Bu hafta sizlerle bir Fenerbahçeli olarak, okuduğum ve gerçekten çok güzel mesajlar veren bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Fenerbahçeli olduğumu vurguladım, çünkü hikâye bana çoğu insanın düşüneceği olguları değil de, Fenerbahçe’nin nasıl bir yapısı olduğunu anımsattı
Geçen gün kız arkadaşımın evinden çıkarken, ondan yolda sıkılmamak için basit şekilde okuyabileceğim bir kitap istedim. Birkaç alternatiften sonra bana, Geveze’nin “Işıkları söndürüp giderken, Veda Hikâyeleri” isimli kitabını verdi. Kitabın içinde, hayata dair farklı dersler veren küçük hikâyeler vardı. Yolda giderken, kitabın ilk sayfasını açtım ve okumaya başladım. İlk sayfadaki hikâyenin adı “Kral”dı. Şimdi sizlere bu hikâyeyi anlatmak istiyorum.
Kitaba göre bir zamanlar, büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten bir kralın dört tane eşi varmış. Kral dördüncü eşini, diğer eşlerinden ayrı tutup en çok onu severmiş. Kral’ın üçüncü eşi, çok güzelmiş. Kral, üçüncü eşini de çok severmiş ve bu kadar güzel bir kadının kendisini terk edebileceği düşüncesinden, ona da oldukça ilgi gösterirmiş. Kral, ikinci eşini de severmiş. İkinci eşi, ne zaman bir derdi olsa krala yardım etmeye çalışırmış. Kraliçe olan eşi ise birinci eşiymiş, karşılık beklemeden onu en çok seven, sağlığına ve hükümdarlığına en çok katkıyı yapan bu eşi olmasına rağmen, kral birinci eşini pek sevmezmiş. Bir gün kral ölümcül bir hastalığa yakalanmış ve bunu anladıktan sonra ölünce yalnız kalacağını düşündüğünden eşlerinden hangisinin ölüm yalnızlığını kendisiyle paylaşmak isteyebileceğini öğrenmek istemiş.
İlk olarak en çok sevdiği dördüncü eşine gidip ölüm yolculuğunda kendisine eşlik edip etmeyeceğini sormuş. Eşi, “mümkün değil” cevabını verince kral yıkılmış. Ardından güzel olan üçüncü eşine aynı soruyu yöneltmiş. Üçüncü eşi de, “Hayır, hayat çok güzel, sen öldükten sonra ben tekrar evleneceğim” yanıtını verince kral neye uğradığını şaşırmış. Hemen ikinci eşine dönmüş ve demiş ki “bana her konuda yardımcı olmaya çalıştın bu defa da yanımda olur musun?” İkinci eşi, “bu sorunun için hiçbir şey yapamam, olsa olsa sana mezarına kadar eşlik eder, güzel bir cenaze töreni yaptırır yasını tutarım” cevabını vermiş. Kral hayal kırıklığı içerisindeyken aniden birinci eşinin sesi ile irkilmiş: “Nereye gidersen git seninle olurum, seni takip ederim!” sonra “ahh” diye inlemiş kral, “Keşke bir şansım daha olsaydı.”
Öykünün devamında hepimizin aslında dört eşli olduğumuz vurgulanıyor.
Dördüncü eşimiz vücudumuzdur: onun güzel görünmesi için ne kadar zaman, kaynak, çaba harcarsak harcayalım, öldüğümüzde bizi terk edecektir.
Üçüncü eşimiz sahip olduğumuz servetimiz ve statümüzdür: Ölür ölmez başkalarına yar olacaktır.
İkinci eşimiz ailemiz ve dostlarımızdır: tüm sorunlarımızı paylaştığımız bu kişilerin en son yapabilecekleri şey, bu dünyadan gözleri yaşlı bizi uğurlamak olacaktır.
Birinci eşimiz ise ruhumuzdur.
Hikâye bu şekilde son buluyor.
Bu hikâyenin ardından girişte de belirttiğim gibi benim aklıma herkesin düşünebileceği olgular değil, Fenerbahçe’nin yapısı geldi.
Nasıl bir yapısı var Fenerbahçe’nin diye düşündüm ve hemen kafamda kitaptaki dört eş sıralaması belirdi. Fenerbahçe’yi bir kral olarak düşünürsek:
Dördüncü eş: Futbolcular. Her yıl takıma en az 5-6 tane yeni futbolcu gelir, ve bir o kadar da gider. Genelde birkaç istisna dışında hepsi, normal olarak Fenerbahçe’yi değil, profesyonel olarak yaptıkları bu işten nasıl en çok parayı kazanacaklarını düşünüp, ardından kazanabilecekleri maksimum parayı kazandıktan sonra takımdan ayrılırlar.
Üçüncü eş: Yönetim. Fenerbahçe’nin mali yapısını yönetiyorlar. Çoğu, gerçekten Fenerbahçeli ancak prestij için de bu görevi yapan bir sürü yönetici gelip geçmiştir.
İkinci eş: Başkan. Son sözü her zaman, Fenerbahçe Başkanı söyler. Her zaman bütün dertlerde en büyük sorumlu o dur ve hep takımın yanında olmak zorundadır.
Birinci eş: Taraftar. Fenerbahçe’nin ruhu, karşılık beklemeden her zaman takımının yanındadır ve her zaman ona destek olur.
Bu hikâyenin Fenerbahçe’ye uyarlanmış biçiminde de gördüğümüz gibi “ilk üç eş” her zaman geçici, ancak “birinci eş” her zaman kalıcı. Fenerbahçe, gerçekten çok başarısız bir sezon geçirdi. Ancak bana göre sorun “ikinci ve üçüncü eşlerden” kaynaklanıyor çünkü ikinci ve üçüncü eşleri “Kral’ı” hiç iyi yönetemiyorlar, Kral’ın “ruhunu” karartıyorlar. Daha önce birçok güzel iş yapan tesisleri, Avrupa üzerinde bir standarda kavuşturan bu yönetim ve başkan, maalesef 10 senede sportif anlamda sınıfta kaldı. Ancak şunu bilmek gerekir ki, kral gerektiği zaman eş seçmeyi bildiği gibi, gerektiği zaman da seçtiği eşlerden ayrılmayı gayet iyi bilir. Ondan bana göre artık kral’ın kral olmasında katkıları inkâr edilemez olan bu ikinci ve üçüncü eşler ya, yönetim şeklini değiştirip kral’ı iyi yönetmeli ve ruhunu sağlığa kavuşturmalı, ya da kendilerinin de geçici olduğu gerçeğinin farkına varıp kral’dan ayrılmalılar. Çünkü bunu yapmazlarsa, bir gün kral başka bir şekilde onlardan zaten ayrılacaktır.
Asıl gerçek kral ve kralın ruhu, yani Fenerbahçe ve Fenerbahçe’nin asıl yöneticisi taraftardır.