebilmesini kelimelerle nasıl anlatabiliriz? Talmud’daki şu sözcükleri hatırlıyorum: ‘Konuşamıyoruz, ama sessiz de kalamıyoruz.’ Çünkü söylememiz gerekenleri söyleyecek doğru ifade edecek sözcükleri bulamıyoruz. Bundan söz etmemek mümkün değil. Bu trajedi okyanuslar kadar sınırsız, yine de söyleyecek bir şey bulmalıyız. Tora, ‘Amaleh’in sana yaptığını hatırla, unutma’ der. İnsanlığın en kötü en karanlık günlerinde canavar bir ülke, bir organizasyon tüm gücünü, tüm çılgınlığını, tüm kötülüğünü Yahudi milletine karşı kullandı. Zayıf, suçsuz insanlara karşı kullandı ki bu insanlar milletimizin en değerli insanlarıydı. Tek tanrı, merhamet, adalet ve dürüstü dünyaya getiren milletin insanlarıydı. Her Yahudi bu nefretin kurbanıydı.. Her Yahudi kadın, her Yahudi çocuk…
Tora, Zahor (hatırla) ve Al Tişkah (unutma) der ve şöyle bir yorum getirir; hatırla -ağzınla hatırla ve unutma- kalbinle unutma. İnsan unutma yetisiyle yaratıldı, kim olduğumuzu, Yahudi olduğumuzu, neden yaratıldığımızı dahi unutabiliriz, hatta insanlığımızı dahi unutabiliriz, ama bunu yaşanılanları unutmamak için Zahor diyor. Bunu hatırlamak için bir araya geldik. Milletimizin yaşadıklarını, ancak böylelikle unutmuyoruz” dedikten sonra bazı Holokost kurtulanları ile ilgili anılarını paylaştı.
Rav Lieberman, “savaş yıllarında Almanya, Polonya, Hollanda, Ukrayna, Fransa ve Belçika’da yapılanların iki amacı vardı. Biri Yahudiliği ortadan fiziksel olarak kaldırmak, diğeri ruhunu yok etmekti. Önce sinagogları yaktılar, yıktılar ve sonra bedenimizi ortadan kaldırmak istediler. Başarılı olamadılar. Fakat ruhlarımıza yapılan saldırıların izleri halen taşıyoruz. Dini kimliğinden uzaklaşanlar, Nazi ideolojisine hizmet etmiş oluyor “dedi ve bu nedenle din bilinciyle yetişmek büyük önem taşıyor açıklamasında bulundu.
Konuşmanın çevirisini, Leyla Ayaş yaptı.
İzmir canlı bağlantısında söz alan İzmir Cemaat Başkanı Jak Kaya, bağlantıyla dahi İzmir ve İstanbul cemaatlerinin bir bütünün parçası olduklarının hatırlandığını belirttikten sonra Holokost gerçeğinin genç nesillere aktarılmasının önemine değindi.
İzmirli iki genç “Kelebek” şiirini seslendirdiler.
El Male Rahamim duasının Kantor Kohen tarafından okumasının ardından, Omer ayının 12. günü olması dolayısıyla özel bir dua okundu.
Ardından Ehal’in kapılarının açılması ve Anoten duasının okunmasıyla tören son buldu.