81 yaşındaki Holokost Kurtulanı Leah London Friedler, yayınlanan kitabı “Until the Last Generation”da Dr. Mengele’nin getir-götür kızı olarak Auschwitz’deki deneyimlerini anlatıyor... Holokost yıllarında olanları her zaman anımsamamız ve gelecek nesillere anlatmamız mesajını veriyor
Uzun yıllar süren suskunluk döneminin ardından 81 yaşındaki Holokost Kurtulanı Leah London Friedler, anımsadığı isim ve tarihleri açığa çıkarırken, Holokost yıllarında olanları her zaman anımsamamız ve gelecek nesillere anlatmamız mesajını veriyor.
Leah London Friedler 16 yaşında bir genç kızken “Auschwitz’in Ölüm Meleği” Dr. Mengele’nin hizmetinde getir-götür işlerini yapmaktaydı. Friedler’in Macaristan’da dünyaya gelmesi ile başlayan, gettoda, kampta, ardından da İsrail’de devam eden yaşamı, kızı Adina Bernstein’ın kaleminden “A Mother & Daughter in the Holocaust: Until the Last Generation” adı altında bir kitap halinde belgelendi. Kitabın geliri, özürlü çocukların tedavisine yönelik Shalva Vakfı’na bağışlandı.
Adina Bernstein’ın annesinin kişisel yaşam öyküsüne ilgi duyması, Leah London Friedler’in günün birinde kızına çocukluk yıllarında yazdığı ve daha iyi bir gelecek için bir dua niteliğindeki şiirini okuması ile başladı. Bu şiiri Leah, Nazilerin savaş sonrasında kaçarken vahşetlerinin izlerini yok etmek çoğunu yakıp yıktıkları barakaların bitişiğindeki bir barınakta yazmıştı. Lea Friedler ile annesi Naziler tarafından kampta terk edilmişlerdi. Çünkü anne ile kızı çok hastaydılar, ayakta duracak takatleri yoktu. Son Nazi’nin kampı terk etmesinin ardından yorgun, aç ve hasta Lea, bir parça kağıt ve kalem buldu, bir şiir yazdı. Yazdığı şiirde kamptaki vahşetten söz etmedi. Bu şiir, daha iyi bir gelecek için Tanrı’ya bir yakarıştı. Şabat mumlarının yakıldığı, ailelerin sofra etrafında mutlu oturduğu günler…
BİR ÇEŞİT ANMA TÖRENİ
2002 yılında Adina Bernstein eşi ile Polonya’da Auschwitz kampına gitti. 57 yıl önce barakanın bulunduğu, annesinin şiiri yazdığı mekanda durdu. Titrek bir sesle annesinin orada yazdığı şiiri okudu. Bunu izleyen yıllarda Leah Friedler, biraz da çekinceyle 1945 yılının Şubat, Mart ve Mayıs aylarında yazdığı dört şiiri daha açığa çıkardı. Leah yaşam öyküsünün başkalarını ilgilendirebileceğini hiç düşünmemişti. Oysa kızı Adina bu anılarla şiirlerin önemini kavradı.
Adina Bernstein “Until the Last Generation” adlı ilgi çekici kitapta, annesinin özgün şiirlerini, Yad Vaşem Holokost Müzesi’ne yaptığı tanıklık metnini, farklı zamanlarda Leah’nın anlattığı şeyleri derledi. Leah’nın geçmişe ait isimleri ve mekanları en küçük ayrıntılara varıncaya kadar gayet iyi anımsaması büyük bir şanstı. Adina, annesi Leah’nın gençlik öykülerinden ve anlatılarından bir kitap oluşturdu.
Kitabın başlangıcında Friedler’in ailesinin evi, aile kökeni ve geçmişi anlatılmakta. Leah 1944’te götürüldüğü Auschwitz’de, 16 yaşında nasıl “bir numara”ya dönüştüğü ve Dr. Mengele’nin kliniğinde getir-götür işleri ile görevlendirilerek “gıpta edilen” bir makam sahibi olduğu… Ölümün her köşede kol gezdiği bir mekanda…
Kitabın son bölümünün başlığı “Yenilenme”… Adina Bernstein’ın açıklaması şöyle: “Çemberi kapatma gereksinimi duydum. Bugün bizim çok geniş bir ailemiz var. Her gün yeni bir torun, yeni bir yeğen çocuğu doğuyor. Annem Leah, Hitler’i yendi. Ailemizin devam ediyor olması ne denli güçlü olduğumuzun bir kanıtı.”
Leah Friedler, gençliğinde doktor olmayı düşlüyordu, savaş sonrasında bundan vazgeçti. Adina’nın oğlu tıp fakültesinden mezun olunca, Leah bunu bir canlanma, uyanma, yenilenme işareti olarak gördü. Gurur duydu.
DEHŞET ANILARI
YARDIMSEVERLİĞE DÖNÜŞTÜ
Tüm materyali derleme süreci iki yıl sürdü. Leah Friedler ile 62 yıllık eşi Yosef, bu kitaptan elde edilecek karla ilgilenmediler. Onlar açısından önemli olan, bir kişinin perspektifinden anlatılan o dehşet ve vahşet dönemini okurun iyice anlamasıydı. Shalva Vakfı’nın bir öğretmeni olan Adina Bernstein psikolojik hasta ve özürlü çocukların tedavisi ile ilgileniyor. Friedler kitabın satışından gelecek paranın bu tür çocuklar için kullanılacağından mutluluk duyuyor.
Leah’nın kızı Adina bu bağışın anlamını şu sözlerle ifade ediyor: “Trenlerle kamplara taşınan çocuklar arasından kalın camlı gözlük giyenler, topal olanlar, çalışacak kadar sağlıklı görünmeyenler Dr. Mengele tarafından doğrudan gaz odalarına gönderiliyorlardı. Zihin veya beden özürlü çocuklara bağış yapmak bu çemberi kapatmanın en güzel yolu… Bu da kazanmanın diğer bir yöntemi…”