Sıcaklar artık kapımızda… Bu yaz krizden nasıl etkileneceğiz? En önemlisi de kriz daha çok hissedilecek mi ya da en çok hangi sektörleri etkisi içine alacak? Kim ağustos böceği olacak, kim karınca gibi hissedecek?
“Ağustos böceği ile karınca” hikâyesini bilmeyenimiz yoktur. Peki, bu yaz krizden nasıl etkileneceğiz? Kriz yaz aylarında da kendini gösterip, herkesi duygusal bir çöküntüye mi itecek?
Krizdi, işsizlikti derken, yaza girdiğimiz şu dönemlerde herkes ağustos böceği edasıyla mı dolaşacak… Birçok analiz şimdiden 2010 yılının planlarını hazırlama dönemine mi giriyor, yoksa karınca ve ağustos böceği gibi hangi tarafta olmayı tercih aşamalarını mı yaşıyorlar? En önemlisi de kriz daha çok hissedilecek mi ya da en çok hangi sektörleri etkisi içine alacak…
Türkiye’de iç dinamikleri içerisinde siyaset, devlet ve sosyolojik gelişmeler mevcut… Türkiye’deki iç dinamikle dış konjonktür sürekli interaktif ilişkide. Yani Türkiye’de bu yaz, bir ay sonra ne olacak diye baktığımızda, bu yaz bütün sıcak bölgelerde klimalar daha fazla kullanılacak, akaryakıt tüketimi artacak. Demek ki, akaryakıt ihtiyacını ve yakıt ısınma ihtiyacını önümüzdeki sonbaharda karşılamayız. Belki de benzincilerde otomobiller kuyruk oluşturacak… 2003’te başlayan gayrimenkul inşaat furyasından sonra doğan bankaların haciz furyası yatırımcılar için güzel fırsatlar yaratacak. Önemli olan konumunuzu iyi değerlendirmeniz ve bu durumlarda gündem yönetimi, savunmaya ve atağa yönelik stratejileri konumunuza göre yaratıcı fikirleri geliştirmek ve bunları hayata geçirebilmek ise, birey olarak hepimizin iş kolu olmalı…
Turizmde nokta tanıtım kampanyaları…
Türkiye’de ve dünyada diğer sektörlerde herhangi bir kriz olmadığı dönemlerde bile farklı nedenlerden dolayı birçok kriz yaşandı. Bilerek ya da bilmeyerek bu krizleri yönetmede epeyce ustalaştık diyebiliriz. Fakat bu yıl durum çok farklı… Özellikle Türkiye’de sektör olarak turizm, dünyada diğer ülkelerle rekabet edebileceğimiz ve üstün olduğumuz tek ürün. Türkiye’de olduğu gibi dünyada da kriz hükmünü icra edecektir. Bunun tedbirlerinin alınması gereklidir. Ama nasıl? Kriz iletişimi planlaması diye tabir ettiğimiz bu konu ekonominin bir kolu olan turizm de kuralları içinde oynanması gereken bir oyundur. Koordinasyon, öncelik ve çabuk kararlar ister, en önemlisi ise düzgün yönetim gerekir. İşte bu durumda devreye giren kriz iletişimi planlaması sayesinde bir nevi kriz kurulu şart gibi görünüyor. Türk turizmcileri fiyat artışını unutmalı, hatta servis kalitelerini daha da yukarı çekecek ayarlamaları hazırlamalıdırlar. İşletme giderlerinden tasarruf ederek yiyecek-içecek kalitesini sabit tutmanın faydasını ise kriz döneminde bile görebilirler. Özellikle yaz aylarında turizmden beklentiler bir yana krizde Türkiye’nin en büyük avantajı AB ülke pazarlarına yakınlığı ve ucuzluğudur. Koordinasyonla sağlanacak nokta atışı kampanyaları ise Türkiye Turizmini ayakta tutacak belli başlı konulardan biri… Tesisler, yatırımcılar ve tur operatörleri ve Turizm Bakanlığı’nın tanıtma harcama kalemlerinin özellikle Antalya, İzmir, Kapadokya, Kuşadası, Çeşme, Alanya ve İstanbul için bölgesel tanıtım kampanyalarının önemi ise büyük…
“Her şey dahil” sistemine devam…
Fiyatlar yönünden Türkiye en avantajlı konumdadır. Ancak fiyat/kalite dengesinde yanlış yapılmamalıdır. Bu arada sektördeki yan tesisler ve lokantalarla eğlence tesislerinin de aynı şekilde fiyatlarını artırmamaları, en ekonomik fiyat dengelerine gelerek krizin atlatılmasında tamamlayıcı unsur olmaları gerekmektedir. “Her şey dahil” sistemi ise bu durumda bir müddet daha devam ederek faydalı olabilecektir. AB ülkelerinde ve dünyadaki her ülkede işten çıkarmalar veya maaşlardaki azalmalar nedeni ile günlük yaşam pahalı gelmektedir. Bu nedenle Türkiye’ye dönük maksimum 250 Euro’luk ucuz, her şey dahil turlarla turistler tatil imkânına kavuşacaklardır.
Yeni evliler için evler hazır mı?
Çimento ve demir ücretlerinin bir süredir azalış trendine girmesi konut fiyatlarının düşmesine sebep olmuştu. 2009 yazında da konut fiyatlarının azalması bekleniyor. Ancak bunun asıl nedeni maliyetlerinin azalmasından çok piyasadaki durgunluk olacağıdır. 2008’in son aylarında pek de alışık olmadığımız biçimde yaşadığımız “iki ev alana bir ev bedava” türünden kampanyaların sayısında bir artış olması muhtemel. Çünkü yaz aylarında evliliklerin artması, başka illerden gelen öğrencilerin bu artışı körüklemesi de ev satışlarında ya da kiralarda da kendini gösteriyor olacak. Bununla birlikte bankaların kredi vermeyi kolaylaştırması durumunda piyasada bir canlanma olması da beklentiler dahilinde. Bu dönemde bankaların hacizlerle topladığı gayrimenkullerin piyasaya girişi fırsatçı girişimciler için bulunmaz fırsat yaratacak, bu kredi piyasalarındaki daralmadan dolayı hacizlerin ve ucuza daire alma fırsatının 2010 sonuna doğru azalacağı tahmin ediliyor. 2010’dan önce inşaat sektöründe canlanma görünmesi zor görünüyor. Bu dönem öncelikle iyi kira getiren mülkler yatırımı için güzel bir zamandır. 2010 ortası imar riski olmayan arsalar alımı için güzel zamanlar olabilir.
Otomotiv, perakende ve bankacılık sektörlerindeki farklılıklar
Küresel ekonomik krizden en çok etkilenen sektörlerden biri de hiç şüphesiz otomotiv sektörü. Birçok otomotiv fabrikası üretime ara vermek zorunda kaldı ve işçi çıkarmalar yaşandı. Özellikle, ABD’deki otomotiv devleri batma noktasına geldi ve hükümetten 17 milyar dolarlık bir yardım talebinde bulundular. Türkiye’nin IMF’den alacağı para yardımının onaylanması halinde sektörün 2009 yazında da biraz daha rahat gireceğini tahmin etsek de 2008 yılındaki hedeflerine ulaşamayan sektörde, söz sahibi olanlar çoktan 2009 yılında üretim, ihracat ve ciro hedeflerinin gözden geçirilerek oldukça aşağı çekildiğini açıkladılar.
Bu krizin kısa vadede yedek parça ve lastik sanayinde canlanma yaratacaktır. Tüketiciler krizi atlatmak için kısıtlı bütçeyi daha iyi değerlendirecek ve yeni araba almayı erteleyecektir. Hükümetin verdiği vergi indirimleri devam ederse bu durum değişebilir ama yeni iş imkânları açılmadıkça yeni oto sektörü daralmaya devam edecektir.
Dünyada krizin çıkış sebeplerinden olan bankacılık sektörü ise Türkiye’de sağlam kalabilmeyi başardı. Her ne kadar %10 gibi bir kâr kaybı yaşamış olsalar da kredi vermeye devam ettiler. Yapılacak olan IMF anlaşması sayesinde piyasalarda bir güven oluşacak ve bu kredi musluklarının biraz daha açılmasını sağlayacaktır. Diğer sektörlerin 2009’u en az kayıpla atlatması biraz da bankaların onlara sağlayacağı imkânlara bağlı ve bankacılık sektöründe herhangi bir sıkıntı beklenmiyor. Öte yandan artan işsizlik nedeniyle gelirinden olan tüketicinin alışveriş yapamayacak olması yaşanacak ekonomik durgunluğun en önemli sebebi olacaktır.
Markaların CV’sini çıkartmak… Stratejik planlamalar dahilinde dirsek dirseğe çalıştığımız firmaların CV’sini çıkartmak ve hedef kitlelerine uygun planlamalar yapmanın yanı sıra; pazarlama kadroları ile entegrasyon halinde çalışmak, araştırmaya dayalı yaratıcı çözümler üretmek, global bakan fakat çözümlemelerde lokal davranabilmek, Kurumun farkını, “en” ve “tek”lerini markaya kişilik katarak aktarmak, müşterisini tanıyan ve ona sahiplenen felsefesi ile kurumlara hizmet üretmek, ilkleri yaratabilmek, yeniliklerle birleştirip ve marka değerlerini yükseltebilmek, satışa ve imaja destek sağlayabilmek, hedefe uygun yaklaşım çerçevede basında haberler yaratabilmek, müşterilerimizi gündeme getirip trendleri belirleyebilmek ise Dore İletişim’in amaçları arasındadır… Krizde neye ihtiyacınız var? Medya planlaması, kriz iletişimi planlaması, proje yönetimi tasarımı, ilkleri oluşturma, internet-internet stratejileri, kurum içi iletişim yönetimi, kurumsal marka iletişimi entegrasyonu, gündem yönetimi, sosyal sorumluluk proje yönetimi, hedef kitle analizleri, stratejik yaratıcı proje fikirleri geliştirilmesi, olgunlaşan projelerin uygulanması.